İçinde bulunduğumuz bu uhrevi zaman dilimleri biz Müslümanlara Allah'ın bir lütfu ve keremidir.Yüce dinimiz, bu  ayla beraber bizlere arınma ve kendimize çeki düzen verme fırsatını sunar.

Neden sunar? 

Doymak bilmeyen nefsimize yetişmek için çırpınan o masum midemizi hayal etmemiz için sunar. Aslının üç dört katı olacak kadar doldurduğumuz o midenin imdadına ramazan yetişsin diye sunar. Tıka basa  yiyip paylaşmadığımız ve yarısını çöpe attığımız yiyeceklere kavuşamayıp aç kalan kulların  derdinden az bişe anlayın diye sunar. 

Her yıl şen ve gülşen geçerdi ramazanlar! Bol masalı, bol misafirli, bol cilalı, bol colalı, bol pideli dolu mideli geçerdi! Fakire yok zengine var sofralar, davetler...

Bu yıl malum, mini minnacık görünmez ; kiminin düşman, kiminin musibet , kiminin illet veya zillet gördüğü bir "kör ola virüs" her şeyi alt üst etti,ediyor.

Evet! Evvelinde kendimize göre uydurduğumuz bir din anlayışı vardı ve almış başını gidiyordu. Bu anlayışı sergilediğimiz  en iyi mecralardan biri  ise sosyal medya idi.İşimize geldiği gibi fetva alıp veriyor, cumadan cumaya mesajla dini bütün oluyorduk. Attiğımız mesaja "Amin " demeyeni cinlere çarptırıyor, dinsizlikle suçluyorduk.Ya da şu mesajı su kadar kişiye atmazsak nice belalara, musibetlere gark oluyorduk!!! Bir kaç özlü,güzel söz veya resim koy, din tamam iman tamam... Olduysa mübarek olsun.

Bu yıl  ramazan malum üzre gönlümüze biraz mahzun ve biraz da mahrumluk verdi. Biraz düşünüp kendimize gelelim diye belki de.Klavye başına oturup kime nasıl çatarım, benim gibi düşünmeyene nasıl küfür atarım diye eciş bücüş harf ve kelimelerle nice gönüller kırdık. Nice kalpler inanılmaz yara aldı sen keyifle  tuşa basarken..Orucu sadece mideye değil, kalbe, göze, kulağa, ayağa hatta şu klavyeyi tuttuğumuz parmaklara da tutturmalıyız."Kalp kırmak, mahzun bir gönlü yıkmak kabeyi yıkmaktan daha çetindir"Buyuruyor Efendimiz.Devamında; "Çünkü o kabeyi Azer oğlu İbrahim yaptı.Gönlü ise Allah" buyurdu.O yüzden bir gönlü yıkmak, kabeyi yıkmaktan daha vahimdir.Yunus Emre'nin dediği gibi;

"Bir gönül yıktın ise o kıldığın namaz değil"

Çünkü, ötekileştirmek için vur ha vur yazdığımız o kardeşimizin bir sosyal medya çevresi var ve herkes o yazıları okuyor diye düşünmek gerek. O kişinin günahı diğer okuyanların ahı'yla gelip boynuna biner insanın.Ve bunu sen ey Müslüman kardeşim ! Güya din adına yapıyorsun.

Dostlar, önce güzel ahlak gelir.Ne diyor bu güzel dinimizin şanı yüce güzel peygamberi;

"Ben güzel ahlâkı tamamlamak üzere geldim." Bitti.

"Edep ya hu" diye bir söz var.Bunu önce nefsimize bir okutalım.

Sonra, yazdıklarımızla, yaşadıklarımızı mukayese edelim. Yani, namaz kılıp yalan söylemek, hırsızlık yapmak ne alâka...Oruç tutup,faiz yemek ne alâka onu bir sorgulayalım.

 Hz.Ömer'in de buyurduğu gibi ;
"İnandığımız gibi yaşamazsak,yaşadığımız gibi inanmaya başlarız"

 Maalesef, bunu da gerçek din zannettik.Sonra, bize bakıp gerçek hüküm verenleri topa tuttuk.Hani bir söz var ya;

"İslamın nedir bu günümüz Müslümanlarından çektiği" 

Olmaz efendim.
Şapkayı önümüze koyma zamanı çoktan geçti.
Biz hala şapkayı arıyoruz.

Müslüman, özü sözü bir olmalıdır.Tartısı yanlış olmamalı.Gıybet etmemeli.Elinden ve dilinden kimse zarar görmemeli.
Klavye başında sağa sola küfür etmemeli.Toplum içinde olduğu gibi klavye başında da sosyal medyaya has güzel ahlak ile donanmalıdır.
  

Ve dahi bir Müslümanın yaptığı hata yüzünden inanmayan biri İslam'dan soğursa vebali çok ağır olur.

Saygılarımla


( Sosyal Medya Ahlâkı başlıklı yazı AZİZ REMZİ tarafından 3.05.2020 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.