Monolog Röportaj-Vefa Sosyal Sorumluluk ve Mesafe…


-Sevgili gönül dostlarımız bu ara biraz araları mesafeleri açsak ta, dünde pek kapalı değildi aslında! Bugünler de virüs, aramıza mesafeler koysa da bizi birleştiren yapısıyla yaratan, Rabbim sayesinde birbirimize kenetlenerek evde kalarak, bu süreci en iyi şekilde karakterimize vefa sosyal sorumluluğu da katarak, atlatmanın gayreti içindeyiz. Dün pencerelerden dünyayı seyrederken sadece kendimizi görürken bugünlerde hep baktığımızda, dünyamızı yarınlarımıza dair endişeli dündeki sorumsuzluğun/ sorumsuzluğumuzun etkisiyle bugünlerimizi fukara ve yapmacık yapay olan açmazların, nasıl sancılar içinde bırakarak çıkmazlara götürdüğünü görebiliyoruz. Dün Modern diye dillerde düşmeyen batı, bugünlerde medeniyetsiz olduğunu virüs bulaşmış insana ve yaşlıları sokağa atarak sorumsuzluğunu bir daha tescilleyerek ölümün pençesine atarak göstermiştir. Emeğin bizlerin bakış açısıyla yine tescillenerek, bireysel çerçevede anlamı değil, toplumsal değeri ortaya çıkarken, kişinin kendini ve ailesini dürüst yollardan kazandığı geliriyle kanaat duygusu içinde geçindirmek ve toplumda yardıma muhtaç olanları da içine katarak, gayret sarf ederek yol aldığımızı gösteriyoruz. Yine karşımızda, Sayın Gülveren var. Sayın Gülveren hoş geldiniz. Bizler ecdat gibi bir ömür insanın mutlu olması için vefanın yanında çaba ve gayreti omuzlayarak milli şairimiz Mehmet Akif’in dediği gibi

Ey bütün dünya ve mâfîhâ(içinde olanlar,bulunanlar) ayaktayken yatan!

 Leş misin, davranmıyorsun? Bari Allah’tan utan.”

 

-Vefa bilinciyle davranarak miskin olmayan biz insanların, kılını kıpırdatmayan insanlardan farklı olduğumuzu, geleceğin sorumluluk vefa ile gerçekleşebileceğini gösterirken, bu ömrün hayatın bilinçsiz bir şekilde harcanmasıyla bu hale gelen dünyanın, daha yaşanılır olması için, vefalı sorumluluk sahibi insanların olmasına bağlı derken, ruhunu boş gereksiz işlerle bitirmenin ise beyhude bir uğraş olduğunu söylerken, emek harcayarak ve gayret ederek yaşamaya ayarlanmış bir hayatın ne kadar gerekli olduğunu bu virüs sayesinde kazandığımızı söyleyebilir miyiz?

 


-Öncelikle hoş bulduk, bu günlerde virüs dünya işlerimizi yarıda bölerek, hatta hırslarımızı keskin bıçağıyla yok ederek, bizi evlerimize hapis etmesinden dolayı ben ona teşekkürler etmek istiyorum. Bu bakış açımdan sonra Rabbim cümlemize sağlık sıhhatler versin. Şimdi neden böyle söylediğimi merak edenleriniz olacak, ben açıklayayım. Bizler değilde batı ve uşakları hatta şeytanın uşakları diyelim, dünde bugünün işini hep geriye atarak hatta toprağa gömerek, kendi çıkarını yeşertmenin derdinde iken, Alemlerin Rabbi Allah C.C.  Bize bu musibeti layık görmüştür. Bunu bir alıntı yazıyla pekiştireyim.


