Hayat sel gibi denize dolarken
Geride kalır gözden düşmeyen
birkaç damla
Akar gider umutlar
Islanır duygular
Hüzün içinde kalır rutubetli
hatıralar
Üşür insanlar
Herkesin bir gideni vardır
Trene bindirdikten sonra
El sallayıp içinden uğurlayamadığı
Ben ustanın nakışlarını içime
oyduğu
Ceviz sandığında sakladım gidince seni
Korkma güve düşmedi
Burnumdan gitmedi naftalin kokusu
Herkesin bir diyemediği vardır
sevdiğine
Sözün içinde saklı bir közü var
Utandığı için özledim yerine
Göresim geldi diyemediği bir söz
İçini yakan bir köz
Ben poyraza söyledim
Seni göresim geldiğini
Kulağına götürsün diye
Tutuşup alev aldı poyraz
Yaktı geçtiği yerleri
Korkma gelirse sana doğru yanan
bir rüzgar
Dinle fısıltısını anlamasan da
Herkesin bir geleni vardır
Sevinç çığlıklarının demir
gıcırtısına karıştığı gar'da
Sarmaş dolaş kucaklaşanlar var
Ben hep sarıldım yokluğuna
Elinden tutup götürdüm yanımda
Korkma kimse görmedi seni
Üşüyüp titremedin
Ceketimi sırtına verip
Ele ele döndüm eve her sabah
erkenden
Haydi, hayat ağlamadan
Özledim desin utanan diller
Gözyaşı bitmeden korkmadan hemen
gelsin gidenler
İnince trenden
Sarılsın kavuşanlar
Mutluluktan unutsunlar ceket
giymeyi
Seni bulamayınca dünkü poyraz geri
gelsin
Yaksın ortalığı
Üşümesin sevenler
Terlesinler
El ele iki oda bir salon pembe panjurlu eve
giderken
Hasret kalanlar