07:50 de arabasını holdingin bahçesine park eden Ayhan giriş kapısına yöneldiğinde çocukluk arkadaşı Selim’i elinde sigarası gülerek yaklaştığını gördü.Laubali hareketlerle selamlaştılar.

-Naber lan?

-İyilik senden?Her zaman ki gibi akşamdan kalmasın galiba?

-Hı hı.

Gömlek cebinden çıkarttığı sigarayı Ayhan’a uzatan Selim sigarayı yakarken fısıldadı.

-Akşam neler oldu bilemezsin.

-…..?

-Gece büyükbaşlar toplantı yaptılar.İki de dağılmışlar.

-?????

-Güvenliktekilerle takıldık dün gece.On iki de tam kalkmaya hazırlanıyordum ki büyükbaşlar sökün ettiler.İlk önce seninki geldi en sonda o gitmiş.

-Benim ki kim oğlum?

-Hasan Albay lan.Hasan Albay.Şu anda tam arkanda.

-Selam çocuklar.

-Günaydın komutanım.

Elli yaş üstünde saçları asker kesimi adam güldü.

-Komutan yok .Terhis olduk.Başkanım demeniz kafi

Yanlarından birkaç adım uzaklaştıktan sonra geri döndü Hasan Albay.

-Ayhan!

-Efendim

-Bir saat sonrası için sekreterden randevu al. Seninle görüşmem lazım.

-Peki efendim.

Selim Albayın arkasından bakarken kıkırdadı.

-Ayvayı yedin oğlum.Dedikodular doğruysa bugün ya terfi alacaksın.Yada ….

-Ya da?

-Maaşına zam işine son deyip kapıyı gösterecekler sana.

-Manitandan mı duyuyorsun bunları sen?O kız seni kandırıyor Selim. Dedikodu yapıp paranı söğüşlüyor senin. Akıllanmayacak mısın?

-Dedikodu için paramı veririm lan ben? Yedirdiğim her kuruşun karşılığın alıyorum merak etme. Dün holdingin eskilerinden birisi öldürülmüş. Gece onun için toplanmışlar. Benim ki Genel Müdür asistanı ya! Sabah 7’de beni aradı. Önemli kararlar alınmış gece.

-Ölen ölmüş Selim napıyım? Ölen kimse tanımıyorum. Tanımadığım birisi için niye beni kovsunlar ki? Yine Komplo teorileri üretmeye başladın.Ben içeri giriyorum. Hadi görüşürüz.

-Görüşürüz kanka, Olanlardan beni haberdar et ha unutma.

-Tamam tamam Diye homurdanarak içeri giren Ayhan giriş katının en solundaki çay ocağına gitti. Kupayla kendine çay alıp koridorun en sonuna doğru yürüdü. Üzerindeki küçük tabelada Ar-Ge/ Strateji yazan odaya girdi. Selim’in söyledikleriyle kafası karışmıştı. Zaman zaman dalga geçse de Selim’in duyduğu dedikoduların çoğunlukla gerçek çıktığını biliyordu. Selimin sevgilisi genel Müdürün asistanıydı. Girdiği odada karşılıklı 8 masa vardı. Çocukluktan kalma alışkanlıkla;

-Selamün dedi Aleyküm ağzından mırıltıyla çıktı.

-“Ulan Selim “dedi içinden “kafamı karıştırdın. Başımı belaya sokacaktın az daha.”

Oddakiler ağzından çıkanı duymuşlardı. Kısa süreli dik dik Ayhana bakıp yeniden önlerindeki bilgisayarlara döndüler.Asık suratla masasına oturan Ayhan içinden kızıp duruyordu kendisine.Üç yıldır ısrarla unutmaya çalıştığı selam bu gün diline takılmıştı.Bilgisayarını açtı. Elektronik postalarına bakmak için beklerken masanın üstündeki bekleyen dosyalara göz attı.10 dakika sonra bilgisayarındaki hazırlık aşamasındaki dosyalara göz atmak için hazırlanıyordu ki monitörün altındaki küçük telefon çaldı.

-Aloo

-Ayhan bey’le mi görüşüyorum.?

-Evet benim.

-Selim bey Ulucanlar danışmanlıktan Sırrı ben. Nasılsınız?

-Teşekkür ederim siz?

-İyiyim teşekkürler. Bugün şirkete uğramanız mümkün mü acaba Ayhan Bey? Acil görüşmemiz gereken bir konu var da. Mümkünse öğleden önce.

-Sırrı bey her ne kadar şirketin ortağı olsam da fiili olarak sizinle çalışmıyorum. Bitirmem gereken işlerim var. Konunun acilliğini açıklarsanız izin alıp geleyim.

-Ayhan Bey dün gece ortaklarımızdan Şermin Hanım evinde ölü bulunmuş. Biraz önce emniyetten aradılar. Sanırım öğleden sonra konuşmaya gelecekler. Sizinde bulunmanız gerekiyor. Resmi bazı prosedürlerin tamamlanması için.

