Kılıç Bey’in ofisi. Sabah saat 08,00.

Kılıç Bey çayını içerken kapısı çalınmadan açıldı. İçeriye uzun boylu iri yarı bir adam girdi. Adamı gören Kılıç Bey’in yüzü alabildiğine aydınlandı. Yumuşacıktı yüzü. Koltuğundan fırladı.

-Şahin! Kardeşim geldin mi? Nihayet…

Şahin’de gülüyordu. Yılların hasretiyle kucaklaştılar. Kılıç Bey koltuğuna oturmadan dolaptaki ısıtıcıdan çay doldurduğu bardağı Şahin’e uzattı. Koltuğuna oturmadan çekmeceden çıkardığı sigaradan uzattı Şahin’e. Şahin kabul etmedi.

-Sen sararsan içerim dedi.

-Tamam diyen Kılıç Bey çekmeceden çıkardığı tabakadan bir sigara sardı. Şahin’e uzattı. Şahin sigaradan derin bir nefes çekti.

-Ne zaman geldin Şahin?

-İki gün oldu Kılıç.

-Suzi’de mi kaldın?

-Evet.

-Suzi nasıl iyi mi?

-İyi Kılıç çok iyi. İki ay önce yaptıklarınızı anlattı. Teşekkür ederim.

-O nasıl söz Şahin? Senin karın benim kardeşim sayılır.Senin karını korumayıp kimi koruyacağız? Teşekküre değmez.

Biraz durdu. Sigarasından bir nefes çekti.

-Eğitmen’le konuştun mu?

-Evet, daha doğrusu o konuştu ben dinledim. Eğitmeni bilirsin. Çok bilgilidir, çok okur çok araştırır iyi bir dinleyici bulunca bıkmadan anlatır. Yanlış konuşmaz ama çok konuşur. Anlatacak o kadar çok şeyi nerden bulur hep merak etmişimdir.

-Bundan sonrası için ne düşünüyorsun Şahin?

-Hangi konuda Kılıç?

-Hadi Şahin bilmezmiş gibi konuşma. Eğitmen’le konuşmuşsun. Biz hala bıraktığın gibiyiz. Yeniden bizimle misin?

Şahin durgundu.

-Beni bilirsin Kılıç dedi. Sürgün kolonisinde düşünmek için çok zamanım oldu. Kendimi inkâr edemem. İbrahim’in emanetine ihanet etmem. Yirmi yıldır neysem hala oyum. Görev neyse onu yaparım. Tek farkım artık silahım ve yetkilerim yok.

Kılıç Bey duyduklarıyla rahatlamıştı. Geriye yaslandı.

-Silahını geri alacağız Şahin merak etme.

Şahin geldiğinden beridir aklında olan soruyu sordu.

-Vaiz’le görüştün mü?

-Hayır, daha görüşmedim Kılıç? Niye merak ettin?

-Seni çok severdi. Karşılamaya gelir diye düşünmüştüm.

-Yanlışın var Kılıç. Vaiz herkesi sever. İbrahim’le ben farklı severdik. Kalp kalbe karşıdır. Oda bizi sever. Birbirimizden habersiz değildik zaten.

Kılıç Bey telefonu kaldırdı.

-Yusuf Bey odama gelsin.

Şahin’e baktı.

-Şahin biliyorsun seni ancak yetki kısıtlaması şartıyla affettirebildik. Bir süre başka bir müfettişin gözetiminde çalışman gerekecek. Silahın ve rozetin olmayacak.

-Dert etme Kılıç anlıyorum. Problem olmaz benim için. Kiminle çalışacağım?

Bu sırada kapı çalındı. Yusuf içeri girdi. Kılıç Bey’in işaretiyle koltuklardan birine oturdu.

-Yusuf seni ofisin en kıdemli müfettişiyle tanıştırayım. Şahin Bey. Şahin bu da bundan sonra gözetiminde bulunacağın Ofisin en yeni müfettişlerinden Yusuf Bey.Yusuf Bey Şahin geçmişte bazı müfettişlere zarar verdiği için çalışma kolonilerine cezaya gönderilmişti. Cezası yetki kısıtlaması şartıyla affedildi. Silahsız ve kısıtlı yetkiyle senin gözetiminde olacak. Bundan sonra kaldığın dairede kalacak. Aynı büroda çalışacaksınız.

