İncirlik ve Konya’dan kalkan 17 Türk savaş uçağı 17 Nisan günü Akdeniz’de gövde gösterisi yapmıştı. Hatta havada yakıt ikmali yaparak, muhtemel gelecek günlerin bir bakıma denemesi yapılmıştı. Türk Deniz Kuvvetleri gemilerinin bir kısmı Kıbrıs’ın güneyinde doğalgaz arayan gemileri koruyor, bir kısmı ise Libya açıklarındaki uluslararası karasularda geziniyordu.


Türk savaş gemisinin birinden indirilen bir şişme bot Akdeniz’in mavi sularını yararak Libya’nın Tobruk şehrinin doğu kıyılarına doğru ilerliyordu. Denizin serin rüzgârı beş Türkün yüzlerini ve siyah saçlarını okşayarak Akdeniz’in mavi suları ürerinde dağılıp kayboluyordu.


Komutanın, ayrılmalarından önce kendilerine söylediği “Görevinizi yaparken Türk milletinin arkanızda olduğunu unutmayın” sözlerini hatırladı. Kıyıya yaklaşmadan bir süre önce motoru durdurmuş, botun sahile doğru gidişinde kendi haline bırakmıştı. Etraf karanlıktı ve yakın bir mesafede hiçbir ışık görünmüyordu.


Türk SİHA’larının silah ve mühimmat taşıyan iki Rus uçağını vurarak yok etmesinden sonra, özellikle Rusya ve BEA, güvenli olabilmesi için Mısır üzerinden sevkiyat yapmaya başlamıştı.


Mısır halkının genel ekseriyeti Müslüman olmasına rağmen, Mursi demokratik seçimlerle iktidara gelen ilk sivil cumhurbaşkanıydı. 2013 yılında ABD-İsrail tarafından bir darbeyle Mursi iktidardan uzaklaştırılırken, yerine iktidara getirilen Sisi, Vatikan papazı olarak Batıya uşaklık yapmaya devam ediyordu.


 Rusya’nın derdi bir yandan Libya’ya silah satmak, diğer yandan Avrupa’yı baskılamak için Libya’yı bir basamak taşı gibi kullanıyordu. BEA’ne ise ABD-İsrail’in talimatları doğrusunda hareket etmek düşüyordu. Kara yoluyla yapılan sevkiyatın engellenmesi gerekiyordu.


Sahile yanaştıkları yer küçük bir koydu. Koyun doğu ve batısında iki küçük tepecik yükseliyordu. Güneyden derin olmayan kıvrılarak sahile inen dar bir vadi aralığında susuz bir dere vardı. Dere içerisinde yer yer çalı ve ağalarla kaplıydı. 

 

Botun havası indirilerek, ihtiyaç dâhilinde kullanmak üzere gizledikten sonra, çantalarını sırtlanarak Kambul -Tobruk karayoluna doğru, bakımsız ve bozulmuş toprak bir yolda yürümeye başladılar.  Deniz geride kalmış, kumul kara ortamın ılık havası ciğerlerini doldurmuştu.


Yakın bir yerde meskûn mahal yoktu. Epey bir yürümeden sonra terk edilmiş bir kum ocağı önünden geçtiler. Kum ocağının doğu tarafında hayli uzakta geniş bir meyve bahçesinin girişinde ışıkları yanmayan iki katlı bir ev görünüyordu. Yaklaşık bir saat kadar yürüyüşten sonra varmak istedikleri karayoluna gelmişlerdi.


Gece sessiz, yol ise tamamen sakindi. O bölgede yaşayan aşina oldukları biri yoktu. Verilen bilgilere göre İskenderiye limanından yüklenen silah ve teçhizat yüklü tır konvoya saldırı düzenlemekti. Konvoy uydu tarafından izleniyor, ilgili noktalara bilgi aktarıyordu. Diğer yanda Hafter’e bağlı güçler de İHA ile konvoyu takip ediyordu.


Buranın insanı gibi topraklarına da güven olmuyordu. Kim Müslüman, kim gavur belli değildi. Her ne kadar Müslüman devleti de olsa, elin gavuru kazanda çorba karıştırır gibi Libya’yı karıştırıp duruyordu.


Tırlar Mısır’dan Libya’ya tek geçiş kapısı olan Emsead kapısından girerek, El-Sallem yolunda ilerlemeye devam ediyordu.  Ekip çalışmalarını tamamlamış, sabırsızlıkta tırları beklemeye başlamışlardı.


Gökyüzünde seyreden Çin’in yapıp sattığı, ABD’nin talimatıyla BAE’nin bedelini ödediği İHA’nın yerinin tespiti yapıldıktan sonra, lazerle vurularak yok edilmişti. Tehlikenin biri savuşturulmuştu.


Görev tamamlandığında gecenin karanlığı yanan tırların alevi göklere doğru yükselirken, vakit gece yarısını çoktan geçiyordu.


Şişme bot hızla Akdeniz’in karanlık mavi sularına doğru yol alırken, gökte parlayan yıldızlar birbirine göz kırpmaya devam ediyordu.


Korkut gökyüzüne baktı. “Yıldızları severim, ne kadar da çokturlar. Birbirilerine ne kadar da yakın görünürler. Hâlbuki aralarında milyonlarca kilometre mesafe vardır. Hepsinin de ayrı dünyaları vardır değil mi?”


Tekinalp, Korkut’a bakıp tebessüm etti.


Ant. – 260420


...

Devamı var

...

 

 

 

 

 

 


( Akdenizdeki Kavga - 62 başlıklı yazı Kocamanoğlu tarafından 27.04.2020 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.