Kalıbım daraldı, gün gün sıkıştım,
Yeni ufuklardan yeni bir demet...
Başımın üstünde dağıldı çatım,
Çıplak ayaklarım kime emanet?

Yalnız, bir başına, gördüm güneşi,
Yıldızlar küçülüp yok oldu sandım.
Nasıl çözeceğim bu keşmekeşi?
Soyut yaşamaktan heyhat! Usandım!

Açtım penceremi, gördüğüm kare,
Bir diğer karenin hasta çocuğu.
Aynı derde düştüm günde kaç kere,
Kaç kere bitirdim bu yolculuğu!

Bu yolculuk benim başa sarışım,
Şeklimle ruhumun kısır döngüsü,
Bu yolculuk benim içim ve dışım,
Arasında geçen harbin öncüsü.

Sırt çantası, tüfek, süngerimsi met,
Balistik yeleğim, çelik başlığım...
Sahi, bütün yüküm bundan ibaret,
Bundan hafiflikle arkadaşlığım.

İskeletsiz gövde ruhun azâbı,
Bulmuyor şeklini baş ayrılmadan,
Var olmak adına bu ızdırâbı,
Bir daha istiyor bir kere tadan.

Uyku tulumunun içi karanlık...
Girdim sinesine görmemek için.
Yaşamak kaygısı beni bir anlık,
Ölümün sırtına bağladı, niçin?

Hadi, kalıbımı kırmıyor zaman!
Bari yol üstünden beni de alsın.
Beraber geçelim gün ortasından,
Geçelim, gecenin ömrü kısalsın.
( Kafa Kalıbı başlıklı yazı Silüet tarafından 3.04.2020 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.