Şule Sümeyye’den duyduklarıyla gerçekten şaşkınlığa düşmüştü.Sümeyye gülümsemesini hiç bozmadan devam etti konuşmasına:
-Biraz önceki şaşkınlığının sebebi büyük ihtimalle toplumun şuur altındaki Konya imajı. Türkiye’de araştırmadım ama belki dünyadaki tüm İslami guruplar,tarikatlar ve cemaatler, Konya’da faaliyet göstermektedir gerçekten. Bu gurupların ve savundukları fikirlerin Ehli Sünnet inancına uygunluğunu belirlemek oldukça zor. Büyük ihtimalle de imkansız. İbadet yapmadığı veya kendisini küfre sokan sözü söyleyerek bu sözünde ısrar etmediği sürece o kişinin imanı hakkında yorumda bulunulamaz.Çünkü dinimizde İman ve ibadet birbirinden ayrı değerlendirilir.İman etmeyen kafirdir ama ibadet yapmayan günahkardır. Haşir gününde kafirler cehenneme gidecekler günahkar Müslümanlar ise günahlarının cezasını çektikten sonra affedilerek cennete gireceklerdir. Konya merkezinde 1 milyon kişinin yaşadığı bir Büyük Şehir. Askeriyenin,pek çok üniversitenin,sayısız sivil toplum kuruluşunun, tarikatların, cemaatlerin faal olduğu karma bir şehir.İlahiyat fakültesi bulunan her şehirde bu ve bun benzer tartışmalar ve guruplar her zaman olmuştur. Dini tartışmaları körükleyen temel etken bana göre İlahiyat Fakülteleridir.
-İmam Hatip mezunu olarak bunu söylemen bana oldukça ilginç geldi Sümeyye.
-İlginç değil Şule. Peygamberimizin vefatından sonra pek çok farklı yorum gelişti.Dinimiz ortalama insana göre bir dindir.1400 küsur sene ve değişik kültürlere sahip milyonlarca hatta milyarlarca Müslümanı düşünürsek…Peygamberimiz kendisinden sonraki ümmeti için İslam dinini en kolay ve yaşanabilir şekilde yaşadı ve tebliğ etti. “Kolaylaştırınız, zorlaştırmayınız hadisi şerifi bu yaklaşıma en güzel örnektir. Veda haccında peygamberimizin yanında 100 000 sahabe bulunuyordu. Her sahabe peygamberimizden gördüğü şekilde yaşamış duyduklarını gelecek nesillere aktarmıştır. İslam Alimleri’nin ictihatları sonucunda inanç farklılığı olmayan yalnızca uygulamada farklılık olan pek çok yorum ortaya çıkmıştır. Yaşadığımız iletişim çağındaysa bilgiye ulaşmak çok kolay. Bilgiye ulaşan herkes İslamı gerektiği gibi yaşamak yerine etrafına fetva dağıtmakla meşgul. İlahiyat fakültelerinde ve İmam Hatip Liselerinde bu farklı yorumları savunan öğretim görevlileri ve hocalar olduğununa göre din hakkında detaylı bilgi sahibi olmayan insanları şaşkınlığa sürükleyen tartışmaların son derece doğal olduğunu düşünüyorum. Tartışmalar doğal ama bazen hatta çoğunlukla maksadı aşan tartışmalar medyanın katkılarıyla artıyor ve dinini samimiyetle yaşamak isteyen insanların kafasını karıştırarak inançlarını zaafa
uğratıyor.
   Şule arkadaşının samimiyetini hissetti. Karşılaştığı olaylar karşısında dini hassasiyetlerinden dolayı üzgündü. Hayatı kozmopolit bir ortamda geçen Şule için bu tür üzüntülerin pek bir anlamı yoktu. Arkadaşını teskin etmek istiyordu ama ne söylemesi gerektiğini bile bilmiyordu. Suskun kalmayı tercih etti.
