Yönetim Binası.

12. Katta bulunan Başkanlık Konutu.

Saat 06.00’ı gösterirken Konsey Başkanı Di-Ke kendiliğinden uyandı. Kırk yıldır bu binada çalışan Başkan her gün saat 06.00’da günlük çalışma mesaisine başlar. Musluktan akan soğuk suyla yüzünü yıkayıp mutfakta ısıtıcıyı çalıştıran başkan buzdolabından çıkardığı bir dilim ekmeğin üzerine peynir koyarak fırının içine yerleştirdi.20 dakika sonra peynirli ekmek ve kahveden oluşan kahvaltısını bitirerek çalışma odasına bilgisayarın karşısına geçmişti. Şehir ağından televizyonu açtı. Spiker haberleri okurken sırayla dosyaları açarak incelemeye başladı. Yönetim Binası çalışanlarından gelen dosyaları incelerken yüzü asılmaya başlamıştı. Bina çalışanları odasına göz koydukları herkesi "Yirmi Dört bağlantısı var" diye sürekli olarak şikâyet ederlerdi. Başkan bu tür şikâyetlerden bıkmıştı. Dikkatsiz şekilde şikâyetleri okuyup tamamını "önemsiz şikâyetler" dosyasına attı. Mesaj kutusunda İstihbarat Ofisinden ve Bina Sekreterinden gelen mesaj dikkatini çekti. Kendi kendine "İlginç" diye mırıldandı. Hem İstihbarat Ofisi hem Bina Sekreteri meclisin kontrolünde çalıştığı için genellikle kendisine bilgi ve şikâyet ulaştırmazlardı. Her türlü bilgi ve şikâyet durumunda tek muhatapları Meclis Başkanı olmuştu her zaman. İlk mesajı açınca şaşkınlığı arttı başkanın. İstihbarat Ofisi(Nomos) direktörü Yahya’nın dijital imzasıyla gelen mesajda şehirdeki Güvenlik Ofisleri şikâyet ediliyordu. Güvenlik Ofisleri bilgi aktarmamakla suçlanıyorlardı. Şehir Meclisinin "Şeffaflık " kararına uymayan ofislere ceza verilmesini istiyordu. Yönetim Binası İstihbarat Ofisi Nomos Büyük Saldırıdan sonra Yirmi Dört ile mücadele etmek için yeniden yapılandırılmıştı. Ancak Yirmi Dört’le mücadele etmek yerine Meclis Başkanı Ayakos ve ekibini zengin etmekten başka bir iş yapmamıştı. İnsanların özel bilgilerini toplayıp Şantaj için kullanmaya başlamışlardı. Şehir Meclisinin kontrolünde çalışan istihbarat ofisi şehir halkı tarafından benimsenmemişti bir türlü. İstediği gibi bir bilgi akışını kuramamıştı. "Beceriksizliklerinin suçunu müfettişlerin üstüne yıkmak istiyorlar" diye mırıldandı, başkan.

Bina Sekreterinden gelen mesaj çok daha ilginçti. Sekreter muhbirlerin Bilgi Bankasına kaydedilmesi ile ilgili Meclis kararını tebliğ etmek için Kılıç Bey’i bürosuna çağırdığını ancak her zamanki agresif tavırlarıyla karşı çıkmasını beklediğini bildiriyordu. Geçen ay yapılan toplantıda bu konu açılınca Kılıç Bey’in aşırı agresif bir tavırla karşı çıktığını ve kararı uygulamayı reddettiğini yazmıştı. Mesaj buraya kadar normaldi. Mesajın son kısmında sekreter Kılıç Bey’in bu karşı çıkmasının doğru bir karar olduğunu yazmıştı. Bu kararın ardından şehirde "muhbir" cinayetlerinin arttığını ifade etmesi başkanın şaşırmasına sebep oldu. Sekreterin Meclis başkanına rağmen böyle bir mesaj yazabilmiş olması ilginçti. Gelen mesaj kutusunda Baş Danışman Vekili Süleyman Beyden gelen mesajın üzerine tıkladı. Süleyman Bey saat 8,30 da meclis başkanı ve güvenlik komisyonu başkanıyla toplantı yapılacağını bildiriyordu. Mesaj kutusunda ciddiye alınacak başka bir mesaj bulamamanın sıkıntısıyla yerinden kalktı mutfağa geçip kendisine bir kahve daha yaptı. Çalışma odasına geçmeden camdan şehri seyretti bir süre. Şehri seyrederken ağır ağır kahvesini içti.

-Sıradan bir gün dedi kendi kendine. Sıradan ve sıkıcı bir gün daha başladı.

