Makale / Tarihsel Makaleler

Eklenme Tarihi : 2.11.2019
Okunma Sayısı : 1525
Yorum Sayısı : 6



1962- 1963 Öğretim yılıydı. O sene Erzincan ilimizde 27 Mayıs Devrim İlkokulunda 3. Sınıf öğrencisiydim. Sınıf öğretmenimizin valinin hanımı olduğunu hatırlıyorum ama valinin adı nedir hatırlamıyorum. Hatta sınıf öğretmenimin adını da hatırlamıyorum. Çok sonraları yaptığım araştırmalara göre o yıllarda Erzincan Valisi Kemal Gazezoğlu imiş. Herhalde Onun hanımıydı.

Her neyse, işte o okulda, vali eşi öğretmenimizin bizlere bir şeyler öğretmek için çaba sarfettiği günlerden birinde ders esnasında sınıfın kapısı çalındı. Öğretmenimizin ‘’Giiiir’’  Demesi üzerine 20- 25 yaşlarında, ayağı şalvarlı, başında ehram denen örtüsüyle bir kız, elindeki bohçayla içeri girdi ve öğretmenimize ‘’ Elbiseniz hazır hocam ‘’ Dedi.

Öğretmenimiz öncelikle ‘’ Hocam’’ ı  ‘’ Öğretmenim’’ olarak düzeltti. ‘’ Ben hoca değil, öğretmenim’’ Diyerek. Daha sonra kızı tatlı-sert bir şekilde uyardı: ‘’ Bir Cumhuriyet kadınına şu üstündeki kıyafet hiç yakışıyor mu? Bir daha benim yanıma gelirken en azından şu başındaki örtüyü mutlaka çıkar. ‘’

Tabii ki o zamanlar çok çok çocuğuz ve dahi ülkemizde ‘’ Biz baş örtüsüne değil, siyasi simge olan türbana karşıyız’’ Şeklinde bir sözde uyanıklığa ihtiyaç duyulmuyor.  Hele hele de 1960 ihtilali daha yeni yapılmış, yani değil valinin eşi, valinin köpeği bile dile gelip ‘’ Çıkar o başındaki örtüyü’’ dese ‘’Emriniz baş üstüne ‘’ Denilen yıllar. Nitekim o terzi kız bir iki kez daha geldi okula. Tabii ki başındaki örtüyü atmış ve şalvar yerine etek giymiş olarak. Yani bir Cumhuriyet Kadını(!) olarak.

Yıllar sonra işte bu olayı değerlendirdiğimde hep aklıma Nene Hatun gelir. Çünkü Erzincanlı o terzi kızın kıyafeti aynen Nene Hatunun kıyafeti gibiydi.

Sene 1962- 1963  değil de 1940-1950 li yıllar olsaydı. Nene Hatun da Erzurum’da değil Erzincan’da yaşıyor ve terzilik yapıyor olsaydı. Mesela vali eşinin terzisi Nene Hatun olsaydı. Valimizin eşi Nene Hatun’a ‘’ O üzerindeki kıyafet bir Cumhuriyet kadınına yakışıyor mu? ‘’ Deseydi Nene Hatun ne cevap verirdi? Bunu ciddi ciddi düşünüyorum şimdi.

Mesela valinin eşine ‘’ Hanımefendi ! Ben 93 Harbinde ( 1877-1878 Osmanlı Rus Savaşı ) kundaktaki bebesini Allah’a emanet edip elinde satırla Aziziye Tabyalarına koşan, Rus ve Ermeni gavurunu Erzurum’a sokmayan Nene Hatunum. Ben kocası Mehmet’i 93 Harbinde, evladı Yusuf’u Çanakkale Savaşında şehit vermiş Nene Hatunum. Ben Amerikalı general Ridgway’e kahramanlığımdan dolayı elimi öptüren Nene Hatunum. Ben 1955 yılında yılın annesi seçilmiş Nene Hatunum. Cumhuriyetin temellerinde benim tuğlam, benim harcım varken, tüm bu şeref madalyalarına üzerimdeki bu kıyafetle sahip olmuş iken, ben Cumhuriyet Kadını değilim he mi?’’ Der miydi?

Muhtemelen derdi ama öğretmenim anlar mıydı işte orasını bilemiyorum. Çünkü  günümüzde de hâla ‘’ Cumhuriyet Kadını ‘’ Dediğimiz zaman neredeyse hiç kimsenin gözünün önünde beliren tip Nene Hatun olmamıştır. O kadar ki o meşhur Sultanahmet Mitinginde bir taraftan İzmir’in Yunanlılar tarafından işgalini lanetlerken diğer taraftan kürsüye astığı ‘’ Wilson Prensipleri ‘’ Yazısı ile Amerikan mandasının savunuculuğunu yapmış olan Halide Edip Adıvar bile ‘’ Cumhuriyet Kadını’’ olabilmiş ama Nene Hatun ve daha nice onun gibi kahramanlar Cumhuriyet Kadını olamamışlardır.

Şimdi yukarıdaki fotoğrafları tanıtayım sizlere.( 2 No lu Resim )

2 No lu resimdeki fotoğraflar ‘’ Tarihe Not Düşen Cumhuriyet Kadınları ‘’ Başlığı altında bizlere tanıtılmış.

Kim bunlar?