-İslami gurupların en büyük açmazı bu belki de Şule. İnsanlar dini hassasiyetleri sebebiyle bu guruplara katılıyorlar. Bir süre sonra birileri sanki dinin sahibiymiş gibi haşa Allah adına otorite kullanmaya başlıyorlar. Gurup üyelerini İslam adına ama çoğunlukla kendi fikirlerine göre yönetmeye yönlendirmeye çalışıyorlar.
   Şule tüm dikkatiyle Sümeyye’yi dinlemeye başlamıştı.
-Dinin sahibi de Kur’anın koruyucusu da Allah’tır.Beni sinirlendiren İslam dininin ticari bir araca dönüştürülmeye çalışılması.
-Profesör ve İkrimenin böyle davrandıklarını mı düşünüyorsun Sümeyye?
-Hayır,hayır Şule anladığın gibi değil. Ne profesör,ne İkrime ne de Birlik vakfıyla hiçbir ilgim yok. Profesör veya İkrime’yle tanışmışlığım veya konuşmuşluğum yok. Bildiğim her şey Tahire’den duyduklarım. Birinci ağızdan duymadığım konularda doğrudan yorum yapmam hem şık olmaz hem de inançlarıma aykırı olur.Anlattıklarım değişik zamanlarda farklı cemaatlerde karşılaştığım olaylar. Yalnız bir kere vakıf kafeteryasında bir tartışmaya katılmak zorunda kaldım. Müslümanların zengin olması konusundaki konuşmalar beni rahatsız etti. Konuşmacının devamlı olarak Müslüman zengin olmalı, siyasi güç sahibi olmalı eksenindeki söylemine itiraz ettim. Etmez olaydım. Beni neredeyse kafirlikle suçlayacaklardı. İslami hizmet açısından düşünürsek gurupların ciddi bir açmazı var. Herkes-hepimiz hizmetimizin geniş çaplı olmasını arzu ediyoruz. Hizmetin büyüklüğü oranında ekonomik güç bir gereklilik haline geliyor. İster istemez guruplar ekonomik güç için ticaret yapmaya başlıyorlar. İp burada kopuyor. İslami gruplardaki insanların kişilik eğitimleri yetersiz olunca istenmeyen olumsuzluklar ard arda geliyor.Yolsuzluk,zimmet gurubun ekonomik gücünün çarçur edilerek samimi dindarların suistimal edilmesi ve en önemlisi kul hakkı. Türkiye'deki İslami hareketin tarihinde bu tür sayısız örnek var. Peygamberimiz pek çok hadisi serif’te fakirliği övmüştür.Hadis-i şeriflerde cehennemlikleri anlatırken böbürlenen fakirleri ve Allah’ın hakkını-malının zekatını vermeyen zenginleri cehennemliklerden saymıştır.Sahih-i Müslim’de İyaz b. Muhammed el-Mücaşiî’den rivayet olundu­ğuna göre Rasûlullah (s.a.v.) şöyle buyurmuştur:“Cennet ehli şu üç kişidir: Sadaka veren, adaletli, başarılı sultan. Tüm yakınlarına karşı kalbi merhametli olan adam. Çoluk çocuk sahibi, dilenme­yen, iffetli Müslüman. Cehennem ehli de şu beş kişidir: Her hususta size uyan, mal ve aile talebinde bulunmayan,yakışıksız işlerde bulunmasını en­gel olucu aklı olmayan zayıf (iradeli) kimse. Tamahkârlığı gizli olmayan, az bir şey için dahi hıyanette bulunan hâin kimse. (Geceleyin) sabaha varma­dan, (gündüzleyin de) akşama ermeden ailende veya malında sana mutlaka tuzak kuran adam. Cimri (ya da yalancı) adam.Hayadan uzak olan çok utan­maz adam.” Tam olarak kaynağını şu anda hatırlamıyorum ama sahih bir hadis-i şerifte Rasullullah Cehennemlikleri kaba tabiatlı, büyüklük taslayan,mal toplayan, iyiliği meneden kimseler olarak anlatırken cennetlikleri de zayıf,horlanan ve mağlup kimseler olarak anlatmaktadır.

( Yarım Kalmış Romanlar Fedai 6 başlıklı yazı Mustafa ESER tarafından 18.10.2019 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.