FELEKTEN BİR GÜN
 
Dün Aysel ablamlar ve çok sevdiğim Elmas ablamlar ile birlikte felekten bir gün çaldık,Allah'a şükürler olsun.
Hep o bizden çalacak değil ya...
 
Önce hep birlikte güzel memleketimin doğa harikası olan Şahinkaya Kanyonuna gittik,orada tekne turuna katıldık.
Uzun uzun anlatmak istemiyorum sadece gelin görün derim.
Mutlaka memnun kalacaksınız,bizim gibi.
 
Turdan büyülenmiş,mest olmuş bir halde indik...
Dosdoğru ver elini yine Vezirköprü Kunduz Yaylası ormanlarına...
 
Yol boyunca hep ormandan geçtik,tatlı,buz gibi akan çeşmesinden suyumuzu doldurduk ve kendimize bir su kenarı belirleyip,yayıldık iyiden iyiye...
 
Acıkmıştık...
Hemen Sevgili Eşim Hilmi kuruldu mangalın başına.
 
Eniştem ise,harikulade kendi özel yapımı olan,hem erzak,hem nevale,hem masa olan teşkilatının başına geçti.
İçinde neler yok ki,yok yok...
Semaver yakmak,özenle servis yapmak onun işiydi...
Ablam,Elmas abla ve ben masayı hazırladık,yedik,karnımız doydu,gözümüzün önü daha bir ışıdı,Allah'a çok şükür.
 
Eniştem sağ olsun Ayla sever diye hamak'la ip getirmiş.Ayrıca eşimde almıştı benim keyfimi düşünerek...
Hamak ve salıncaklar kuruldu iki boy...
 
Çıktım Kunduz Dağının başına...
Minder koyup,oturdum salıncağıma...
Sallan da sallan,temiz havayı içime çekerek...
Sonra sağ olsun Elmas ablam geldi,bu seferde hamakta beni sallamaya...
 
Bu arada gece derin uykusundaydı.
Gün uyanık,cin gibiydi...
Ya ulu çam ağaçları...
Baktıkça onların bedenlerine hepsinde ayrı bir hikaye gizliydi sanki...
Kimi sarmaş dolaş olmuş aşkından...
Kimi ayrı düşmüş,hasretinden beli bükülmüş...
Kimi iki ayrı ağaç,tek yürek olmuşcasına,tek beden olmuşlar...
Kimisinin de uç dalları kurusa da,kökleri sağlamdı,dimdik ayaktaydılar...
 
Sıra geldi oturup sohbet etmeye...
Ablam enişteme,yolda gelirken dinlediğimiz Esengül'ü aç dedi.
Enişten hiç erinmeden gitti arabasının başına,teybin kulağını büktü.
Rahmetli Esengül'ün sesi çıktı semaya...
" Taht Kurmuşsun Kalbime,En Güzel Yerindesin "diyerek...
Ardı sıra arka arkaya devamı geldi şarkıların...
Şarkılar...Ah O Eski Şarkılar...
Hepimizi aldı götürdü eskilere...
Eskilere götürse de bizi şarkılar,gönlümüz eskimedi hala...
Gönüller şenlendi,nağmelere eşlik edildi,yeşilin huzurunda...
Semaver çayı demini aldı,çaylar yudumlanırken,koyu sohbetten kimler geldi,kimler geçti habersiz...
 
İki küçük yavru köpekle annesi geldi yanımıza...
Onları doyurdu eniştem,kendi av köpeğine ayırdığı nevaleleri.
Çünkü o yavrularını besliyor,aç kalmasın dedi,besledi anne ve iki güzel yavruyu,çok hayırlı,iyi de bir iş etti.
 
Bu arada hemen yanımızdan inekler de geçmeye başladı tek sıra halinde...
Çam ağaçları ise koro halinde...
Bizler de günü bayram bildik,yürüdük önlerinden resmi geçitte rap rap...
 
Az gittik,uz gittik,dere tepe düz gittik...
Güzel havayı soluduk,yediğimizi erittik,resimler çektik poz poz...
 
Yavaş yavaş akşam oluyordu,gün kayboluyor,güneş batıyordu dağların yamacında...
Bizim de gitme vaktimiz gelmişti,hava kararmadan...
 
Tekrar geri döndük toparlanmak için mekanımıza...
 
Bu sefer ablam tutturdu...
Ben özellikle sizin için getirdim kahve ve fincanları,boşuna mı getirdim diye sitem edince,her ne kadar sizin evde içeriz desek de dinletemedik.
 
Geçti sönmüş mangalın başına,közde kahve yapmaya...
Hemen yetişti eniştem,ablamın imdadına...
Biri üfürüyor,ateşin yüzünü güldürüyor...
Ablam yüzü gülen ateşe bakarken cezvede ki kahvenin bir kısmını döküyor,
içi gidiyor emeğinin yanında...
Eniştemle didişiyor,senden oldu diye...
Derken kahveler geliyor,dibek,Türk kahvesi karışık olarak...
Akşamın darında,keyifle içiliyor kahveler,gönül ferahlığında...
 
Sonra ablam diyor ki bana...
 
" Ayla sen hep hüzünlü şeyler yazıyorsun,bunları yaz,güzel şeylerden yaz,yoksa benim değil herkesin içi kıyılıyor " diyor.
 
Sonra birden bir ses daha yükseliyor,Sevgili Eşimden...
" Gören de sanacak ki;benim seni,her gün iki posta dövdüğümü."
 
Kahkahalar,ara nağmeler havada uçuşurken,eşim bir taraftan da eşyalarımızı toplamaya başlıyor.
El birliğiyle geride hiçbir şey bırakmadan,çöpümüzü de arabamıza alarak ve ardımızda güzel bir anı,hatırat bırakarak herkes yerli yerine,köylü köyüne,hayvanlar da kendi barınaklarına gidiyor...
 
Çam ağaçları ise,kendi ana vatanında,daha nice misafirlerini huzur içinde ağırlamayı bekliyor...
 
AYLA CERMEN TÜFEKÇİ

( Felekten Bir Gün başlıklı yazı Ayışığı tarafından 5.09.2019 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.