Üst sıradakiler Soldan sağa:

Afet İnan: Mustafa Kemal Atatürk’ün manevi kızı, Cumhuriyet dönemimizin ilk kadın profesörlerinden.

Afife Jale: Müslüman bir Türk kızı olarak sahneye çıkan ilk sanatçı. Uyuşturucu ve alkol müptelalığı yüzünden sanat yaşamı uzun sürmedi. 1941 de Bakırköy Ruh ve Sinir Hastalıkları hastanesinde yalnız bir şekilde 39 Yaşında hayata veda etti.

Bedia Muvahhit: O da Türkiye’nin ilk kadın tiyatro sanatçısılarındandı. Son zamanlarına yetiştim. Müthiş bir sanatçıydı.

Cahide Sonku: Cumhuriyet dönemimizin ilk kadın yönetmeni ve sinema sanatçısı. O kadar ünlüydü ve seviliyordu ki ensesi kalın kodamanlar onun ayakkabısına şampanya doldurup içiyorlar, ona tapıyorlardı adeta.’’ Aysel Bataklı Damın Kızı’’ Filmi hâla dillerdedir. 1981 yılında Darülacezede hayata veda etti.

Halide Edip Adıvar: Onu tanıtanlar ilginçtir ki hem ‘’Türk kadınının bağımsızlık sembolü’’ hem de ‘’Batı yalakası, doğu- batı sentezinde tatlı su devrimcisi’’ demişler onun için.Ama ‘’ Tarihe not düşen Cumhuriyet kadınları’’ Listesine almakta bir sakınca görmemişler.

Keriman Halis Ece: 1932 yılında ilk kez Dünya güzeli seçilen Türk kadını.

İKİNCİ SIRADAKİLER: SOLDAN SAĞA

Leman Cevat Tomsu: İlk Kadın mimarımız

Fatma Refet Angın: Türkiye’nin ilk kadın Tarih öğretmenlerindendir. Öğretmen okulunda okurken Mustafa Kemal ‘’ Ne öğretmeni olacaksın?’’ Diye sormuş, o da ‘’ Matematik ‘’ Diye cevap verince Atatürk ‘’ Hayır Tarih öğretmeni olacaksın demiş, Fatma Refet Hanım da Tarih öğretmeni olmuştur.

Remziye Hisar: Türkiye’nin ilk kadın kimyageri. Meşhur bilim kadını Madam Curie’nin öğrencisi.

Sabiha Gökçen: Atatürk’ün manevi kızı. İlk kadın pilotlarımızdan. Dersim İsyanında isyancılara göz açtırmadı attığı bombalarla. Bu sebeple de adı bir hava limanımıza verildiğinde ülkemizde bayağı bir itiraz ve patırtı yapıldı bazı kesimlerce...Ermeni gazetesi Agos’a göre asıl adı Hatun Sebilciyan olan bir Ermeni yetimiydi.

Safiye Ali: İlk kadın doktorumuz.

Semiha Berksoy : İlk kadın opera sanatçımız.

Evet, bunların her biri de elbette ki başlıkta da belirtildiği gibi tarihe not düşen Türk kadınlarıdır kendi dallarında. Bunu inkar etmiyoruz. Ama bu listede niçin Nene Hatun yoktur?

Neden 1932 yılı itibariyle dünyanın en güzel kadını olmak dışında herhangi bir özelliği olmayan Keriman Halis Ece ‘’Cumhuriyet Kadını’’ olur da bu ülkeye bir koca, bir evlat ( bazı kaynaklara göre üç evlat ) feda etmiş, gerek Ermeni, gerek Rus zulmüne karşı 1878 ve 1916 yıllarında kahramanca mücadele etmiş olan Nene Hatun Cumhuriyet Kadını olamaz? ‘’ Cumhuriyet Kadını’’ Dendiği zaman onun adı zikredilmez?

Neden rakı bardaklarının içine Türk bayrağı yerleştirmek Cumhuriyeti sevmek, onu sonsuza kadar yaşatmak azim ve iradesinin bir ifadesi olur da Cumhuriyeti bir darbeden korumak için eline Türk bayrağı alıp darbecilerin üstüne yürüyen sarıklı-cübbeli, sakallı bir insan çok daha sonraları sözde Cumhuriyet Bayramını kutlayanlar tarafından ‘’Cumhuriyet Düşmanı’’ olduğu gerekçesiyle taciz edilir, görüntüsü vatandaşın izni olmadan kaydedilir?

Neden kotu yırtık kızlarımız Cumhuriyetçidir de başı örtük kızlarımız Cumhuriyet düşmanıdır?

Mesela çok merak ederim: Neden ‘’ Muhteşem zerafetiyle Cumhuriyet kadınları’’ nın fotoğrafları vardır da herhangi bir zarafeti olmayan, mesela tandırda ekmek pişiren nasırlı elli, hiç bir makyajı olmayan, başı yazmalı,eli kınalı bir Anadolu kadınının resmi resmi yoktur ‘’Cumhuriyet Kadınımız’’  Diye.

Velhasılıkelam Cumhuriyet, göstergesi sadece kılık kıyafet olan bu kadar ucuz bir nesne midir  hep merak ederim.  
( Efsane Oldu Ama Bir Türlü Cumhuriyet Kadını Olamadı. başlıklı yazı Sami Biber tarafından 2.11.2019 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.