Kahve bardağını mutfağa koyup yeniden bilgisayarın başına geçti. Danışmanlarından gelen dosyaları incelemeye başladı. Saat 08. 25’e kadar rutin havale işlerini yaptı. Alt kattaki toplantı odasına girdiğinde danışmanlar toplantı için kendisini bekliyorlardı. Başkan Di-Ke içeri girince herkes ayağa kalktı. Başkan ciddiyetini bozmadan oturmalarını işaret etti. Yerine oturunca Süleyman Bey konuşmaya başladı.

-Sayın başkanım. Danışmanlar olarak son günlerde bazı sıkıntılar yaşıyoruz.

-Nedir Süleyman Bey öğrenebilir miyim?

-Efendim binadaki bazı bürolara girişte sıkıntı yaşıyoruz. Personel Meclis Başkanı ve Komisyon başkanı tarafından talimatlandırıldıklarını bu yüzden bizi büroya sokamayacaklarını söylüyorlar. Sebebini anlayamadık. Kurallar Kitabında açıklanan görev sınırlarımızı aştığımızı düşünmediğimiz için bu kısıtlamanın sebebini öğrenmek istiyoruz.

Meclis Başkanı toplantıya katılmamıştı. Güvenlik Komisyonu Başkanı Demos Başkan Di-Ke’nin kendisine baktığını fark edince Süleyman Bey’e bakmadan konuşmaya başladı.

-Sayın başkan. Bina çalışanları şikâyette bulunuyorlar. Danışmanların hareketlerinden rahatsızlık duyduklarını ilettiler. Meclis Başkanımızda bunun üzerine bu talimatı verdi. Meclis Başkanımız bina çalışanlarının çalışırken rahatsız olmasını istemiyor.

Süleyman Bey müdahale etti.

-Sayın komisyon başkanı. Konsey danışmanlarının çalışma şartları ve görev alanları Kurallar Kitabında belirtilmiştir. Danışmanların görevi Şehir Yönetimine bağlı çalışan bütün iş yerlerinin verimli çalışmaları için araştırma yapmak ve uygulanabilir projeler üretmektir. Rahatsız olan personellerden bazılarının sıkıntılarının sebeplerini biliyoruz. Bürolarındaki bilgisayarlarında filtreleme yapıldığı için bu rahatsızlık. Bilhassa Bina Sekreterinin bürosundakiler de aşırı rahatsızlık olduğunun farkındayız. Rahatsızlıklarını yüzümüze söylediler. Ayrıca Meclis Başkanının adamı oldukları için dediklerimizi yapmayacaklarını da açıkça ifade ettiler.

-Problemin nedenini tam olarak anlamadım Süleyman Bey? Problem nedir?

-Problem yok aslında başkanım. Zaman zaman Bina Sekreterinin bürosunda bazı güvenlik ihlalleri olduğuna şahit olduk. Yönetim Binasına gelen bazı belge ve bilgilerin güvenlik seviyesi kodları yanlış verildiği için gizli belgelerin yetkisiz personel tarafından görüldüğünü ve bu belgelerin bazı ağ sayfalarında yayınlandığını tespit etmiştik. Bina Sekreteriyle yaptığımız bazı görüşmelerde sıkıntının tespitini yaparak bir program hazırlattık. Programı kullanması içinde müfettişlikten binaya geçen bir personeli görevlendirdik. Bu tercihimizin sebebine gelince, eskiden beri bilgi güvenlik seviye kodlarının tespitinde müfettişlerin çok başarılı olduklarını biliyorsunuz. Bu uygulama bazı çalışanlarda sıkıntı yarattı. Zannediyorum her türlü belgeyi inceleyip istedikleri yerlere gönderememeleri yüzünden oldu bu sıkıntı.

-Bina çalışanlarını haksız yere itham ediyorsunuz Süleyman Bey.

Komisyon Başkanı Demos sesini yükseltmişti. Bunun üzerine Süleyman Beyinde kaşları çatıldı. Aynı sertlikte cevap verdi.

-İtham etmiyorum Başkan Demos İddia ediyorum. Bu çalışanların bilgisayarlarından Şehir Televizyonuna belge ve bilgi gönderildiğini tespit etmiş bulunuyoruz.Yönetim Binasının gizli bilgilerinin Şehir Televizyonunda ne işi olabilir? Daha doğrusu bu gizli belge ve bilgilerle Şehir Televizyonunun ne işi olabilir?

-Şey… Bilmiyorum Süleyman Bey. Ben sandım ki…

-Ne zannettiğinizi bilmiyorum Başkan Demos. Bildiğim ve tespit ettiğim şeyler hiç iç açıcı değil. Bina Sekreterinin bürosundaki bazı çalışanların gizli bilgileri bina dışında yetkisiz kişilere aktardığını düşünüyorum. Bunun karşılığında rüşvet aldıklarına dair ciddi şüphelerim var. Bu çalışanların hesaplarında normal olmayan bir hareketlilik tespit etmiş bulunuyorum. Hesaplarına yüklü miktarda Kredi transferi yapılmış. Bu transferlerin kaynağı Şehir Televizyonunun özel harcama kalemi.

