Sen Olmayan Zamanın Son Anlarını Yazıyorum

/ Zamanın sonsuzluğunda yankılanıp duran fısıltıların eşliğinde
Yok olmuşluğun son anlarını yazıyorum /

Zaman karanlık,
Mekân karanlık,
Gecenin zifiri ortasında her yer karanlık

Ben zamanın geçmiş bir anında yaşanmış
Geçen onca yıllar içinde izleri yok olmaya yüz tutmuş
Belki de masallar diyarından hissesine düşenden bir parça almış
Hangi mevsim de olduğu bilinmeyen
İşte öylesine küllenmiş,
Közü yüreklerinde için için harlanmış
Hangi kentin hangi izbe sokaklarında tüm anılarını bırakarak terk etmiş
Sevdası yüreklerinde,
Hasreti sinelerinde günbegün büyüyen
Senli yaşanamayan sevdanın son anlarını yazıyorum

Kelimeler anlamsız uğultuların eşliğinde anlamını bulmaya çalışırken
Zamanın sonsuzluğunda fısıltılar yankılanıp duruyor kulaklarımda
Yüreğime olanca ağırlığıyla hasretliğinin hüznü çökerken
Maziden aklımda kalan sevda türküsünün nağmelerinde kayboluyorum

Aranır durur gözlerim mavilerin sonsuzluğunda
Yitip giden duyguların efkârında yokluğunla bir kez daha ölürüm
Ey sevgili nerdesin diye
Düşünürüm tekrar dönebilir miyiz?
Hatıralarda saklı kalan o şehrin sevda kokulu sokaklarına
Ama sende bilirsin geçmişe dönmenin imkânsızlığını

Hani deseler ki sevdan uğruna aşılmaz dağları aş,
Geçilmez deryaları geç,
Bitmez yolları yürü,
Aşarım da,
Geçerim de,
Yürürüm de,
Ama biliyorsun ki
Hatıralarda saklı o şehrin sevda kokulu sokaklarına dönmemiz imkânsız sevgili

Geçen zamanın derinliğine gömmüşüm senli hatıralardan kalan her şeyi
Öyle ki anlat desen yaşadıklarımızdan bir anı
Bir sis çöker gözlerimin önüne
Gözlerim buğulanır
Hüzünlenirim
Hatırlamamak için geçmişten tek anı
Savaşırım kendimle

Sessizlik düşer içinde olduğum an’a
Anmamak için silerim hafızamda ki tüm senli anları
Tüm gücümle savaşırım ya
Ama hep kaybeden olurum

Unutursun demiştin
Aslında yokluğunda varlığın gibi acıtıyor yüreğimi
Derin mavilerin girdabında hasretinin vurgun yemişliğini yaşıyorum
Nefessiz kalıyorum,
Boğuluyorum yokluğunun içerisinde
Yeter diyorum
Yeter
Artık son bulsun bu hasretlik diyorum ya
Son gücümle zorluyorum duygularımı
Miş’li zamana dönülemeyeceğinin imkânsızlığı kaplıyor düşüncelerimi
Bir kez daha kabulleniyorum kaybetmişliği
Hasretin ağır yükünü yüklüyorum yüreğime
Çaresizce boyun eğiyorum kaybetmişliğin acısına katlanarak

Aslında sonu olmayan bekleyişin içinde puslanmış hayallerimiz
Belki bir an mesafesi uzaklıktadır umutlar
Belki de mesafesiz uzaklıklarda
Demlenmiş çay misali yüreğime oturmuş hasretliğinin buruk tadı
Gel tutunalım desem zamanın herhangi bir anına
İnan tutunduğu dallardan dökülür köhnemiş duygularımız

Yüreğimin derinliğinde yaşarken hatıralar
Yokluğunun enkazı altında harabeye dönmüş geçmişten yana tüm kalanlar
Yaşamak denirse adına
Say ki öylesine yaşıyorum
Bir nefeslik yaşam kalmış tükenmiş şu bedende
Hep o anı bekliyorum

Ey hayat sitemden sayma yazdıklarımı
Yaşarken bir gerçek gördüm binlerce yıkıntısını yaşadım senden yana
Zaferin mağrurluğunun sarhoşluğunu bilemem ama
Yenilginin hazzını çok iyi bilirim
İstersen defalarca yerden yere vur,
Acımaz bedenim
Ama şu hasretlik var ya
Tarifi imkânsız, kelimelerle anlatılamaz
Hasretin mahkûmiyetinde yaşıyorum

/ işte yine bir gecenin zifiri ortası
Sen olmayan zamanın son anlarını yazıyorum /

Dinçer Demirel
( Sen Olmayan Zamanın Son Anlarını Yazıyorum başlıklı yazı kafkaslar tarafından 3.12.2019 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.