…kardan kefen kuşanan güzel insanlara rahmetle…
Ölüm yumağı oldu dağda kar taneleri
Yıkıp viran eyledi güzelim haneleri
Güzel Bahçesaray'da zaman bir anlık durdu
Dağlar canavarlaştı, kudurdukça kudurdu
Bembeyaz tepelere efkâr çöktü bir daha
Hüzünle doğdu güneş karanlık bir sabaha
Dağların eteğinde ölüm yağdırdı gökler
Hüzün sağanağında parçalandı yürekler
Her zaman gibi ateş düştüğü yeri yaktı
Bahçesaray göğünden onlarca yıldız aktı
Esti bir deli rüzgâr zayi oldu emekler
Yollarda kalan gözler vuslat gününü bekler
Dağ başında düştüler ölüm denen pusuya
Tabiatın koynunda daldılar son uykuya
Otuz sekiz şehidin hangisine yanayım?
Bu dünya gurbetinde bugün dünden fenayım
Umudun dağlarına salkım salkım yağdı kar
Bu gönül yaylasına ne zaman gelir bahar?
Bahçesaray'da şimdi bir yanı siyah karın
Esamisi okunmaz yüreğimde baharın
Katil kar taneleri perde oldu güneşe
Busesini değdirdi barut kızgın ateşe
Son uykusuna yatmış kefeni kardan canlar!...
Yüreği yananları yüreği yanan anlar
Zemheri soğuğunda ölüm kustu Van'ımız
Bu çığ felâketinde ne çok yandı canımız
Musallada ölüler dizildi sıra sıra
Ne zaman sağalacak derinleşen bu yara?
Bahçesaray üstüne karaları bağlasın
Beyaz şehitlerine gece gündüz ağlasın
M. NİHAT MALKOÇ