Gel sana göstereyim ömrümün mihenk taşını
Ezilmiş ruhum kaldıramamışım başımı
Yüzümde yüz bin katlı bir bina
İçimde sarhoş zerdüştler ve âmâ
Ağzımda kaç düğümlü küfür, boğazımda kaç el
Tanımadığım bir sürü insan eli var midemde
Sırtımda Güneş'i taşımışım gibi yorgunluk
Göğsümde taşıdığım Ay'ın yarılmaması belki de
Onlar anlamazlar bizim sırdan konuşmamızı
Anlamazlar sırdan sır olup sıradanlaştığımızı
Onlara anlatsam da anlamazlar Cuma'yı
Oralarda Hürriyet hiç kutsal olmadı
Hiç bilmezler Onlar Kadr'in kadrini
Onlar sözde olanlardandır; müslüman yani
Kapalı çarşıda kapalı telefonlar kapalı suçlar
Resimlerini cebinde taşımaz onlar
Camdan yapılmış her aynadan kaçarlar
Yağmura ayakları değmez gövdeleri yetişmez
Gözleri aşkın tadından hiç tatmamış
Onlar kendilerini hiç bilmezler
Ne mü'min, ne kafir ama sözde Müslüman kimseler
Müzik çalınca susan, ezan okununca ayakta duran
Dinlemezler dert dinlemezler varsa bile bir duan
Kapalı kapılar ardına koşan ve hiç yorulmayan
Parmaklarımı söküp sütunlar yıkan
Onlar yerli benim yabancı olan
Onlar padişah benim parya gibi susan
Gözlerimde kırmızı gözyaşları kulağımda afyon
Onlardan kaçıyorum başımda şapka ve bir eldiven
Gidiyorum bu şehirden onlara aldırış etmeden
( Onlar-mihenk Taşı başlıklı yazı Efrahim tarafından 4.11.2019 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.