Başkan Demos başını öne eğmiş cevap veremedi.

-Bu ciddi bir suçlama Süleyman Bey. Emin misiniz?

-Evet, Başkanım eminim. Konuyla ilgili dosyayı bilgisayarınıza bugün yükleyeceğim. Kararı siz verin efendim. Ayrıca bazı çalışanların alkol alışkanlıkları sebebiyle beraber çalıştıkları kişileri hakarete varan sözlerle taciz ettiklerine şahit olduk. Yine bu kişilerin Meclis Başkanının ismini kullanarak arkadaşlarını tehdit ettikleri biliniyor. Bunlara karşı tekliflerimizi Bina Sekreteri uygulamaya koyunca ikinci problem ortaya çıktı. Meclis Başkanının talimatı üzerine Bina Sekreterinin bürosuna girişimiz engellenmeye başlandı. Görevimizin gereği olarak binaya gelen ham bilgiye ihtiyacımız var. Bu bilgilere ilk elden ulaşmamız ve incelememiz gerekli. Gerekli incelemeyi yaptıktan sonra zaten bina çalışanlarının kullanımına açıyoruz. Sekreterin ofisinde görevlendirilen personelin tehditkâr konuşmalarla işini bırakmaya zorlandığını duyuyoruz. Şehir Meclisindeki bazı temsilciler tarafından Konsey danışmanlarının binada örgütlendiği düşünülerek aleyhimizde propaganda yaptıkları kulağımıza geldi efendim.

-Anlıyorum Süleyman Bey. Ben Meclis Başkanıyla görüşürüm bu konuyu. Ayrıca bina çalışanlarına bir tamimle durumu iletirim. Çalışmalarınız sırasında sizlere zorluk çıkartılmayacak. Merak etmeyin.

*

Monitörün altında ışık yanmaya başlayınca Kılıç Bey mesaj kutusunu açtı. Mesaj Baş Eğitmenden geliyordu. Kendisiyle görüşmek isteyen biri olduğunu yazmıştı.Akşam yemeğinde buluşmak istiyordu. Akşam restoranda üç kişiydiler. Eğitmen Kılıç Bey’in karşısında oturmuştu. Adamın önündeki kadehte içki vardı. Kılıç Bey içki kadehini görünce yüzünü ekşitmiş eğitmene bakmıştı.Eğitmenin gözü dalmıştı. Fark etmedi. Adam kadehinden bir yudum içip sakin sakin konuşmaya başladı.

-Kılıç Bey beni tanıyorsunuz. İsmim Davut. Sizi anlayamıyoruz. Bizler aynı toplumun insanları olmamıza karşılık bizlere karşı olan tavrınızı anlamakta zorluk çekiyoruz. Bizlere karşı adeta düşmanca davranıyorsunuz. Ofisinizden bir sürü Toplum merkezine yardım etmenize rağmen bize etmiyorsunuz. Merkez üyelerimize karşı biraz daha anlayışlı olacağını umut ettik hep ama nafile. Defalarca sizden randevu istememize rağmen hep mazeret bulup kabul etmediniz. Hâlbuki biz sizlerle daha yakın olmak istiyoruz. Aynı olduğumuzu düşündük her zaman acaba yanlış mı düşünüyoruz?

Göz göze gelmişlerdi Kılıç Bey’le. Kılıç Bey istisnalar hariç konuştuğu kişilerle göz göze gelmek istemezdi. Zor durumda kalmıştı. Gömleğinin cebinden tabakasını çıkardı. Zaman kazanmak ihtiyacı hissetmişti. Sigarasını ağır ağır sardı. Bir nefes çekti.Adam konuşmaya devam ediyordu;

-Biz sizi hep toplumumuzun liderlerinden olduğunuzu düşündük. Arkadaşlarımıza böyle telkin ettik. Ama hep hayal kırıklığı yaşadık.

Adam konuşmaya devam edecekti.Kılıç Bey izin vermedi. Elini kaldırıp susturdu adamı. Sesi soğuktu:

-Evet dedi. Yanlış düşünüyorsunuz. Aynı değiliz.Toplum Merkezinizin finansmanını sağlayan kişileri biliyorum. Aynı değiliz çünkü 20 sene önceki insan avında İmtiyazlılar'ın yaptıklarınızı unutmadım. Finansörünüzün adamlarının 1 ay önce 16 yaşındaki bir kıza tecavüz edip ölümüne sebep olmalarını unutamadım henüz. Aynı değiliz… Toplum Merkezi üyesi dediklerinizin nerdeyse tamamı alkolik uyuşturucu bağımlısı suçlular. Benden bunlara anlayışlı davranmamı bekliyorsunuz demek. Gençleri alkolden uyuşturucudan korumanız gerekirken alkole ve uyuşturucuya teşvik ediyorsunuz adeta. Asıl ben sizin yaptıklarınızı anlayamıyorum Davut.Bana Sami’den bahset.

