Bu Hayat Denizinin Dalgaları Bize Ait Değil Ki!
Biriktirmekte neydi? Dağıtmak varken, biriktirmenin ne
faydası olacaktı kapalı bir kutu ya da kasa içinde gülümsemelerin? Binlerce insan
hayatı okudum, gülümsemelerini kapalı gönül içinde saklı bırakarak, bir ömür mutlu
olmadan yaşayanları okudukça, sadece üzüldüm, üzüntü duydum. Gerçi benim üzüntü
duymam onlara bir fayda da sağlamadı! Sadece ben üzüntü duydum o kadar! Oysa
biriktirmek içinde çaba sarf etmediler, sadece öylesine ne gönül kapılarını
açtılar ne de bir kapıyı açmak için, birkaç güzel sözle kapıda çalmadılar! Sadece
birazcık karşındaki insanın gözlerine bakarak eksik olanın ne olduğunu sorsalardı,
belki böylesine mutsuz bir hayatı yaşamak zorunda hiç kalmayacaklardı!
Karanlık yollarda gönül pencerelerini açarak içeriye güneş gibi
ısıtan sevgi ile önlerini aydınlatırken içimizi de ısıtabilirdik! Bir çölde tek
başına hatta uçsuz bucaksız kervan insan geçmez ıssız viranelerde bir köşede
yaşamak, böylesine yaşamak değildi ki, öyle olsaydı tek bir insanla bu dünya
hayatı olurdu, oysa binlerce insanlarla yalnızlıkları neden yaşıyoruz diye
kendime binlerce kez sordum, doğru cevabı buldum doğru yaşayanı bulamadım desem
yerinde olurdu!
Şimdi bu saçma yazımdan dolayı bana gülen olacak, bende o mutsuz
insanlar gibi haliyle mutsuzum! Sevgi aşk dedikçe parçalıyoruz, yıkıyoruz anlamıyoruz!
Şimdi nasıl anlatayım bu gülünç halimle! Yoksa sevgi aşk masallarda yaşanılması
için vardı? Bu sevgisiz yaşantımızın anlaşılmaz sebebi her ne olursa olsun, karşımızdaki
insanın da de bizim gibi insan olduğunu, duygu ve hislerinin ve isteklerinin
olabileceğini anlamamız lazım ama nasıl? Karşımızdaki kadın öylesine satın
alınan köle olarak yaşatılabileceğimiz bir meta değil ki! Bizim gibi etten
duygu ve hislerden yaratılmış bir insan varlık bir gönül yoldaş sırdaş…
Bu hayat denizinin dalgaları bize ait değil ki! Bu hayat
denizinde yüzerken önemli olan boğulmadan, boğmadan yüzerek karşı sahile
beraberce çıkmak ve yaşamak öyle ise neden? Ne için? Bak yine akşam oldu gönlümüz
zaten akşam karanlığı gibi karanlık iken, biz yine de gönlümüzü mum diye
yakarak etrafımızı az aydınlık edelim, ne dersiniz?
Mehmet Aluç
Bu