Kılıç Bey dolaptan toplantılarda giydiği pelerini çıkarıp omzuna yerleştirdi.

-Yusuf sana şehri gezdirsin Şahin dedi. Benim toplantıya gitmem lazım. Yine görüşürüz.

-Toplantılardan nefret ederdin Kılıç.

-Yine nefret ediyorum ama alıştık Şahin.

Kılıç Bey aşağıya inip toplantıya gitti. Şahin’le Yusuf konuşmadan bürolarına geçtiler.

**********

Kılıç Bey yarım saat sonra yönetim binasının zemin katında bulunan Bina sekreteri’nin bürosuna girdiğinde fazla şaşırmadı. Bu büro Yönetim Konseyi ve şehir meclisi’nin talimatlarının tebliğ yeriydi aynı zamanda. Bu aralar sık sık bu geniş büroyu ziyaret etmişti. Geniş büroda kendisine bağlı küçük ofislerin yetkili müfettişleri vardı. Başıyla Bina sekreteri’ne selam verip tam karşısına oturdu. Bina sekreteri karşısındaki müfettişlere bakıyordu. Canının sıkkın olduğu yüzünden belliydi. Gırtlağını temizledi.

-Hoş geldiniz Kılıç Bey dedi. Lafı fazla uzatmak istemiyorum. Sizden ve bağlı güvenlik ofislerinden şikâyet var. Bu konunun gereğinden fazla uzadığını düşünüyorum. Son bir kez…

-Şikâyet konusu nedir Sayın Sekreter?

Kılıç Bey biraz sinirli şekilde Sekreter’in sözünü kesmişti. Diğer yetkili müfettişler birbirlerine baktılar.Bina Sekreteri’nin aynı zamanda binanın otoritesini temsil ettiği düşünüldüğü için Başmüfettişler bile sözünü kesmek istemezlerdi. Sekreter’de şaşırmıştı. Kılıç Bey toplantılarda genellikle saldırgan konuşurdu ancak böyle bir tepkiyi beklemiyordu.

-Şikâyet konusunu biliyorsunuz Kılıç Bey. Ofislerde ve bağlı işyerlerinizdeki çalışma prensipleriniz…

Sekreter’in sesi soğuk çıkmaya başlamıştı.

-Ofis’imde ve bağlı işyerlerimdeki çalışma prensiplerini koymaya yetkim var Sayın sekreter.

-Biliyorum Kılıç Bey. Ancak…

-Ancak ne Sayın sekreter?

-Koyduğunuz kurallarla şehri ekonomik bakımdan zarara uğratmakla suçlanıyorsunuz Kılıç Bey. Ofis’lerinizde ve bağlı işyerlerinde alkol kullanımı ve satışını yasaklıyorsunuz. Ayrıca çalıştırdığınız kişilere ödediğiniz ücretle ayrımcılık yapıyorsunuz. Aynı işi yapan insanlar sizin yanınızda daha fazla ücret aldığı için diğer ofis ve işyerlerinde çalışanlar arasında huzursuzluk ortaya çıkıyor. Üst kattakiler bu şikâyetlerden rahatsızlar. Ayrıca verilen talimatlara uymamakla itham ediliyorsunuz. Bildiğiniz gibi Meclis Güvenlik komisyonu güvenlik ofislerinin kullandıkları muhbirlerin bilgilerinin veri tabanına yüklenmesini istedi. Bu talimata sadece siz uymamakta ısrar ediyorsunuz.

Sekreter susup Kılıç Bey’e baktı. Kılıç Bey

yüzünde soğuk bir ifadeyle ve tepkisiz bakıyordu.Sekreter cevap alamayınca şaşaladı. Diğer yetkili müfettişlerde Kılıç Bey’e bakmaya başlamışlardı. se aynı tepkisiz ifadeyle boşluğa bakmaya devam ediyordu. Geniş büroda tam bir sessizlik hâkim olmuştu.

