Hafter’in yanında mevcut hava savunma güçlerinin yanında Rus, Fransız, Mısır, B.A.E’nin komutanları, uçak, pilot ve SİHA’ları olmasına rağmen, Türkiye’nin verdiği SİHA’lar tarih yazmaya devam ediyordu.

Devlet Komutan; elindeki 1 Ocak 2020 tarihli İsrail Jarusselam Post gazetesini göstererek bir makalenin özetini aktarıyordu.

“Türkiye bu gün geri döndü. Türkiye gücünü ve etkisini Kuzey Irak, Kuzey Suriye, Libya ve Somali gibi ülkelere taşıdı. Türkiye Cumhurbaşkanı’nın giderek artan küresel hedefleri var. Türkiye uzun zamandır Trablus’a insansız hava araçları ve zırhlı araçlar gönderiyordu. Doğu Libya’dan Türkiye’ye bir çizgi çizerseniz, Kıbrıs ile Yunan adaları arsında bir geçit var. Türkiye burada cesur bir satranç hamlesi yaptı. Yunanistan ve Kıbrıs’ın deniz altındaki doğal kaynakları araştırmaya davet rüyalarını bitirdi. Şimdi Türkler geri döndü.”

Tedbir ve titizlikle gemi limana yanaşmış, zırhlı araçlar ve miktarı bilinmeyen teçhizatlar sağ salim adrese teslim edilmişti. Dönüş yolunda uzun bir yorgunluğu gidermek için bir dinlenme fırsatı vermişti.

Korkut okuması için yanında taşıdığı “Hilalin Gölgesindeki Türkler” adlı kitabı Nihal’e vermişti. Kitabı verirken söylediği; “Amacı olmayanlar, amacı olanların aracı olurlar. Severek yaşarsan hayat bereket yağdırır.”

Nihal; “Kitap için teşekkür ederim. En kısa zamanda okuyup iade edeceğim…”

“Hayır, size hediyem olsun…”

“Dönünce nereye gideceksin? Gördüğüm kadarıyla daha çok bir Yalnız Kurt’a benziyorsunuz.”

“Gidecek bir yerim de yok… Amcamlar var ama oraya gitmeyi de hiç düşünmüyorum.”

“Benimle Bursa’ya gelir misin?

“Korkut bir süre sustu. Bir türlü karar veremiyordu. Gidip gitmemek konusunda kararsızdı. Nihal gelmesi için çok ısrar edince, gönüllü gönülsüz onunla gitmeye karar verdi.

Taksi kapının önünde durunca, ücreti ödeyip çantalarını alarak indiler. Evin önünde meyve ağaçlarının kapladığı genişçe bir bahçe vardı. Kapıyı beyaz saç ve sakalı olan babası açtı. Kızını kapının önünde görünce, sevinçle boynuna sarıldı. Kızının arkasında ki geç adamı görünce, “siz de hoş geldiniz oğlum,” dedi. Korkut elini öpmek istediyse de adam fırsat vermedi.

Korkut Bursa’da geçirdikleri iki gün boyunca çok sıcak ilgi ve yakınlık görmüş, bir anne, baba sıcaklığını hissetmiş, huzur dolu olarak oradan ayrılmıştı. Nihal ise kendini Korkut’a daha yakın hissediyordu.

Korkut’un; “Susarak unutmayı, yaşayarak alışmayı, güvenerek aldanmayı, severek kaybetmeyi öğrenmiş bir insan için, yalnızlık bir dert değil sadece zevktir. Geminin tek bir kaptan vardır, gerisi mürettebattır. Yüreğin de tek bir sahibi vardır, gerisi teferruattır, ” sözünü hiç unutamamak üzere beynine yazmak için aynı sözü tekrarlıyordu.

Korkut’un “Mutluluğu herkesle paylaşabiliyorsun, ama acıyı paylaştığın insanların özel olması gerekiyor,” sözünü kendine yakılmış bir yeşil ışık olarak görüyordu.

Nihal, insanı yoran şey şartların ağırlığı değil, insanların anlamayan sağırlığı olduğunu görüyor, “Bir süre sonra anladım ki, vazgeçilmez olan sen değilsin, vazgeçmeyi bilmeyen benmişim,” diyordu.

Devamı var
...

Ant.- 050120
( Akdenizdeki Kavga - 9 başlıklı yazı Kocamanoğlu tarafından 9.01.2020 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.