İbni Haldun'un "İnsan alışkanlıklarının çocuğudur." sözü, insanın kişilik yapısını tanımlamada başvurulacak sözler arasında sanırım en veciz olanıdır. Zira alışkanlıklarımız bir araya gelerek kim olduğumuzu belirlerler. Örneğin düşünmek, sezmek, inanmak, hissetmek, söylemek ve davranmak eylemleri başlı başına birer alışkanlık türüdürler. Birbirlerinin ve diğer bütün somut alışkanlıklarımızın temelini bu alışkanlık türleri oluştururlar. Bilimsel verilere göre kaynakları ana rahmine düşüp vücut bulmaya başladığımız döneme kadar dayanmaktadır.

Ana konumuz alışkanlıklar olmadığından bu kısa bilgiyi verdikten sonra bağımlılığı ve alışkanlık-bağımlılık ilişkisini özetlemekte fayda var. Ben bağımlılığı alışkanlık kavramı üzerinden tanımlamakta fayda görüyorum. Her zaman olumsuz bir anlam taşımamakla birlikte bağımlılık, alışkanlıkta yaşanan doz aşımı halidir bana göre. Günde bir iki sigara içiyorsanız bu alışkanlıktır ama bir paketi bitiriyorsanız alışkanlığınız bağımlılığa dönüşmüştür artık. Alışkanlığın önünü almak daha kolaydır. Uyaran ortadan kalktığında ihtiyaç duymama olasılığınız yüksektir. Ancak bağımlılık durumunda uyaran ortadan kalksa bile ya eski uyaran temine çalışılacak, ya da yeni uyaranlar kendiliğinden ortaya çıkacaktır.

Peki alışkanlıklarında doz aşımı yaşamayan insan var mı? Sanmam. Varsa çok nadir olmalı. Genellikle alışkanlıklarımızın farkında olmadığımızdan doz aşımı yaptığımızı da fark etmeyiz. Normalmiş gibi kabul eder yaşar gideriz. Bir zaman uyuşturucu madde ticaretinden hapis yatan bir arkadaşımın cezaevinden çıktıktan sonra yine esrar içtiğini gördüğümde, hâlâ neden içtiğini sordum. Aldığım cevap normalleştirmenin boyutunu ifade etmesi açısından önemli: "Dürüstüm, hırsızlık yapmadım, adam öldürmedim. Kimseye bir zararım yok. Bir bu dalgamız var işte!"

Normalleştirilmediği müddetçe hiçbir bağımlılık üstesinden gelinemez değildir. Fakat planlı, sabırlı ve herşeye rağmen gerçekçi olmak gerekir. Gerekli irade oluşturulduğu takdirde ciddi mesafeler kat edilebilir. Beş ana başlık üzerinden bağımlılıktan kurtulma aşamalarını irdelemeye çalışacağım. Umarım anlaşılır olabilirim. Zira üzerine kitap yazılabilecek bir konuyu birkaç sayfada özetlemek zor.

Bağımlılıktan kurtulma Aşamaları

1. Bağımlılığı kendinden ve kişiliğinden bağımsız düşünmek.

Bağımlılık, bir kısır döngü halinde birbirini sürekli tetikleyen inanç, duygu ve davranışlar bütünüdür ve bilincin değil bilinçaltının ürünüdür. Bağımlılık yaşayan bir insan, bilinçaltına rahatlıkla hükmedemediği için bağımlı olur. Bu noktadan bakıldığında hükmedilemeyen bir varlığın ortaya koyduğu eylemin sorumluluğunu üstüne alarak, kendini onun eylemi ile etiketlemek gerçekçi değildir. Ben bir bağımlıyım, iradesiz bir insanım, güçsüzüm, demek yerine; bağımlılığım var ama bunu yenecek güce de sahibim diyerek eylem üzerindeki sorumluluğunu kısmileştirmek, sahaya en azından berabere çıkmak demektir. Bağımlılığı kişiliğimizle bütünleştirip, onu bir uzvumuz haline getirdiğimiz anda kesip atması imkansızlaşır. Düsünün, hangimiz kolumuzu kesip atabiliriz ki?

