Şu güzelim yaşanası dünyayı yaşanmaz kılanlar,sizi Allah bildiği gibi yapsın.Ne var yani bir kaç dakika geç baktıysam.Kıyamet mi koptu? Anlattım işte durumu daha ne diye uzatıyorsun be kadın" Kendi kendine alıp veriyordu Salih. Kafası karışık,gönlü darmadağın dinlenme tesisinin kapısını açtı.Tam içeri girecekken garson giyimli biri can havliyle Salih'e çarptı.Kaçarken  bağırdı;

-Canını seviyorsan sakın  içeri girme kaç.

-Salih ne olduğunu anlayamadan gayri ihtiyari içeri girmiş oldu.Girmesi de gerekir , çünkü arkadaşı içerideydi. Hayatında ilk defa böylesi bir çatışmaya  şahit oluyordu.Sadece filmlerde görmüştü.
İki grup masaları devirip  kendilerine siper yapmışlardı.Sanki savaştaymış gibi birbirlerine acımasızca  kurşun yağdırıyorlardı. Giriş kapısında şaşkın vaziyette beklerken çatışmadan seken bir kurşun kulağının dibinden 'vınnnn"diye  geçti. Bir anda kapının camını tuzla buz etti. O an işin ciddiyetini anlayan Salih kendini yere attı. Kurşun sesleri biraz kesilmişti.Bunu fırsat bilip kapıdan dışarı çıktı.Elleri titriyor,boncuk boncuk terliyordu.Cep telefonundan Sedat'ın numarasını tuşladı.Telefon epey çaldı.Nihayet telefon açılmıştı.Dudakları kurumuş bir şekilde aceleyle sordu;

- Sedat abi, neredesiniz, neler oluyor?

Telefona bakan ses Sedat'ın değildi.Salih iyice endişelendi.Telefondakine sert bir şekilde sordu.

-Sedat'a ne oldu, söyle  sen kimsin?

Telefondaki kişi kısık bir sesle;

-Ula Salih, senmisun,ben Ali çabuk arabayi al arka kapıya doğru çel, Sedat vuruldi.

Salih'in rengi kaçmış,ellleri titriyor, dudakları kuruyordu."Allah'ım yardım et" diye dua ediyordu.Hemen oturduğu yerden ayağa kalktı.Etrafı iyice kolaçan etti.Arka kapıya doğru geldiğinde , Sedat'ın yerde kanlar içinde yattığını gördü.Laz Ali de onun yanına oturmuş yarasına ceketiyle tampon yapıyordu.Koşarak yanlarına oturdu.Heyecanlı ve bir o kadar titrek bir sesle Laz Ali'ye sordu;

- Burada neler oluyor,kim bu adamlar?

Laz Ali ,Salihe bağırarak;

- Bırak şimdi soru sormayı da yardım et arabaya götürelim.Sonra anlatırım.

-Salih şaşkın ve kızgın bir şekilde Sedat'a doğru eğildi.

- Abi nasılsın,yaran ağır mı?Biz nasıl bir ortama düştük,kim bu adamlar?

Sedat'ın sol omzundan kanlar akıyordu.İnler vaziyette Salih'e baktı.

-Fazla bir şeyim yok sadece bir sıyrık dedi ve bayıldı.Alelacele arabaya atıp en yakın hastaneye götürdüler.Acilden girişini yaptırdılar. Sedat'ı hemen ameliyata aldılar.Hastane koridorunda beklerken,Salih hızlı adımlarla  Laz Ali'nin yanına geldi.Yakasından tutup duvara yapıştırdı.Sert ve kararlı bir şekilde sordu;

-Sen kimsin ve neler oluyor? Ya anlatırsın ya da şimdi polise bütün olanları ben anlatırım.Nefes almakta zorlanan Laz Ali,Salih'in ellerini geri ittirip ;

- Ula Salih sen ne aceleci bir adamsun,anlatacağum demedim mi sana...Gel otur şu sandalyeye....

-Bak biz Karadenizliyuk,arada bir böyle elimizin pasını ataruk,korkulacak bir şey yok.Obur adamlar bizim hasumlarimuz,bir ihale meselesi vardı. Ondandur.

Salih'in boynundaki  damarları şişti, yüzü kıpkırmızı oldu.Laz Ali'ye olanca gücüyle bir yumruk attı.Oturduğu sandalyeden yere düşen Laz Ali'nin dudağı patlamış kan akıyordu.Olayı gören Laz Ali'nin adamları Salih'e doğru koştular.Laz Ali yerden kalkarken adamlarına;

-Durun, ben hallederim. Dedi.

Devamı yarın



( Çöküş 5 başlıklı yazı AZİZ REMZİ tarafından 13.02.2020 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.