Sekreter konuşmaya devam edemiyordu. in her zamanki tepkisini göstereceğini düşünüp konuşmuştu. Kılıç Bey toplantılarda saldırgan tavırlarıyla dikkat çekerdi her zaman. Kendi inisiyatifinde bulunan konularda hiçbir şekilde müdahaleyi kabul etmez, etmediği gibi sessiz kalmazdı. Sesini yükseltir bağırır çağırır verilen talimatları uygulamazdı. Sekreter yine aynı tepkiyi bekliyordu. Kılıç Bey cevap vermeyince sözleri adeta havada asılı kalmıştı. Kılıç Bey şimdi daha önce hiç görmemiş gibi odayı incelemeye başlamıştı.Dikkatli dikkatli odadaki tüm ayrıntıları görüş alanındaki tüm eşyaları tek tek inceliyordu. Sekreter’in masasını bütün ayrıntılarını ezberleyecekmiş gibi inceledi. Duvar kenarındaki kalorifer peteklerini tek tek saydı. Bir taraftan da göz ucuyla sekreteri inceliyordu. Sekreter’in sinirlendiğini fark edebiliyordu. Koltuğunda geriye doğru yaslandı. Gözlerini sekretere dikti. Sekreter iyice rahatsız olmuştu. Gözlerini kaçırdı.

-Bakın sayın sekreter dedi.

Sesi soğuktu.

-Tam 35 yıldır yani 15 yaşımdan beri bu mesleğin içindeyim. Ofisimde ve bana bağlı işyerlerinde istediğim kuralları koymaya ve çalıştırdığım insanlara istediğim ücreti vermeye yetkim var. Kimse karışamaz. Çalıştırdığım insanlardan en fazla verim alacak kuralları uygularım. Benimle çalışan herkes aldığı ücreti hak etmektedir. Buna emin olabilirsiniz.Hem siz hem de üst kattakiler rahat olun. Ödediğim her Kredi’nin karşılığını fazlasıyla alıyorum. Kaldı ki bütün çalışanlarım sözleşmelerini kendi istekleriyle imzalamaktadırlar. Herkes çalıştırdığı insanlara hak ettiği ücreti öderse hiçbir rahatsızlık kalmaz. Talimatlara uymama konusuna gelince; Güvenlik Komisyonu’nun şeffaflık ilkesine uyacağım diye muhbirlerimin hayatını tehlikeye atamam. Son bir yılda 200 muhbir öldürüldü.Gönüllü olarak bana bilgi veren insanların hayatını riske atamam. Bu fikir güvenlik ofislerinin elini bağlamaktan başka bir işe yaramaz. Bu talimata uymayı reddediyorum. Üst kattakilerin rahatsızlığı için düşüncelerim bende saklı kalsın…

Sustu biraz bekledi. Canı sigara içmek istiyordu. Bu sefer zaman kazanmak için değil sinirinden, ceplerini karıştırdı. Tabakasını aradı ancak bulamadı. Tekrar gözlerini sekretere dikip konuşmaya başladı.

-Kurallar Kitabı’na göre sayın sekreter dedi. Ofis sahibi yetkili müfettişlere Yönetim Konseyi üyeleri ve Başmüfettişler Kurulu emir verebilir. Yetkili müfettişler ofislerinde çalıştırdıkları personelle sözleşme yaparken kuralları ve ücreti konuşup sözleşmeyi imzalarlar.Koydukları kurallarla ilgili olarak sadece Konsey Başkanı’na hesap verirler. Bunu eski bir müfettiş olarak sizde biliyor olmalısınız. Bir daha bu konuyla ilgili olarak buraya gelmek istemiyorum. İyi günler dilerim.

Ayağa kalktı. Başka bir şey söylemeden odadan çıktı. Bina sekreteri bakakalmıştı. Bu beklediği ve doğru olduğuna inandığı bir tepkiydi. Kılıç Bey’in arkasından diğer müfettişlerde çıkmışlardı. Arabasına binmeden yanına gelen müfettişlere;

-Müfettişler dedi. Ofis ve bağlı işyerlerindeki kurallar geçerliliğini koruyor. Büyük bir eylem hazırlığı olduğuna dair ihbar aldık. Araştırın haber verin.

Arabasına binip ofisine doğru yola çıktı.


Yusuf Şahin’e döndü;

-Çıkalım mı?

-Çıkalım.

