Makale / Tarihsel Makaleler

Eklenme Tarihi : 23.12.2019
Okunma Sayısı : 1629
Yorum Sayısı : 0

Osmanlı tarihi anlaşılmadan Dünya tarihi yazılamaz!)

Yukarıdaki cümle ilk anda çok iddialı gelebilir.Osmanlı devletini tanıdıkça zannedildiği kadar iddialı bir cümle olmadığını kabul etmek herkes için kolay olacaktır.Bu iddialı cümle için tarihçilerin ellerinde yeterince belge ve bilgi vardır.Benim Osmanlı’nın büyüklüğü ve dünya tarihine bıraktığı silinemez iz için tek referansım Osmanlı’nın ilkleridir.İlk Profesyonel ordu,İlk komando veya Özel Kuvvet birlikleri(akıncılar)verginin özelleştirilmesi,devşirme sistemi,ücretsiz eğitim ve sağlık hizmetleri,adalete verdiği önem ve İslam’a dayalı hoş görü,hatta,vakıf imparatorluğu olması bile tek başına Osmanlı’nın büyüklüğünün göstergesidir.

İlk başta hem duygusal hem iddialı olduğu düşünülebilecek konu girişindeki cümle 2000 yılında Prof.Kemal KARPAT’ın düzenlediği Osmanlı Devleti ve Dünya Tarihindeki Yeri konulu sempozyum bildirilerini Türkçeleştirerek basan Ufuk Kitap’ın sunuş yazısının başlangıç cümlesi. İlk başta oldukça iddialı ve duygusal gözüken bu cümle aslında ben ve benim gibi düşünenler için iddialı sayılmaz.Gerek ben ve benim gibi Osmanlı’ya bakışı duygusal olanlar ve Osmanlı hakkında yeterince bilgi sahibi olanlar içinse iddiadan öte, tam da gerçeklik ifade eden bir cümle.Osmanlı’ya menfi manada taraf olanlar içinse bu cümlenin gerçeklikten uzak olduğunu söylememe gerek yok sanırım.Adı geçen kitabın Türkçe çeviri önsüzünü yazan Prof.Karpat’ın belirttiği bir husus var ki gerçekten dikkat çekici.

Karpat’ın yazdığına göre Wisconsin Üniversitesinde düzenlenen sempozyuma Washington Büyükelçisi Melih Esenbel ve Birleşmiş Milletler Türkiye Temsilcisi Haluk Bayülken bizzat katılım sağlarken,üniversite de çoğu doktora öğrencisi olan 100 civarında Türk öğrenci konferansı “Gerici ve Gelenekçi “diye boykot etmişler.Dünyanın öbür ucunda tarihimizle ilgili,alanlarında yetkin akademisyenlerin katıldığı bir konferansı Türk öğrenciler boykot ederlerse-ifade tarzından ideolojik olduğunu düşünüyorum-ülkemizdeki Osmanlı karşıtlarına söyleyecek sözümüzün olamayacağı aşikardır.

Tarihine bu kadar peşin hükümlü yaklaşan insanları suçlama gibi bir niyetim yok.İnsan bilmediğinin-benim iddiamsa tanımadığının-düşmanıdır.İnsan tanımadığının düşmanıdır derken peşin hükümlü değilim.Bilmenin ayrı tanımanın ayrı manaları olduğunu düşünüyorum.Her hangi bir konuda kitaplarda yazılanları okursanız bilgi sahibi olursunuz.Tanımak için biraz duygusal bağ gerekir.Çünkü insanlar bildikleri değil tanıdıkları insanlarla arkadaş,dost olurlar.İnsanlar bildikleri değil tanıdıkları Osmanlı’yı objektif değerlendirebilir.Elbette bazen tersi de olabilir.

Her halükarda 624 yıllık Uç Beyliği-Devlet-İmparatorluk olarak dünya tarihine silinmez imzasını atan Osmanlı aynı zamanda çarpıtılan, karartılan ve objektif değerlendirmeye tabi tutulmayan bir tarihin de sahibidir.Osmanlı tarihi, bu bakımdan en çok saptırılmış,tek yanlı yorumlanmış tarihtir.(Prof. Dr. Ahmet Şimşirgil)

Halil İnalcık’ın ifade ettiği gibi saptırılmış,tek yanlı yorumlanmış bir tarih okuyan birisinin Osmanlı karşıtı hatta düşman olmaması beklenemez. Bilmek bazen hatta çoğu zaman anlamayı/ tanımayı beraberinde getirmez diye düşünüyorum.Çünkü bildikleriniz bilgiyi size iletenle doğrudan ilişkilidir.(Sorunsal)Bunu şu şekilde açıklamaya çalışayım.1 Kasım 1922 de Saltanatın kaldırılması ve Mart 1924 yılında Osmanlı Hanedanının tüm üyelerinin,kadınlar için 28 erkekler için 50 yıl sürecek-sürgüne gönderilmeleri ve ardından saptırılmış ve tek yanlı yorumlanan tarihle yeni nesilleri yetiştirmek Osmanlı sorununu/sorunsalını tamamen ortadan kaldırmış mıdır?

Sorunsal kavramı farklı tarihçilerimizin kaleminde farklı isimlerle tanımlanır.İsimlerden biri de Cerbeze’dir.Günümüz Türkçe’sine beceriklilik olarak geçen Cerbeze,İslam alimleri tarafından farklı bir manada;Kusur aramak ve laf cambazlığı ile yanlışı gerçek gibi takdim etmek olarak ta kullanılıyor.

Bediüzzaman Said Nursi’nin tarifi konumuza ışık tutacak netliktedir.Müteferrik büyük işlerde yalnız kusurları görmek cerbezeliktir; aldanır ve aldatır. Cerbezenin şe’ni, bir seyyieyi sümbüllendirerek hasenata galip etmektir. https://www.risalehaber.com/bediuzzaman-cerbeze-nedir-cerbeze-neden-aldanir-ve-aldatir-285380h.htm

Cerbeze bir kesimin Osmanlı’ya bakışını tam olarak anlatan bir kavram.Osmanlı’ya müspet manada taraf olanların bir kısmı da muhabbetlerini ifrat’a götürmekte bir yanlışlık görmüyor.Bu durumda da Osmanlı’nın bu günkü ve gelecek nesillere örnek olacak şekilde araştırılması maalesef mümkün değildir.

( Büyük Osmanlı-osmanlı Anlaşılmadan Dünya Tarihi Yazılamaz. başlıklı yazı Mustafa ESER tarafından 23.12.2019 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.