Nihayet, F. Selçuk Soylu
Mayıs 2019
يَوْمَ لَا يَنْفَعُ مَالٌ وَلَا بَنُونَ إِلَّا مَنْ أَتَى ٱللَّهَ بِقَلْبٍ سَلِيمٍ
Ne dün ne yarın da, dem bu demde, dem
Namazda hürriyet, secde de merhem
Muğlaklık ne mümkün, ölmek var mâdem
Bakma yaşın; yirmi, otuz, ellidir
Allah'ı bulmanın, yolu bellidir
Durulur durulmaz olan ne varsa
Geride kalır mal-mülk ne kadarsa
''Kalbi selim olmak var Allah yârsa''
Kaçılmaz nihayet, belirir an an
Pespaye yaşamak, neyine insan
Akreple yelkovan, belli atışır
Mevsimler geçer hep, yıllar yarışır
Bir ''sûr'' sesi kalır, sesler barışır
Habire yaklaşır, nihayet bir son
Der ki bir haberci: “Ölüm istasyon!''
Onur, izzet varken, sefalet niçin
İyiye, güzele, ihanet niçin
Doğduk yaşıyoruz, ahiret niçin
O terazi kurulur, kötü yerilir
Günahlar serilir, hüküm verilir
Hakta muhteşemlik, bâtılda pürüz
Zahirde belirir, nasılsa içyüz
Vaktidir düşmeden, kuyuya henüz
Kurtuluş ne sağ da hem ne de sol da
Peygamber rüyası, bir mümtâz yol da