Çoğu insan,  evlatlarına bolca miras bırakmak ister. Evlatlarının hiç bir şeyi eksik olmasın diye çabalar durur.  Zaten miras bırakmadan önce evlatlarını iyi bir şekilde yetiştirmek, okutmak, hayata kazanmak için kendini yıpratır. Yemez yedirir, içmez içirir; giymez giydirir yani lüks yaşamaz ama evlalarının rahat etmesi için kendini feda eder. Başka bir ifadeyle evlatlarını nefsine tercih eder. Evlatlarını nefsine tercih etmesindeki en büyük sebep sevgidir,  merhamettir, şefkattir.

 


Aslında ortada o kadar çarpık bir tablo mevcuttur ki, çok sevdiği evlatlarını yetiştirip onlara mal mülk bırakırken çoğu kez farkında olmadan sevdiklerinin yaşayacakları dünyanın tarumar edilmesinde katkıda bulunmaktadır. İleride neslinin yaşayacağı dünyayı yaşanmaz hale getirenlerin korosunda yer alır. Yaşanmaz hale gelmiş bir dünyada: tatlı suyun kıtlık olduğu, havanın kirli olduğu, iklimin bozulmuş olduğu, toprağın çoraklaşmış olduğu, denizlerde balıkların kalmamış olduğu bir dünyada malın mülkün çok olsa ne yazar?


Kim evlatlarının, torunlarının yanı neslinin dünyasını yaşanmaz hale getirirmiş, olabilir mi böyle bir şey? Olur, efendim! Hem de bal gibi de olur!

 


Dünyamızı değişik şekillerde tahrip ediyoruz ve dünyaya en büyük zararı belki de tatlı suyu israf etmekle veriyoruz. Evet, en çok israf edilen maddelerden biri de sudur, galiba bu yüzden sudan ucuz gibi bir tabir bulunmaktadır.  Hâlbuki su dünyadaki en önemli maddedir, yaşam için olmazsa olmazdandır. Bir insan haftalarca aç kalabilir ama susuz asla! Açlık grevine girmiş insanlar hiç bir şey yemezlerken, az da olsa su içerler.


İnkâr edemeyiz, her birimiz az veya çok su israfında bulunuyoruz.  Musluklardan akıp giden su damlaları belki de bir gölü dolduracak kadardır. Çoğu kez, bir iki saniye zaman ayırıp musluğu iyice kapatmak su israfını azaltır. Bazen musluğu tamir etmemiz veya değiştirmemiz gerekir ama israf etmemek için bu fazlasıyla değer.   Diğer yandan hangi birimiz elimizi yüzümüzü yıkarken, tıraş olurken, abdest alırken veya bulaşık filan yıkarken gereğinden en az iki veya üç kat su kullanmayız ki? Özellikle son tip musluklar sanki su israf edilsin diye yapılmış, dokunulduğu zaman hemen sonuna kadar açılıp şelale gibi su akıtır. Bir iki saniye ayırıp suyu çoğumuz kısmayız.  Neticede azıcık dikkat etmek veya bir kaç saniye ayırıp musluğu kısmak su israfını büyük bir ölçüde azaltacaktır.


Anti parantez arasında belirteyim;  zırt-bırt bol köpüklü suyla araba yıkama veya ziraat alanlarında mahsule 5 saat su vermek yeterken 10 - 15 saat sulama gibi devasa su israflarından bahsetmiyorum. Beterin beteri olan; fabrikanın kirli veya zehirli suyunu arıtmadan ırmağa akıtıp binlerce küp suyu kullanmaz hale getiren, suyu zehirleyen, çok sayıda balıkların telef olmasına sebep olan (hayvanlardan daha aşağı)  mahlûklardan da bahsetmiyorum.  Suyun zehirlenerek burada yaşayan canlıların katliamına göz yuman insan kılığındaki yetkili olan canlılardan da bahsetmiyorum.  Muhatabımız,  iyi niyetli olan,  çevresine saygılı olan insanlardır.

 


Nerde kalmıştık? Her birimiz az veya çok su israf ediyoruz. Dikkatinizi çekmek istediğim nokta; israf ettiğimiz her litre su, ileride neslimizin çekeceği su sıkıntısıdır.   İsraf ettiğimiz her litre su, neslimizin ileride içmeye bile bulamayacağı su olabilir. Daha kestirme bir ifadeyle, neslimiz ileride içecek su bulamazsa eğer, bunda bizim de kabahatimiz olacaktır!


Çok abarttığımı düşünmüyorum, Afrika’da susuzluktan kavrulan nice insan vardır ve bizler bunları televizyonlarda veya internette görüyoruz. Belki bir asır önce onlarında bolca kana kana içebilecekleri kadar buz gibi soğuk suları vardı ama bugün susuzluktan perişan olan yavrular gözler önünde. Bugün Afrika’da çekilen su sıkıntısı ileride dünyanın başka yerlerinde çekilemeyeceği veya bizim neslimizin de içecek su bulamayacağı anlamına gelmez.


Sahi, su neden bu kadar ucuz görülüp israf edilir? Galiba gökten indiği,  ırmaklarda, çaylarda, nehirlerde akıp gittiği,  göllerin, denizlerin, okyanusların dolup taştığı içindir. Gökten damla damla indiğinden, yerden de fışkırdığından veya dünyanın yüzde 70’inin su olduğundan olsa gerek, en çok su israf ediliyor.  Hâlbuki dünyadaki suyun sadece yüzde 2.5’u tatlıdır yani içmeye müsaittir. Yüzde 2.5 tatlı suyun büyük bir oranı da kutuplardaki buzul dağlarındadır, yani içilebilecek su aslında o kadar da çok değildir.  Zaten az olan tatlı su sorumsuz, bilinçsiz veya israf yüzünden hızla tükenmektedir. Tatlı suyu tüketmekle dünyayı yaşanmaz hale getiriyoruz! Neslimize temiz bir dünya bırakmak, neslimizin en büyük ve en tabi hakkıdır. Onların da yaşayacakları dünyayı yakıp yıkmaya, tahrip etmeye hiç bir hakkımız yoktur. Neslimiz, yaptığımız tahribatların hesabını bize mahşerde kesin soracaktır.

 


Çok sevdiğimiz, nefsimize tercih ettiğimiz neslimize mal mülk bırakacağımıza onlara mutlu, huzurlu, sağlıklı bir şekilde yaşayabilecekleri maddi ve manevi temiz, pırıl pırıl bir dünya bırakalım yeter de artar da! Güzel ahlak yanında belki de neslimize bırakabileceğimiz en iyi miras temiz bir çevredir.

 

 Abdullah Konuksever


( En İyi Miras başlıklı yazı hotamisli tarafından 5.08.2019 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.