BİR HİLAL DEĞİL, NATO UĞRUNA BATAN GÜNEŞLER--KORE SAVAŞI-- 3. BÖLÜM

Maalesef Tarih özürlü bir millet olduğumuz için Kore Savaşı hakkında da hiç kimsenin bir bilgisi yoktu. Öyle ki ben bile ne orta okul ve lise yıllarımda  ne de dört sene fakültede Tarih eğitimi aldığım halde Kore Savaşı diye bir konu görmüştüm. Hiç kimse bize anlatmamıştı bu savaşı. Ders kitaplarımızda da yoktu o dönemler.

Evet Türk ordusunun Kore'de savaştığını biliyorduk ama ne zaman, kime karşı savaşmış, niçin savaşmış, bu savaşın sonucu ne olmuş, hiç bir bilgimiz yoktu. Öğretmen olduktan çok sonraki yıllarda özel olarak ilgilendiğim için bir şeyler biliyordum o kadar.

Boğacı Hüseyin tekrarladı.

-Evet ya  Çinlilerle savaştık. Gerçe Korelilerle de savaştık ama asıl düşmanımız Çinlilerdi.

Merak daha da artmıştı.  Hüseyin Mert devam etti.

-Kore, ikiye ayrıldıktan sonra Kuzey Kore, Rusların da kışkırtmaları ile Güney Kore'ye savaş açmış. Kuzey Kore, Güney Kore'ye Savaş açınca Amerika, Birleşmiş Milletlere demiş ki '' Görüyonuz işte. Bu Moskoflar yine insan haklarını ihlal ediyorlar. Buna karşı bir şeyler yapalım.''  Birleşmiş Milletler de '' Haklı Dersin Amerika. Bu dinsiz imansız gavurları durdurmak lazım. Saldırmak serbest'' Dediği gibi bir sürü devleti de  seferber etmişti.

Gayrıihtiyari ben de devreye girdim.

-Yani haçı  dahi atıp dinsizliği tercih eden Rus yönetimine karşı bir haçlı seferi düzenlenmişti değil mi?

Boğacı Hüseyin cevap verdi.

-Orasını bilmem oca...Benim bildiğim ve gördüğüm bir sürü devletin askeri ve bayrağı vardı Amerika'nın yanında.

Haklıydı. Birleşmiş Milletlerin çağrısıyla on beş devlet Kuzey Kore'ye, dolayısıyla da Ruslara karşı savaşmak için asker göndermişti Güney Kore'ye. Bu devletler şunlardı: İngitere ( Savaş sonuna kadar 56.000 Asker gönderdi.) Kanada 25.687, Avustralya 8.407, Yenizelanda 3. 794, Filipinler 7.420, Fransa 3.421, Tayland 6.326, Yunanistan 4.099, Etiyopya 3.518, Kolombiya 5.100, Belçika 3.498, Hollanda 5.322, Lüksemburg 3.794 ve Güney Afrika 826 asker göndermişti. Türkiye ise savaşa dahil olduğu andan savaşın bitimine kadar olan sürede 56.536 asker gödererek bu savaşa en fazla asker gönderen ama Haçlı olmayan tek devletti. 

-Yani pek çoğumuzun zannettiği gibi Kore'de Amerika'nın yanında savaşa katılan tek devlet Türkiye değildi öyle mi?

-Evet, pek çok devlet var idi ama Amerika'dan sonra en fazla askeri olan Türkiye idi.

Bu sefer Fatih sordu:

-Hüseyin Amca !  Siz Kuzey Kore ile Güney Kore savaşa başlayınca mı  Kore'ye gittiniz?

-Aaayır beaa. Savaş başladıktan sonra... Çin de işin içine karıştıktan sonra biz savaşa dail olduk. 

-Döndük dolaştık yine Çin'e geldik.

-A be kızanım ! Ananızın karnında nasıl durdunuz bilmem. Lafımı kesmeyin ki anlatayım.

-Tamam Hüseyin Amca sen anlat.

Boğacı Hüseyin anlatmaya devam etti.

