RASÛLLERE ÎMÂN NEDİR, NASIL EDİLİR?

Mukaddime: 

Rahmân ve Rahîm olan Allâh’u Teâlâ’nın Adıyla…

Hamd, Allâh’a mahsustur. O’na hamd eder, O’ndan yardım ve mağfiret dileriz. Nefislerimizin şerrinden ve amellerimizin kötülüğünden O’na sığınırız. O’nun hidâyete erdirdiğini hiç kimse saptıramaz, saptırdığını ise hiç kimse hidâyete erdiremez. Şehâdet ederim ki, Allâh’tan başka ibâdete lâyık hiçbir ilâh yoktur. Ve yine şehâdet ederim ki, Muhammed aleyhisselâm O’nun kulu ve Rasûlü’dür…

Bundan sonra:

1. İnsânların rasûllere ihtiyacı zarûrîdir. Zîrâ peygamberlerin sünneti olmasaydı, şeriatın emir ve yasakları tafsilatlı bir şekilde bilinemezdi.

2. Rasûllerin gönderiliş nedeni Allâh’u Teâlâ’ya tevhîd üzere ibâdet edilmesidir. Allâh Subhânehu ve Teâlâ şöyle buyurmaktadır: “Andolsun, biz her ümmete: ‘Allâh’a kulluk edin ve tâğûttan kaçının’ diye bir rasûl gönderdik.” [en-Nahl: 16/36]

3. Rasûller, insânların işledikleri küfür, zulüm ve fıska bahane olarak öne ileri sürecekleri hiçbir mâzeretleri kalmaması için Allâh’ın insânlar üzerindeki hüccetleridir. Allâh Subhânehu ve Teâlâ şöyle buyurmaktadır: “Rasûller, mübeşşir ve nezir (müjdeciler ve uyarıcılar) olarak gönderildiler. Öyle ki Rasûllerden sonra insânların Allâh’a karşı delîlleri olmasın.” [en-Nisâ: 4/165]

4. Rasûller, Allâh’ın kulları ve elçileridir. Hiçbirinde rubûbiyyet ve ulûhiyyet sıfâtları bulunmamaktadır. Diğer insânlar gibi her daim Allâh’a muhtaç ve bağımlıdırlar. Ne affetme, ne hidâyet verme ne de kâinatın düzeninde tasarruf etme yetkileri vardır. Allâh Subhânehu ve Teâlâ şöyle buyurmaktadır: “De ki: Ben, yalnızca sizin gibi bir beşerim.” [el-Kehf: 18/110]

“Biz onları, yemek yemez cesetler olarak yaratmadık ve onlar ölümsüz (de) değillerdi.” [el-Enbiya: 21/7-8]

5. Nebîlerin sonuncusu ve kendisinden sonra rasûl gelmeyecek olan peygamber, Muhammed sallallâhu aleyhi ve sellem’dir. O, Allâh Subhânehu ve Teâlâ’nın, tüm insânlara ve cinlere gönderdiği elçidir. Allâh Subhânehu ve Teâlâ şöyle buyurmaktadır: “Muhammed, sizin erkeklerinizden hiçbirinin babası değildir. Fakat o, Allâh’ın Rasûlü ve nebîlerin sonuncusudur. Allâh, her şeyi hakkıyla bilendir.” [el-Ahzâb: 33/40]

Rasûlullâh sallallâhu aleyhi ve sellem ise şöyle buyurmuştur: “Nebîler sadece kendi kavimlerine gönderilirdi. Ben ise, tüm insânlara gönderildim.” [Buhârî (335); Müslim (523)…]

6. Rasûlullâh sallallâhu aleyhi ve sellem’in elçi gönderilişinden sonra artık tüm inşanlar ona tâbi olmak, getirdiği şeriatı yaşamak ve uygulamak mecburiyetindedir. Allâh Subhânehu ve Teâlâ şöyle buyurmaktadır: “Biz, seni ancak bütün insânlara mübeşşir ve nezir olarak gönderdik. Fakat insânların çoğu bilmezler.” [Sebe: 34/28]