-Tam olarak anlayamadım Sırrı Bey. Bahsettiğiniz Şermin hanımı tanıdığımı sanmıyorum.

-Şermin sizin adınıza bazı müşterilerimizin muhasebe ve danışmanlık hizmetlerini yürütüyordu Ayhan Bey.

-………………….

-Ayhan bey?

-Burdayım Sırrı Bey. Bir kaç ay önce bir vekalet verdiğimi hatırlıyorum ama.

-8 ay önce Ayhan Bey. 8 ay önce Şermin Hanıma biri genel iki vekaletname verdiniz. Vekiliniz olarak adınıza imza yetkilisiydi. Diğer ortaklarla arasında ciddi problemler olduğu için kimse karışmak istemiyor. Sanırım birazdan sizi emniyetten cesedi teşhis için arayabilirler.

-Tamam da kardeşim tanımadığım bir kadını nasıl teşhis edeyim ki?

-Biliyorum Ayhan bey.Holding’te 3 yıl çalıştı Şermin. Mutlaka tanıyan vardır. Adınıza imza yetkilisi olduğu için sizinle görüşmek isteyeceklerdir. Emniyet ve savcıyla görüşmeden şirkette bir toplantı yapmamız lazım.

-Tamam Sırrı bey. Tamam ben öğleden önce mutlaka uğramaya çalışırım. Bu Şermin’in dosyalarında bir problem var mı peki beni sıkıntıya sokacak?

-Şirketlerimizin tamamı denetimden geçti Ayhan Bey merak etmeyin.

-Tamam Sırrı Bey. Görüşürüz.

Telefonu kapatırken yeninden çalan telefonu açtı. Odadakiler sesini yükselterek konuşan arada bir “off “ çeken Ayhan’a bakmaya başlamışlardı. Genelde Ar-Ge ofisi holdingin en sakin ofisi olduğu için dikkat çekmişti.

-Aloo.

-Ayhan bey Hasan başkan 20 dakikaya kadar sizi ofisinde bekliyor.

-Tamam teşekkür ederim orda olurum.

Canı sıkkın bilgisayarı kapattı. Masanın üstündeki dosyaları topladı hepsini çekmecelere tıkıştırıp kilitledi. Homurdana homurdana bürodan çıktı.

-Şom ağızlı hıyar!Bir gün de benim için güzel bir laf et be!

Selim’e kızıyordu. Adamın dediği her şeyin doğru çıkmasından nefret ediyordu. Giriş kapısının önünde sigara içenlere aldırmadan sigarasını yakıp sinirle içmeye başladı. Bir taraftan da çayını bitirmeye çalışıyordu.

Holdingin strateji ofisi başkanı Hasan Tahsin ULUDAĞ’ın İkinci kattaki ofisine girdiğinde 15 dakika geçmişti. Sekreter telefonla geldiğini söyleyip eliyle kapıyı gösterince kapının yanındaki boy aynasında ceketini düğmeledi, kravatını düzeltti. Eliyle saçını düzeltip kapıyı çaldı. Açıp içeri girdi.

-Beni çağırmışsınız başkanım.

Hasan Albay geniş masanın ardından dikkatli dikkatli kendisini inceliyordu. İnceleme bitince beceriksiz bir gülümsemeyle:

-Gel evlat otur konuşalım biraz. Kahve içeriz değil mi?

Telefonu kaldırdı:

-Kızım iki kahve getir bize.

Ayhan’ın bu güne kadar görmediği şekilde sıkıntılıydı. Normalde pat diye konuya girerdi. Sekreter kahveleri getirene kadar konuşmadılar.

-Sen gelmeden dosyanı inceledim biraz Ayhan. İlginç bir hayatın var. Hiç kız arkadaşın yokmuş. Alkol kullanmadığın özellikle belirtilmiş dosyanda. Verdiğimiz ücret yetmiyor mu?

-Maaşımla ilgi değil başkanım. Alkol kullanmadığım doğrudur. Kızlara da takılmam.

-Sebebi nedir Ayhan?

Çocukluğumdan bu yana bu tür ortamlarda pek bulunmadım başkanım. Şarhoş arkadaşlarıma çok kahve taşıdım. Kusmuklarını temizledim. Alkol almak içimden gelmedi bir türlü. Kontrolden çıkıp zavallı ve gülünç duruma düşmek bana göre değil efendim. Kızlara gelince …

-Her hangi bir problem falan yok değil mi Ayhan? Güven eksikliği falan…

-Hayır efendim her konuda kendime güvenim tam. Pek çok kızla takıldım ancak bir süre sonra lüks tüketim hayallerini tatmin etmek için beni kullanmaya kalkmaları yüzünden hepsinden ayrıldım. Kız arkadaşlarımın neredeyse tamamı benden çok alacağım mobilya ve beyaz eşyaya önem verdiklerini bir şekilde bana hissettirdiler. Bu olay pek çok kere başıma gelince kızlara takılmayı bıraktım. Tek gecelik veya para karşılığı ilişki yaşamakta bana göre değil. Hayallerimdeki kıza rastlayana kadar bekleme kararı aldım.

