Online Üye
Online Ziyaretçi
Ümitleri ve umutları ne kendine ne de insanlığa hayırla dolu yol olmayan bir yaşam biçimi koca bir hiçtir… Her eline kibriti alan meşaleyi yakar, mesele o meşalenin etrafını ve insanlığın kalbini aydınlatabilmesidir. Üstelik bu yanışın, yaktıkça parlaması ve huzura götürmesidir. İnsanlar ölür ama o meşale yanmaya devam edecektir. O meşalenin Kur’an sözlerinden faydalanmayan çıkar ve yanlış hesaplara ışık tutması, o meşalenin yandığı köyde, şehirde, devlette ve dünyada huzurun hakim kaldığı düzenlerin olmamasını sağlar. Hiç kimse Kur’ana isyan bayrağı kaldırarak huzuru sağlayamaz. Sırf kendini lider ve çıkarları uğruna, adeta tanrılaştırarak bunu sağlıyorsa tuttuğu yol yanlıştır, rezilliktir, sefilliktir... Hem kendisini hem de onun takip edenlerini o meşale aydınlatmaz, yakar, kül eder...
Geçmişte, İran şahı Rıza Pehlevi'nin, Cemal Abdünnâsır’ın, Enver Sedat’ın, Saddam Hüseyin’in … Nicelerinin yaktığı Kur’ansız meşalelerin yanmaya devam ettiği ülkelerde, terör, ölüm, adaletsizlik ve zülüm devam etmektedir. Bu ülkelerin insanları inançlarına cahil, kimliklerini yitirmiş, misyonları olmayan halklar haline gelmişlerdir. Adeta bir kurtarıcı lider arayıp, huzuru aramaktadırlar. Bu beklenti koca bir hiçtir… Kur’an öğütlerine yani Allah’ın ipini sıkı sıkıya sarılmamış, tek emeli şöhret olan ve safahat üzerine liderliğe soyunmuş başka bir zalim lideri beklemekteler, ne yazık ki… Peygamber efendimizin bir hadisinde dediği gibi, “Siz nasıl iseniz, öyle yönetilirsiniz!” biz bu koca bir hiçten uzaklaşmadıkça, bize benzeyen başka liderin peşine kurtarıcı diye düşeriz. Bizi ancak bizim icra ettiğimiz Kur’an meşalesinden ayrılmayan salih amellerimiz kurtaracaktır, zalimlik ya da zalim liderler de değil...
Peki bunca zalimler hakkında ki, yaktığı meşalenin yanlış olduğunu ve hikayelerini şiir ve romanlara yansıttığı edebi eserlerde dinlememize rağmen neden hala yanlışta ısrar ediyoruz ki… Kimse Kur’anı kötüleyemez ve yanlış da diyemezken! Neden bir sorunla karşılaştığında çözümünü Kur’anda aramaz, ona muhalefet eder gibi cahilane zalimin yaktığı meşaleyi harlar ki… O liderin çizdiği Kur'an dışı yolda DAEŞ veya tarih tünelinde Haşhaşiler gibi, ölürseniz şehitsiniz yahut zorbalıkla bir ülkenin kadınlarını köle yaparak işte sizin hurileriniz cenneti yaşayın gibi söylemlere inanılır ki… Geleneksel olarak öğrenilmiş ve gerçek anlamı nurani bir ışık saçan bu kavramların, tıpkı temiz akan ırmağın altında yatan balçığı görmemek gibi, üstü dupduru ama altında balçık gibi günahtan, rezillikten başka bir şeyim olmadığını bilmezler ki… Kur’anda şehitlik yüceltilmiştir, cennette huriler de vardır… Bu doğrudur ama şehitlik zalimin yanında savaşmakla olmaz, zalime karşı dik durmakla olur. Cennet ahlakına sahip kişi ancak huriyi anlar ve kabul eder. Bu dünyada huriye inanıp da, birden fazla kadınla yaşamak isteyen erkeğin isteğine hangi kadın razı olur ki, bu dünyada yaşanması zor bir durumdur. Kadın bunu istemiyorsa, erkek zalimdir, zulmeder kadına, Kur'anda böyle söyler…
Kur’anı öğrenip, Allah’ın önünde eğilip, lider olacak insan ancak benim liderimdir. Kur’ana ters düşen ideolojik lafları ve kendini adeta tanrı gibi görerek yaktığı meşale ile bunları yaşatmaya zorlayan nice ülkelerin liderleri artık yaşamıyor. Dünya sefahati ile döşedikleri eserleri yıkılmış ve yok olmuştur. Geriye sadece koca bir hiç kalmıştır. Ey insanlar “Rabbinin adıyla oku” Alak-1 ayetine binaen lütfen okuyun, okuyun… Yaşayın, yaşatın… Algılara kanmayın, her gördüğünüz meşaleye nur demeyin, araştırın. İnandığınız gibi öldükten sonra Allah’a varacak ve sorgulancaksınız. O sorguya koca bir hiçle dolu kitapla ve sizi kandıran liderle gitmeyin olur mu? Dünya sınavını amelinizin zenginliği ile doldurun ve sonsuz hayatı özleyin, ilahi aşkınıza kavuşarak… İnşallah!
Saffet Kuramaz