“Yaratılışımıza göre ve üstat Mehmet Akife yaşantısıyla örnek olduğu gibi varlıklar, emek harcayarak ve gayret ederek yaşamaya ayarlanmış biçimde yaratılmıştır. Gayret etmek, fıtratın bir gereğidir ve insan bugün işini asla yarına bırakmamalıdır. İşini yarına bırakmak, mahvolmak demektir. Süleyman Hayri Bolay, Akif’in bu konudaki düşünce sistematiğine ve davranış felsefesine bu ifadelerle açıklık getirmiştir: “‘Descartes ve Spinoza gibi Batılı birçok filozofun da ifade ettiği gibi, Allah, mutlak varlıktır, yani ‘sebebi kendinde’ olan ‘bizatihi var olan’ varlıktır. Onun dinamizmi mahiyeti ve Zatı icabı kendisinden gelir. O, ‘ol!’ dedi mi olur. Buna rağmen O, her an emek sarf etmekten geri durmaz. Allah bütün varlıkların da içine bu çalışma ve iş yapma yahut değişim arzusunu ve kabiliyetini koymuştur. Nitekim Aristo’nun felsefesinde formların formu olan, Allah (ilk hareketi veren), mesela bir armut çekirdeğinin içine koca bir armut ağacının formunu koymuştur. Şartlarını bulunca o çekirdek yarılır ve oradan o koca armut ağacı çıkar.”



-İşte bugünlerde bizler fedakârlık yaparak, kendimizden önce karşımızdaki insana değer vererek, üstün veya azami gayretle, bu vefa duygusunu ruhumuza katarak yol alıyoruz. Dünde bu kaybolan vefa sadece bir semtin adı olarak hatırlanılıyordu. Dün sadece kendimize ait yükümlülükler icra edilirken, bugün toplumsal yaşantımız için gerekli olan ne ise o icra edilmeye çalışılıyor. Bu yükümlülükler uyar isek yarınlarımızı sağlam temeller üzerine inşa ederiz mantığını bize kazandıran her an ölümü anlatan bu virüsle, yeniden hatırlayarak yol almaya devam etmeye çalışıyoruz. Alemlerin Rabbi Allah C.C.” Her şerde hayır, her hayırda şer” olabileceğini bunu bizim idrak edemeyeceğimizi bize söylerken, Rabbim bizlere “En iyi gayret aracılığı olan birlikteliğimizle yapabileceğimizi ruhumuza fikrimize yazdırtarak bu yüklenim sözleşmesini” bedenimize ruhumuza fikrimize yükleyerek bizi uyarmaktadır. Rabbim bir musibet verirken içinde bunu yenebileceğim yolları ve kapıları içine koyarak bizim bunu nasıl açabileceğimizi de göstermiştir. Bunu Rabbim imanın her hücresine yazmıştır, kendimizden önce toplumun sağlığı ve geleceği ilk önceliktir bunu her iman eden zaten bilir ve anlar. Demek ki vefa ya, arz ve talep var ki Rabbim bu musibetle bunu bize hatırlatıyor, arz ve talep bunu burada geniş geniş açıklamamıza gerek yok herkesler de bunun ne anlama geldiğini biliyor. Alemlerin Rabbi olan Allah C.C. Kulunu sever, yardım eder, bu analizlerimin sonucunda eminim ki herkes benim gibi düşünüyordur.


-Sayın Gülveren anladığıma göre dün makul olmayan bakış açımızdan dolayı pardon bakış açımız değil batının ve çok uluslu para baronlarının bu makul olmayan bakış açısından dolayı, anlam katmaktan öte anlamsızlık katarak yol almasından dolayı bu musibet başımıza gelmiştir diyorsunuz değil mi?

 

-Evet aynen de dediğiniz gibi Mehmet Bey. Kavramlar anlam bakımıyla her yerde aynıdır, sadece kabul etmemek açısında uyumsuzluk sağlaya bilir bu da kişinin kör akıllı ve kör bakışlı olmasıyla alakalıdır. Vefa ne demek? Türkçe olarak “(sevgide) bağlılık”. İngilizcede “Fidelity” Topluluk onaylı anlamına geliyor. Toplumu ilgilendiren konularda toplumca kararlar almak toplumun yararını sağlamaktır. Hemen hemen aynı kapıya çıkıyor. Dilimizde yanlış bir kavram ve anlatım şekli var.” Borç yiğidin kamçısıdır” diye, yanlıştır, aslında “vefa yiğidin kamçısıdır “bu kamçıyla sırtına yüklediği açtığı derinden izlerle hiçbir zaman bunu unutmayarak, her an vefalı olması gerektiğini hatırlayacaktır. Rabbim cümlemize sağlık sıhhatler ve vefalı olmamız için yardımcımız olsun.

 

Mehmet Aluç

( Monolog Röportaj-vefa Sosyal Sorumluluk Ve Mesafe... başlıklı yazı kul mehmet tarafından 12.04.2020 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.