Konuşmadan ofis binasından çıktılar. Büyük törenlerin yapıldığı Şehir meydanı’na doğru yürümeye başladılar. Yusuf Şahin’e sormamıştı. Şahin’in meydana yakın olmak isteyeceğini düşünmüştü. Suzi bu meydandaki mağazaların birinde çalışıyordu.Suzi Şahin’in karısıydı. Beş sene boyunca Şahin’i beklemişti. Yusuf kadını tanıyordu. İki ay önce tehdit edilince olayı araştırırken evinde nöbet tutmuştu in emriyle.Dört büyük caddenin ve dört tali yolun birleştiği kavşak Şehir meydanıydı. Binlerce kişinin aynı anda bulunacağı genişlikteydi. Meydan’da ve ana caddelerde şehrin en büyük ve popüler mağazaları bulunurdu. Gün boyu dolup taşardı bu mağazalar. Yusuf bir taraftan düşünüyordu. Kutlamalar sırasında bu meydanda yapılacak bir suikastı önlemek çok zor olacaktı. Meydan Başmüfettiş İvanov’un bölgesiydi. Meydan’ın güvenliğinden İvanov’un Ofisi sorumlu olacağı için iş daha zor olacaktı. Meydan’a bakan bir kafe’ye oturdular. Garsona siparişlerini söylediler.

-Hakkımda ne biliyorsun Yusuf Bey?

-Pek fazla bilgim yok. Ofis raportörü’nün sizi çok sevdiğini biliyorum. Kılıç Bey’in sizi çok sevdiğini biliyorum. Bir de Çekik gözlü şef’in sizi sevdiğini biliyorum. Gelişiniz heyecanlandırdı herkesi.

Şahin güldü.

-Sağ olsunlar severler, dedi. Bende onları severim.

-Şehir ağında hakkınızda pek bilgi yok. Müfettiş bilgi bankasındaki öz geçmişiniz hayranlık verici.19 yaşından 45 yaşına kadar yakaladığınız binlerce suçlu, yüzlerce operasyon, sayısız ödül, suç işleyen herkesin çekindiği, masum insanların güvendiği birisiniz. Akademi’nin örnek müfettişler listesinde ilk sıralardasınız. Gerçekten hayranlık verici bir öz geçmişiniz var. Şehir ağında hakkınızda yazılan sayfalar sansürlenmiş. Sizi övmenin insanları tahrik ettiği düşünülüyor.

-Doğrudur Yusuf Bey. Benim suçlulara karşı acımasız olmamı pek çok müfettiş bile yadırgamıştır. Suç suçtur görevi suçu önlemek olan insanların temiz olmaları gerektiğini düşünürüm.

Çaylarını sessizce yudumladılar. Çayını içerken Yusuf’un dikkatini birden tezgâhın yanında oturan biri çekti. Adam tedirgin şekilde etrafını gözetliyordu. Bir kaç kere içeri girip çıkan biriyle bakıştıklarını fark etmişti.Üstündeki paltoyu sık sık yokluyordu. Çayını masaya koydu.

-Şahin Bey ben karşıdaki telefonun yanına gidiyorum,dedi.

-Tezgâhın yanındaki adamda bıçak var Yusuf Bey dikkatli ol diye cevapladı Şahin.

Karşı duvardaki aynadan adamın şüpheli hareketlerini fark etmişti. Yusuf masadan kalkıp telefona doğru yürüdü. Kartını yuvaya sokup ahizeyi kaldırdı.Numara çevirmeden ahizeyi kulağına yaklaştırdı. Bu sırada Şahin’de oturduğu masayı değiştirip kapıya yakın bir masaya oturmuştu.Tam bu esnada içeriye siyah paltolu bir adam daha hızla girdi. Cebinden uzun bir bıçak çıkartıp tezgâhın gerisindeki adamın boğazına doğru uzatıp bağırdı.

-Sakın kımıldama. Keserim boğazını.

Tezgâhtaki adam korkmuştu. Gözlerini açarak;

-Lütfen bir şey yapmayın ne isterseniz yaparım. Lütfen diye yalvardı.

Tezgâhın yanındaki diğer adamda cebinden bıçağını çıkarmıştı bu sırada

-Kafenin kartını ver dedi adam bıçağını sallayıp.

Yusuf başını hafifçe çevirip Şahin’e baktı. Başını salladı. Pardösüsünün altından silahını çekip hızla döndü. Silahını adamın başına dayadı.