-Anlıyorum Ayhan.

-…………

-……………..

-Dün gece neler olduğundan haberin var mı?

-Hayır başkanım.

-Evlat dün gece 3-4 sene önce holding’te çalışmış bir kadın polis bölgesinde ölü bulunmuş.

-Şermin Hanım mı?

-Evet kadının adı Şermin. Hakkında ne biliyorsun?

-Hiçbir şey bilmiyorum başkanım. Ulucanlar’a ortakmış. Biraz önce Sırrı aradı beni. Emriniz üzerine bu kadına vekaletname vermiştim. Şirkete gelmemi istedi benden. Şermin hanımı tanımıyorum.

Hasan Albay çekmeceden çıkarttığı sigaralardan birini Ayhan’a uzattı.

-Ayhan biliyorsun holdinge girmene ben sebep oldum. Sana kefil olduğuma hiç pişman değilim. Hazırladığın bütün dosyalardan ve muhasebe departmanındaki çalışmalarından son derece memnunum.

-Kovuldum mu başkanım?

Hasan Albay telaşla sözünü kesti Ayhan’ın konuşmasına izin vermedi.

-Hayır hayır Ayhan. Ben varken seni kimse kovamaz. Ama istifa etmen gerekiyor.

-Madem benden memnunsunuz niye istifa etmemi istiyorsunuz efendim?

-Bunun memnuniyetle alakası yok Ayhan. Farklı bir görev diyelim istersen. Aslında ben senin holding üst yönetimine çıkmanı bekliyordum. Şermin’in ölümü bütün planlarımı alt üst etti.

Sabahtan beri Ayhan’ın canı sıkkındı zaten. Terfi beklerken istifa etmesi isteniyordu birde üstüne üstlük “Farklı bir görev “ diye kılıf bulunmuştu. Basbayağı kovmaydı bu yapılan.

-Başkanım tanımadığım bir kadın için beni işten atıyorsunuz ama?

-İşten atma yok Ayhan söyledim ya sana! Bana inanmıyor musun?

-İnanıyorum başkanım da. Söylediklerinizin başka bir manası yok ki!

Hasan Albay’ın yüzü katılaştı birden bire, emrine itiraz edilmesinden nefret ederdi her zaman.

-Şermin’in farklı ilişkileri yüzünden yönetim katındakiler Şermin’le alakalı her kesin ayrılmasını istediler Şermin üzerinden hem şahıslarına hem holding’e medya yoluyla saldırılacağından korkuyorlar galiba.

-Kim böyle bir şeye cesaret edebilir ki başkanım?

-Ben de senin gibi düşünüyorum Ayhan gece açıkça söyledim. Devletimiz için bu kadar hizmetten sonra ne idüğü belirsiz bir kadın yüzünden tedirgin olmaya gerek yok dedim ama bu kadın her kimse yönetimdekileri bayağı korkutmuş.

-Siz bu kadını tanımıyor musunuz efendim?

-Maalesef Ayhan tek bildiğim bir süre yönetim kurulunun sekreterliğini yapmış. Sonra ne halt ettiyse kovulmuş Ulucanlar’a yerleştirilmiş. Vekalet olayı da Yönetimin talimatıyla oldu zaten. Neyse devam edelim biz senin diğerlerinden farkın şu. Her hangi bir zarara uğramayacaksın. Bundan sonra Ulucanlar’da çalışacaksın. Yönetim aynı zamanda Şermin’in ölümünü araştırmanı istiyor senden. Yapacağın araştırmayla ilgili bütün masrafların karşılanacak. Soruşturmanın poliste olması da ayrı bir sıkıntı zaten. Dün gece çok tartıştık. Bildiğin gibi istifa ve tenkisat sebebiyle holding’ten ayrılanlar bir daha hiçbir şekilde geri çağrılmazlar. Ben bastırınca yönetim katındakiler verdikleri görevi yaparsan geri dönmene izin vereceklerini söylediler söz verdiler bana.

-Şermin’in ölümünü araştırırım elbette başkanım. Katilini bulurum. İstiyorsanız cezasını da veririm.

-Araştırma ayrı Ayhan. Geriye dönmek için yapman gereken görev başka.

-Her görevi yaparım başkanım.

-Beklediğim cevap Ayhan. Sana yakışır şekilde.

Hasan Albay’ın çekmeceden çıkartıp uzattığı iki dosyaydı.

-Birinci dosya sende kalsın ikinci dosyayı incele, ezberle, binadan çıkmadan imha et. Bu işi başarırsan önün açık unutma.

( Bina 184 başlıklı yazı Mustafa ESER tarafından 3.09.2019 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.