Rasûlullâh sallallâhu aleyhi ve sellem şöyle ise buyurmuştur: “Nefsim elinde olana yemin ederim ki, ister Yahûdî, ister Hıristiyan olsun bu ümmetten kim beni duyar da sonra benimle gönderilene îmân etmeden ölürse, mutlaka o kimse (ebedî olarak) cehennemliklerden olur.” [Müslim (240); Ahmed (8203)…]

7. Muhammed sallallâhu aleyhi ve sellem’ın Sünnet’ini tamâmen veya kısmen inkâr etmek, hüküm kaynağı olarak kabul etmemek, Kur’ân ile Sünnet arasında uyuşmazlığın olduğunu iddia etmek, Sünnet ile Kur’ân’ı birbirinden ayırmaya çalışmak yahut “Kur’ân bize yeter” söylemiyle Sünnet’i tamâmen veya kısmen terk etmek küfürdür. Böyle bir kimse kâfirdir. Sünnet, Kur’ân’dan ayrı bir şey değildir, bilakis onun tefsîri ve yaşanmış halidir. Allâh Subhânehu ve Teâlâ şöyle buyurmaktadır: “Rasûl size ne verdiyse onu alın, neyi de size yasak ettiyse ondan vazgeçin.” [el-Haşr: 59/7]

“O, hevâdan konuşmaz. O (söyledikleri), yalnızca vahyolunmakta olan bir vahiydir.” [en-Necm: 53/3-4]

“De ki: Eğer siz Allâh’ı seviyorsanız bana uyun. Allâh da sizi sevsin ve günahlarınızı bağışlasın. Allâh çok bağışlayandır, çok merhamet edendir. De ki: Allâh’a ve rasûlüne itaat edin. Eğer yüz çevirirlerse şüphesiz Allâh, kâfirleri sevmez.” [Âli İmrân: 3/31-32]

Rasûlullâh sallallâhu aleyhi ve sellem ise şöyle buyurmuştur: “Dikkat edin, bana Kur’ân ve bir de onunla beraber onun misli bir daha (sünnet) verilmiştir.” [Ebû Dâvûd (4601); Ahmed (17174)…]

8. Muhammed sallallâhu aleyhi ve sellem’e sövmek, alay etmek ve küçümseyici şeyler söylemek küfürdür. Bunun söz ya da yazı, şaka yahut oyun ile olması arasında fark yoktur. Böyle bir kimse kâfir olup, cezâsı da ölümdür. Allâh Subhânehu ve Teâlâ şöyle buyurmaktadır: “De ki: Allâh ile O’nun âyetleri ve Rasûlü ile mi alay ediyorsunuz? Özür dilemeyin. Çünkü siz îmân ettikten sonra tekrar kâfir oldunuz.” [et-Tevbe: 9/65-66]

9. Hiçbir kimsenin Muhammed sallallâhu aleyhi ve sellem’in getirdiği şerîatin dışına çıkma ve onun ile mükellef tutulmama gibi bir ayrıcalığı yoktur. Böyle bir şeye inanan kimse kâfir olur.   Allâh Subhânehu ve Teâlâ şöyle buyurmaktadır: “Sana ölüm gelinceye kadar Rabbine ibâdet et.” [el-Hicr: 15/99]

Hâtime:

Hamd âlemlerin rabbi olan Allâh’a mahsustur. Salât ve selâm yaratılmışların en hayırlısı Muhammed sallallâhu aleyhi ve sellem’in, âlinin ve ashabının üzerine olsun.

Yardım ve başarı, izzet ve şeref Allâh’tandır.

O, her şeyin en iyisini bilendir.

Muvahhid Kullara Selâm Olsun.

KAYNAK :

Abdullâh Saîd el-Müderris.

 1440 h. / 2019 m.

( Rasûllere Îmân Nedir, Nasıl Edilir? başlıklı yazı Polat Akyol tarafından 9.04.2020 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.