-Sakın ters bir hareket yapma dedi. Ben müfettişim.

Şahin’de hızlı bir şekilde diğer adama saldırmış bıçağı tutan kolunu geriye doğru çevirip kanırtmıştı.Bıçağı elinden almıştı. Her şey o kadar hızlı olmuştu ki tezgâhtar ağzı açık bakakalmıştı.

-Müfettişlere haber ver gelsinler dedi Yusuf adama.

Başmüfettiş İvanov’un müfettişlerine suçluları teslim ettikten sonra masaya tekrar oturup karınlarını doyurdular. Kasadaki genç adam itiraz etse de ücreti dijital kartlarıyla ödeyip çıktılar. Meydandaki büyük parka doğru ağır ağır yürürlerken Yusuf sordu;

-Bayan Suzi’yi ziyaret etmek isterseniz eğer ben dönebilirim Şahin Bey.

-Birlikte gidebiliriz Yusuf Bey dedi Şahin. Problem değil.

10 dakika sonra Suzi’nin bürosundaydılar. Onları görünce Suzi’nin yüzü güldü. Orta boylu etine dolgun bir kadındı Suzi. Yüzüne belli belirsiz bir makyaj yapmıştı.Oturduğu masadan kalkıp gülerek yaklaştı. Şahin’le kucaklaştı. Gülerek Yusuf’a başıyla selam verdi.Gösterdiği koltuklara oturdular. Telefonla kahve söyledi. Suzi mağazanın hesap işlerine bakıyordu. Gelen

kahveleri kapıda alıp kendisi servis yaptı. Masasına oturup güleç bir ifadeyle konuşmaya başladı;

-Hoş geldiniz. Hayırdır gezmeye mi çıktınız?

-Evet dedi Şahin. Kılıç’ın toplantısı varmış. Bizim de işimiz yoktu. Bir şeyler atıştırdık. Seni ziyaret etmek istedik.

Eliyle Yusuf’u gösterdi.

-Yeni çalışma arkadaşım Yusuf Bey. Yusuf Beyin gözetiminde çalışacağım bir süre.

-Yusuf Beyi tanıyorum dedi Suzi.

Şahin’in şaşkınlığını görünce yeniden güldü.

-İki ay kadar önce bazı tehditler alınca Yusuf Bey’de evimde nöbet tuttu beni korumak için. Sağ olsun Kılıç Bey ve müfettişleri sen yokken beni hiç sahipsiz bırakmadılar. Ofisteki herkese minnettarım. Geceleri bile gelip bana yardım ettikleri oldu. Kılıç Bey ve adamları çok iyiler.

Suzi’nin içinden gelerek konuştuğu belli oluyordu.Yusuf böyle konuşmalara alışkın olmadığı için cevap vermek bir yana başını eğmiş kahvesini bitirmeye uğraşıyordu. Suzi’nin sustuğunu görünce;

-O kadar abartacak bir şey yok Bayan Suzi dedi. Şahin Bey’in yakını bizimde yakınımız sayılır. Görevimizi yaptık sadece.

-Öyle demeyin Yusuf Bey. Ben bu yaşıma kadar şehirde sizin ofisteki gibi arkadaşlık bağı duymadım görmedim.İnsanın sizler gibi arkadaşı varsa gerçekten şanslıdır.Artık bende bu şanslı insanlardan biri olduğum için mutluyum. Karşılık beklemeden yardım edecek arkadaş bulmak çok zor artık.

Bıraksalar daha devam edecekti Suzi. Yusuf bırakmadı;

-Bayan Suzi teşekkür ederim. Ne zaman ihtiyacınız olursa haber edin yeter.

Göz ucuyla Şahin’e baktı. Şahin mutlu gülümsüyordu. Kahvesinden son yudum alıp ayağa kaktı.

-Senin işlerin vardır biz kalkalım Suzi.

-Sen bilirsin Şahin ilk fırsatta Yusuf Bey’i eve yemeğe getir.

Vedalaşıp çıktılar. Ağır ağır yürüyerek ofise doğru giderlerken Yusuf birden Şahin’in biraz geriden geldiğini fark etti. Önemsemedi.

…………………………….

( Yirmi Dört 8 Kısa Bir Ara başlıklı yazı Mustafa ESER tarafından 13.09.2019 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.