2. Bağımlılığın altında yatan gerçek nedenleri keşfetmek. Bağımlılık kişiliğimizdeki hangi boşluğu dolduruyor?

Sivrisinekleri öldürmeye çalışmak yerine bataklığı tespit edip kurutmak daha mantıklıdır. Bağımlıkların bataklığı olumlu/olumsuz duygular âlemidir. Daha da derinlerinde tespit edilecek çok şey olmakla birlikte mutluluk ve heyecan ile mutsuzluk hali bağımlılığın başlıca iki nedenidir. Hem manik, hem de depresif duygular bağımlılığın açığa çıkmasına neden olabilir. Örneğin ben sigarayı daha çok; ya mutlu ve neşeli olduğumda ya da depresifleştiğimde içme arzusu duyuyorum. Mutluyken sigarayla ödüllendiriyorum kendimi, üzülünce ise üzüntümün kaynağı olan düşünceyi bir anlık da olsa bastırmak için sigara içiyorum. Tabii illa ki sevinmek ya da üzülmek gerekmeyebiliyor sigara içmek için. Zihinde başıboş dolaşan sevinç, neşe, korku, kaygı ve pişmanlık verici düşünce zerreciklerini sindirme isteği de sigara içmek için bir neden olabiliyor. Sıkıntıya da, neşeye de anlık bir mola vermiş oluyoruz çakmağı çaktığımızda.

Bağımlılıklarımızın kişiliğimizde hangi boşluğu doldurduğu sorusuna net cevaplar alabilmek için çocukluk dönemi travmalarımızı iyi anlamış olmamız gerekmekle birlikte ben; fikir vermesi açısından birkaç maddeye değinmek istiyorum:

a) Çocukluk döneminde yeterince onaylanmamış ve takdir edilmemiş olmak,
b) Hayattan ve insanlardan aşırı beklentiler içerisine girmek,
c) Güvensizlik,
ç) Haddinden fazla kıyaslamaya maruz kalmak,
d) Aşırı genelleme alışkanlığı,
e) Duyguların akılla kontrol edilememesi, aşırı duygusallık gibi.

3. Bırakmaya çalışmadan ve yasaklamadan bırakmak

Yasaklanan şey kendini cazip hale getirir. Yasaklamak yerine tercihe bırakmak daha makbuldür. Sigara içmeyeceğim, demek yerine istesem içebilirim ama sigara içmemeyi tercih ediyorum, demek gibi.

4. Küçük adımlarla ilerlemek, küçük adımları küçümsememek

Genelde bağımlılığımız konusunda kesin kararlar veririz ve inatla kararımıza sadık kalmaya çalışırız. Fakat öyle bir an gelir ki direncimiz kırılır ve başa dönüveririz. Yılgınlık çöker üstümüze. İradesiz bir insanım, yapamıyorum, defalarca denedim olmadı, yine olmayacak, der ve daha bir bağımlı hale geliriz. Oysa bir süreliğine de olsa uzaklaştığımız şeyden yine uzaklaşabiliriz. Attığımız adım, atacağımız adımın habercisidir aslında. Yılgınlığa düşmek yerine bunu bir tetikleyici olarak kullanabilir, bir süre başardım, yine başarabilirim diyerek yeniden başlayabilirsek motivasyonumuz kendiliğinden yükselecektir.

5. Bağımlılığa dönüşmüş alışkanlığın yerine pozitif bir alışkanlık koymak

Bu aşamaya gelindikten sonra doğal olarak bağımlılık silikleşecek ve yeri boşalacaktır. İnsan zihni boşluk götürmez. Dolayısıyla bağımlılığa dönüşmüş alışkanlığın yerine pozitif bir alışkanlık koymak süreci pekiştirecek ve başa dönüşü sınırlayacaktır. Bilgisayar oyunu bağımlılığı yaşayan biri kitap okuma alışkanlığı kazanarak bağımlılığını etkisizleştirebilir.

Hayatta herşey kendine has bir kısır döngü üzerine kurulu. Maddeler ve mânâlar, somut ve soyut kavramlar sürekli birbirini tetikliyor, besliyor ve doğuruyor. Yaşamak dediğimiz, kör inanç kalıpları ve mikro-makro düzeyde bağımlılıklarla devam ettirilemeyecek kadar zordur. Eğer kısır döngülerimizi bilinçaltımızın emrinden alıp bilincimizin kontrolüne verebilirsek değişmeye ve fark oluşturmaya başlarız. Hayatın kontrolü de elimize geçer. Zira kendini kontrol eden hayatı da kontrol edecektir.
( Bağımlılıktan Kurtulma Aşamaları başlıklı yazı Silüet tarafından 14.04.2020 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.