Gözlerine düştüğümde
Derin uçurumlarda
Parçalanır kalbimin retinaları…
Bulamam diye korksamda
Gönüllü müdavimiyim bakışlarının
Orada bezmi elest var
Orada galu bela
Yusuf’un düştüğü kuyu
Karanlığın tam ortası
Bilirsin sonsuzluğu sende sever
Benim yüreğim…
Oysa sabahları gri tütsüler bakışların
Ufukta yalnızlığın turuncusu
Toprakta taze uyanış
Sevmekten geçiyor her şey
Sonra
Zifire simsiyah sarılmış
Geceyi aydınlatır tebessümün
İşte onlardır benim
Bir ömür saltanatım…
Umudum her zamanki gibi
Yüreğime takılan kelepçe
Ayaklarıma pranga
Varsay içim yara bere
Çare/siz
Ve sonsuzluk mahkûmuyum aşka…
Bileklerimde ağır sancı
Omuzlarımda ihtiyarlık
İçimde birikmiş gözyaşı yağmurları
Ve yaşam gözlerde
Hepsini topladığım
Derin ve sessiz ihtiras…
Geceyi soyunan gözlerin
olsun
Sus payı bırak çığlıklarıma
Selamını gönder rüzgârlarla
Kim bilir
Belki bir fırtına çıkar buralarda…
Adem Efiloğlu