-1950 senesinin aziran ayı sonlarına doğru ( Tam olarak 25 Haziran 1950 ) Kuzey Kore, Güney Koreye savaş ilan etmiş. Etmesine etmiş ama erkes de biliyor ki bu işin arkasında Rusya var. Neyse efendım, Kuzey Kore'nin askeri gücü çok, buna mukabil Güney Kore oldukça zayıf. 

[ Askeri güçler tam olarak şöyleydi: Kuzey Kore'nin  on üç piyade birliği, 1 zırhlı tümeni, bir tank alayı, 150 savaş uçağı varken Güney Kore'de sadece üç piyade alayı ve üç piyade tümeni vardı. Kuzey Korenin asker sayısı 180.000 iken Güney Koreninki 30-35 Bin civarındaydı.]

-Savaş başlar başlamaz Kuzey Kore, Güney Kore kuvvetlerini darmadağın edince Amerika  emen kendi askerlerini salmış Güney Kore'ye yardım için. Sanırım yanında ilk anda İngiltere de var imiş. 

Bu arada camiden çıkan köylüler de Arap Enver'in kahvesine doluşmaya başladı. Ayrıca kahvenin önünde biriken kalabalığı gören diğer köylüler de altlarına bir sandalye çekerek bu iki yabancı ile Boğacı Hüseyin'in konuşmalarını dinlemeye başladılar. Çayın biri gidiyor biri geliyordu, dolayısıyla da Arap Enver durumdan oldukça hoşnuttu.

Boğacı Hüseyin devam etti:

-Amerikan askeri Güney Kore'ye yardım edince Kuzey Kore kuvvetleri yenilmiş ve geri çekilmeye başlamış.Çünkü Rus gavuru, Kuzey Kore'ye silah ve malzeme yardımı yapıyor ama kendi askerini savaştırmıyormış.

Fatih yine dayanamadı

-Hâlâ Çinlilere gelemedik Hüseyin Amca.

Hüseyin Amca bu sefer tebessüm etti:

-Geldik kızanım geldik.Tam oradayız şimdi.

Devam etti daha sonra

-Amerika'nın Güney Kore'ye yardım etmesine kadar olaylara karışmayan Çin, bakmış ki Kuzey Kore yeniliyor, deral Amerikaya sert bir nato vermiş.

-Nota yani?

-Her ne zıkkımsa...Demiş ki ''Çekilin lan Kore'den deyyuslar. O topraklar bizim bi kere.S.tir olup gidin. Yoksa ben yapacağımı bilirim size.'' Demiş Çin.

Hüseyin Amca elbette ki kendisine göre anlatıyordu ama Çin'in notası tam olarak öyle olmasa da ona yakın bir şeydi.  Çin Dışişleri Bakanı Çu en Lai, ABD nin tavrını Çin topraklarına saldırı olarak nitelerken Çin Devlet Başkanı Mao  TseTsung '' “Asya Asyalılarındır.Amerika’nın Kore, Filipin, Tayvan ve diğer yörelerin içişlerine müdahalesi haksızdır.'' Diyor ve tüm dünyayı emperyalist Amerikayı durdurmaya davet ediyordu.

Tabii ki tüm dünyanın emperyalist Amerika'yı durdurmak gibi bir niyeti filan yoktu. Dünyanın gelişmiş ve bizim gibi gelişmekte olan ülkeleri ABD nin de propagandaları neticesinde tamamen komünizme karşı omuz omuza vaziyetindeydiler. 

-Sanırım bu notadan sonra Çin de bu savaşın bir parçası oldu öyle mi?

-Evet kızanım! Çin Rusya'dan farklı olarak doğrudan doğruya askeri kuvvetler göndermiş Kuzey Kore'ye yardım için. Öyle ki Çin'de bu savaşa katılmak üzere gönüllü birlikleri oluşturulmuş. Biz işte bu gönüllü Çin Birlikleri ile savaştık.

-Peki ABD Türkiye'yi ne zaman çağırdı '' Gel bizimle savaş'' Diye

Boğacı Hüseyin bu sefer bir kahkaha patlattı.

