Gri Düşlerim
Gönlümdeki güllere bulaşan
Ağır hasret kokusundan dalmışım
Dörtnala giriyorsun her zaman
Yumunca gözlerimden içeri
Gittiğini anımsatıyor her gelişin
Kızıl bir şafaktan doğarken
Kahveni yarım bırakıp
Öksüz sevdamın elinden tutup
Can havliyle geri battığın anı
Karanlığın rengini yırtan
Dolunayı sırtından indirip
Elinden boynu bükülmüş yıldızları alıyorum
Alnından öpüp hoş geldin diyorum
Gri düşlerime
Bu sahneden gamlanan bulutların
Dudakları titriyor
Yandıkça inliyor düşerken damlalar
Susuz bahçemdeki çiçekler
Boyunlarını kaldırıp tebessüm ediyorlar
Kokmuyorlar gönlümdeki gülden utanıp
Ayrılık azabından başını taştan taşa vurup
Feryat etmekten ses telleri kırılmış bir rüzgâr yanaşıyor
Sessizce gözün aydın ediyor
Gelmiş diyor imrenerek
Sağ ol diyorum darısı senin başına
Kahven soğudu
Neredeydin otuz yıldır diye soruyorum
Gözümün nuruna
Çaresizlik süzülürken ela gözlerinden
Anlaşılıyor bağlandı yollarım dediği
On yıl daha diyor on yıl daha
Gri düşlerde buluşalım diyor utanarak
Gökkuşağı fincandaki kahvenin hatırına
Tamam geç kalma diyecekken tam
Baba baba diye çağırıyor çocuklar
Yemek hazır…