-Sami başkan yardımcım. Toplum merkezinin her işiyle ilgilenir. Çalışkan ve fedakâr bir arkadaştır. Hakkında ne öğrenmek istiyorsunuz?

-8 ay önce suçsuz bir insanın ölümüne sebep olmasını anlatabilirsin mesela.

Davut afalladı. Bu tür bir karşılık beklemiyordu.

-Evet, doğru duydun Davut. Başkan yardımcın Sami 8 ay önce suçsuz bir insanın ölümüne sebep oldu. Bunu bilerek ve isteyerek yaptı.

-Bir yanlışlık olmalı Kılıç Bey. Sami böyle bir şey…

-Yaptı Davut yaptı. Sami küçük çocuklara uyuşturucu pazarlıyor. Bu yüzden 8 ay önce Zekeriya adında bir tamirciyle tartıştılar. Sami Zekeriya’yı şikâyet etti.”Yirmi Dört üyesidir” diye ihbar edildiği için İstihbarat ofisi Nomos tarafından sorguya alınan Zekeriya işkenceye dayanamadı. Bir hafta sonra öldü. Biliyorum çünkü güvenlik katkısını bana ödeyen küçük bir tamirciydi. İyi bir insandı. Hayatı boyunca kimseye zarar vermemişti.İstihbarat Ofisinden istedim. Yirmi Dört üyesi diye ihbar edildiği için sorgulandığı bildirildi. Başkan yardımcın Sami Martin için uyuşturucu pazarlıyor. İstihbarat ofisi Nomos’a muhbirlik yapıyor. Hatırlamadığım kadar pis işle meşgul ve senin başkan yardımcın.

-?

-Toplum Merkezi dediğiniz yerde uyuşturucu partileri yapılıyor. Çocukları alkole, uyuşturucuya alıştırmakla ne kazancınız var? Sizin Toplum Merkezi dediğiniz Uyuşturucu Merkezi’ne yardım etmemi nasıl beklersiniz?

-Siz neler söylüyorsunuz Kılıç Bey?

Kılıç Bey cevap vermeden gömleğinin iç cebinden bir disket çıkarıp uzattı.

-Bu diskette dernek üyelerinizin yaptıkları işler var. Ayrıca merkez yöneticilerinin servetlerinin kaynağını merak ediyorum. İnceleyin anlarsınız. Sami gibi adamlarla asla aynı yerde bulunmam Davut. Yardıma gelince…

Biraz durdu.

-Martin kaçak insan ve fuhuş ticaretinden kazandıklarından size yeterince yardım ediyor zaten.

Sinirlenmeye başladığı belli oluyordu.

-Sizin gibi onlarca toplum merkezi var şehirde aynı topluma hizmet eden. Hiç birisi kaçakçılardan finans sağlamıyor. Gençlere uyuşturucu partileri düzenlemiyor. Madem aynı olduğumuzu düşündünüz de niçin Martin’in peşinden ayrılmıyorsunuz? Martin’in uğraştığı işi bilmiyor olamazsınız. Servetinin kaynağını hiç merak etmediniz mi? Benim sizinle konuşacak bir şeyim yok Bir daha beni aramamanızı rica ediyorum sizden, her zaman böyle olmaz dedi.

Adamın yüzü karışmıştı. Cevap veremeden kalktı gitti. Eğitmen de şaşırmıştı.

-O disketi nerden buldun Kılıç?

-Uzun zamandır cebimde gezdiriyordum zaten Eğitmen. Senden önce de bunlar bana ulaşıp görüşmek istemişlerdi. Kimseyi kırmak istemediğim için görüşmek istemedim. Aynı toplumun insanlarıyız diye terslemek istemedim. İmtiyazlılarla bu kadar içli dışlı olup hem benimle aynı olduklarını söyleyince dayanamadım. Toplum Merkezi yöneticilerinin hepsi servet yapmışlar.

-Disketi bana verir misin Kılıç?

-Hayır, Eğitmen Sami’nin hesabını ben göreceğim.Bana bağlı bir masumun öldürülmesine sebep olanlara cezalarını ben veririm. Siz karışmayın bu işe.

( Yirmi Dört 7 başlıklı yazı Mustafa ESER tarafından 13.09.2019 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.