Ağlıyorum;
Dağların
suskunluğu
Başımı alev alev
yakan güneşin sıcaklığı
Ve derelerde
kaybolan suların çığlığında…
Ağlıyorum;
Ürkek kuşların kaçıştığı
Allah’ın emri,
peygamberin kavli, devletin izni
Ve yüksek bir ihtimalle
“iyi halden” yırtması mümkün bir erkeğin
Bir kadını
öldürdüğü “girilmez” olay yerinde
Siren sesi…
Telsiz sesi…
Ve “ölmeyi hak
etmiştir…” diyen insan sesinde…
Ağlıyorum;
Mavisine
takılıp düştüğüm bir deniz kenarında
Babamsız…/ ışıksız…/ mektepsiz
Dibine kadar
yoksul…/ ve dibine kadar yıkık bir evin kuytusunda
Annemin yalnızlığı…/
gözyaşları…
Ve çocukken
tırmanıp saklandığım can erik ağacında…
Ağlıyorum;
Terk edilmiş bir
yaşam
Terk edilmiş adam…/
terk edilmiş kadın
Terk edilmiş çocuk…/
terk edilmiş şehir
Ve mahşeri kalabalık
bir ülkenin yalnızlığında;
Morglarda buz
gibi soğurken ölü çocuklar…
Ağladıkça
ilkelleşiyorum, daha bir insanlaşıyorum sanki
Gözlerim alev
kuyusu
Ellerim…/ yüreğim…
Dudağım.../ sesim…/ tenim…/ her yanım yangın…
Ağlıyorum;
Ağladıkça
ilkelleşiyorum, daha bir insanlaşıyorum sanki
-Antropologlar,
arkeologlar ve tarihçiler kendi yanlışlarına yansın-
Ateşi ilk ben
keşfediyorum;
İ-ÇİM-DE…
Haziran-Aralık 2019