Kafeste ne kadar kuş varsa gül yağı sürmek isterdim kilitlere

Kırılana, üzülene, üşümüş gözyaşlarına ve dahi ayrılanın

Acuna dökmek istedim gül kokusunu

 

Sonbahara, kışa, siyaha, ihanete, umutsuzluğa, çaresizliğe,

Sürmek isterdim zıt tına dönsünler diye

 

Ama

Sırtında sakladığı gül deposundan

Bir damla yağı esirgerdi uğur böceği

 

Gök gürlerdi paslanmış göz kapaklarımın gıcırtısından

 

Gül yağından utandığı için

Nemli bulutların koynunda saklanırdı

Rutubet kokan ayrılık acısı

 

Her mevsim düşerdi yerlere boynu bükük yetim duygular

El ele tutuşup denize dökülünceye kadar yürürlerdi

Bütün balıkların içleri sızlardı acıdan

Ölecekler inin farkına varmadan

Gülü koklamak için karaya koşarlardı oynaşarak aniden

 

Arada bir yıldız savaşlarında kılıç sallamaya giden uğur böceği

Döndüğünde ruhlarını ecelin öptüğü, balıkların kokusu sinmiş

Güllerden yağ depolamaya devam ederdi

 

İnsanlık yok olurdu

Gül yağlarını depolayan uğur böceklerinin gururları arasında

Balık kokardı sevdalar karada can çekişirken

Gelecek hıçkırıkla ağlardı

İnim inim inlerken geçmiş

Gül yağı pervasızca kokmaya devam ederdi…

Uğur böceğinden habersiz.

( Gül Yağı başlıklı yazı Kazım Gök tarafından 13.12.2019 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.