Aşkın yüreğime kondurduğu buse,
Bir başka yaktı ateşi.
Sevdamı çöle süren develer,
Serabı aşk ile sarhoş oldular.
Elimde yetim kalmış cümlelerle.
Cümle âlem duysun diye acı yontuyorum.
Beynimi kemiren nümayişler.
Birer ikişer dökülüyorlar gönlümden.
Umuda gebeyim.
Umut yarında saklı,
Yüreğimde bir tazı sıçrayışı,
Aşka varınca yitirdim aklı.
Sura mı üfledi İsrafil.
Bu mahşer kalabalığı nedir?
Bir ben miyim duymayan bu sesi.
Kimi görsem yerli yerinde neşesi,
Bir benim bahçemde açmıyor karanfil.
Serçeler cüssesine bakmaz.
Yüreğindeki güce bakar.
Arının olduğu hangi çiçekten bal akmaz.
Öyleyse gönlüm neden çorak bu kadar,
Tek yönlü yolda ikilem,
Her babayiğidin harcı değil bu bilmece.
Hasret gecelerinden kalma gözyaşlarıyla doludur kadehim.
Vuslat anında gördüğüm hep bardağın boş tarafı!
Geldiği yeri bilmeyenin gittiği yol bilinmezliktir.
Çok yol gittim yerimde sayarak.
Çok gülü kokladım dalından koparmaya kıyamayarak.
Çok geçmedi dervişi oldum muhayyellerimin.
Sokuldum yanlarına usulca,
Dedim onlara;
Öyle hataları olmalı ki insanın,
Tekrar düştüğünde yüzüne baksın.
Öyle iyilikler biriktirmeli ki insan,
Hataları yüzünü dönse bile...
İyilikleri onu hiç yalnız bırakmasın.