- Alla iyiligini versin e mi? Amerika bizi çağırmadı ki. Biz Amerika'ya '' Biz de gelelim size yardıma '' Dedik.

Tüm kahve bir kez daha '' Haydaaa'' Dedi. 

Bu kez soru, adaşım Berber Sami'den geldi.

-Niye ki? Amerika'nın yanında savaşa girmekten başka derdimiz yok muydu ki o çağırmadan biz kendiliğimizden '' Biz de gelelim.'' Dedik?

Boğacı Hüseyin'in cevabı kısa ve netti.

-Nota'ya girebilmek için beaa.

Esat Düzeltti

-Nato yani.

Bu noktada artık olaya dahil olmam gerekiyordu.

-Bir dakika arkadaşlar ! Evet, Natoya katılabilmek için ABD nin yanında yer aldık. Burası doğrudur.  Hatta o savaşa katılan bazı devletler de bizim gibi Natoya katılabilmek için ABD nin yanında savaşa katıldılar ama biz kendimiz '' Biz de gelelim. '' Demedik. ABD bize dolaylı olarak '' Natoya katılmak istiyorsan bu savaşta bizim yanımızda olman lazım '' Diyordu. Yani teklif ondan gelmişti. 

Boğacı Hüseyin az bozulmuştu bu yaptığım ukalalığa.

-Yani biz de dünden razı imişiz. Üstelik bizi doğrudan değil dolaylı yoldan çağırmış. Bu durumda benim dediğim ile senin dediğin aynı kapıya çıkmaz mı?

Haklıydı aslında. 

-Haklısın Hüseyin Abi. Kusura bakma lafını böldüğüm için. 

Boğacı Hüseyin devam etti

-Şimdi siz sanırsınız ki buraya kadar anlattıklarım en az bir ay süren olaylardır. Te be öyle değil. Tüm bunlar yani Kuzey Kore'nin Güney Kore'ye saldırması ve pek çok toprağını ele geçirmesi, Amerikanın deral Güney Kore yanında savaşa girip kaybedilen yerleri alması ve atta Kuzey Kore topraklarına girmesi, sonra Çinlilerin ABD ye nota vermesi ve savaşa dail olması sadece üç gün içinde olan işlermiş. 

Kahveden bu sefer topluca '' Vay Canına '' sesleri yükseldi. 

Devam etti Kore Gazisi Hüseyin Mert:

-Daa savaşın üçüncü gününde Çin'in de savaşa katılması sonucunda Kuzey Kore ordusu teee Seul'e kadar gelmiş.  Yani Amerika'nın da Güney Kore'nin de işi bitik...İşte o zaman Amerika '' Yok mu len bir Müslüman Allahın kulu bu zavallıları kurtaracak?'' Diye sağa sola seslenmeye başlamış. 

'' Müslüman Allahın kulu '' Sözü kahvedekileri gülmekten yerlere yatırdı. 

Avcı Mahmut seslendi:

-Dünyada kendisine yardım edecek o kadar gavur varken Müslümanlardan mı yardım istemiş?

Boğacı Hüseyin İstifini bozmadı.

-Sen olsan Müslümandan mı yardım isterdin yoksa Hrıstiyandan mı?

Kahveden yine kahkaha sesleri yükseldi.

-Ben Müslümanım elhamdulillah. Elbette Müslümandan yardım isterdim. Ama Amerika'nın yerinde olsaydım kendim gibi Hrıstiyanlardan yardım isterdim.

Hacı Hasan Amca bile artık muhabetteydi. Boğacı Hüseyine seslendi.

-Sen Mahmut'a bakma Hüseyin ! Anlat da öğrensin bu cahiller. 

Boğacı Hüseyin, oraletinden bir yudum daha aldıktan sonra devam etti.

Bakalım daha neler anlattı? Gelecek bölümde inşallah.

RESİM:

Türk askeri, Kore'ye gitmek için ABD gemisine biniyor. 
( Bir Hilal Değil, Nato Uğruna Batan Güneşler--kore Savaşı-- 3. Bölüm başlıklı yazı Sami Biber tarafından 18.09.2019 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.