“Hayatımızda tek mecburiyet sevgi­dir.” Anthony Robbins.

“Kötü adamlar korkudan itaat eder, iyi adamlar sevgiden.” Aristo

“Gerçekten sevenler, karşılık beklemeden sevenlerdir.” Ahmet Hamdi Tanpınar

 

 

Sevmek yaşamaktır, sevdiği olmaktır, paylaşmaktır, gücenmemektir, yürümektir gönüllerde. Güvenmektir, onaylanmaktır. Sevdiğini kendisi gibi, kendisinden de çok duyumsamaktır.

Her insan sevmek ve sevilmek ister. Ama sadece istemek yeterli olsaydı, her insanın doyumlu bir sevgi birlikteliği içinde olması gerekirdi.

Sevgi, sevdiğimiz insan aracılığıyla içimizdeki sevgiye uzanan içsel bir yolculuktur. Sevgi, karşılıklı kendimizi keşfetmenin, içimizdeki potansiyeli ortaya çıkarmanın ve paylaşılan yaşamı anlamlı kılmanın, kendini gerçekleştirmenin harikulade yolculuğudur.

 Sevgi olduğunuzu yeniden hatırlamak, kendiniz olmanın ta kendisidir. Sevginin, sevilen kişi aracılığıyla size hatırlatmak isteği tam da budur.

Sevmeyen, yani kin, nefret, acı, korku, doyumsuzluk içinde bulunan kişi hastadır. Pek çok psikolojik ve bedensel rahatsız­lıkların temelinde sevgisizliğin yattığı söylenebilir.

Sevmeyen, sevilmeyen, başkaları ve toplum tarafından benimsenmeyen kişi, tüm silahlardan daha tehlikelidir; çünkü her türlü tutarsız davra­nışın kaynaklarından biri de sevgisizliktir.

 Böyle biri yalnızlığa ve tutarsızlığa itilmiştir. Biyolojik ve güven gereksinimleri giderilen insanın sevgi ve benimsenme ih­tiyacı karşılanmayınca, nelerin olabileceğini, ilerlemiş toplum­larda uyuşturucu madde alışkanlığı, saldırganlık, cana kıyma, hippilik, ilkel dinlere dönüş, soygun, savaş, çatışma vb. gibi olgu ve olaylarda gözlenebilir.

Şimdiye dek, çağlar boyunca genel olarak sevgi güçsüz­lük”, buna karşılık “acımasız, duygusuz, hileci, otoriter olma ise, güçlülük” olarak benimsenmiştir. Oysa sevgi en büyük güç, ötekiler ise güçsüzlüktür; çünkü sevgiden sevgi; yani hoşgörü, paylaşma, içtenlik, doğruluk, erdem, adalet vb. doğup gelişebilir.

 Sevgi insanı üretmeye, üretmek ise insanı bilgilenmeye iter. Wilhelm Reich; “Sevgi, çalışma ve bilgi, yaşamamızın kaynak­larındandır, dolayısıyla, yaşamı onların yönetmesi gerekir.” Derken sevginin olmadığı yerde güçlü bir üretkenliğin ve üret­kenliğin olmadığı yerde de bilgilenme isteğinin zor oluşacağını anlatıyor.

Sevgi konusunda başka bir gerçek daha var. O da sevilme ihtiyacının yaşam boyu sürdüğüdür. Sevgi, açlık ve susuzluk gibi sürekli doyurulmak isteyen bir duygudur. Yaşamda sevgi boşluğunu dolduracak, onun yerine geçebilecek başka bir şey gösterilemez.

Nasıl tüm ağaçların güneşe, suya veya çevreden edinecek­leri besinlere gereksinimleri varsa, tüm insanlar da kendi çevre­lerinden edinecekleri güvenliğe, sevgiye ve statüye gereksinim duyarlar.

 Sevgi konusunda Erich Fromm diyor ki: “Sevgi, sevgi üre­ten bir güçtür. Güçsüzlük sevgi üretememektir.” Evet! Sevgi güçsüzlüğün panzehridir. Güçsüzler sevmekten korktukları için güçsüzdür. Sevmekten korkanlar doğaldır ki paylaşma güdüsü zayıf olanlardır.

            “Öyle ya ne bileyim kimin ne zaman, ne kadar sevgiye ih­tiyacı olduğunu! ...” derken dünyada birçok açlıktan ölenlerin unutulduğu gibi, sevgisizlikten ruhları ölenler de, ta ki kendilerinden bir zarar gelene kadar unutulurlar. Fakat sevgi teneffüs et­tiğimiz hava, oksijen gibidir. Ona her an herkesin ihtiyacı vardır (Ergen, 2009).

 

Bu gün artık şiddet, haksız rekabet, kin ve nefret gibi pek çok sorunla örülü dünyamızda birbirimize verebileceğimiz en güzel armağan birer sevgi gözlüğü olmalıdır. Bu ise, ancak ilk önce kendi sevgi gözlüklerimizi takmakla mümkün olacaktır. Yani sevmeyi öğrenmekle.

Bireysel mutsuzluğumuzdan eğitim-öğretimdeki aksaklıkla­ra, toplumsal kargaşadan dünyada yaşanmakta olan ekonomik krizlere kadar bütün insanlık sorunlarının kaynağında sevgisizlik bulunmaktadır.

Onun için başarılı ve mutlu olmak istiyorsak, dünya barışını korumak ve insanların, insan gibi yaşamını istiyorsak sevgiyi, her eylemimizin temeline almak ve bunu doya doya yaşamak zorundayız.

Kızgınlık, kırgınlık ya da acıya tutunmayın. Enerjinizi çalarlar ve sizi sevmekten alıkoyarlar. Leo Buscaglia

“Sevmek, sevilmeyeni de sevmektir, yoksa bir erdem değildir.” Gilbert Chesterton

“Sevmek, mutluluğumuzu bir başkasının mutluluğuna bağlamaktır.” Gottfried Leibniz

Unutmayalım ki…
Sevgisiz zekâ, bizi küstah yapar.
Sevgisiz adalet, bizi dizginsiz yapar.
Sevgisiz diplomasi, bizi iki yüzlü yapar.
Sevgisiz başarı, bizi kibirli yapar.
Sevgisiz zenginlik, bizi haris yapar.
Sevgisiz uysallık, bizi hizmetkâr yapar.

Sevgiyle kalın…

 

 

 

 

 

KAYNAKÇA

1-Arslanoğlu, İbrahim. Yaşamımızda ve Eğitimde Sevgi Neden Önemlidir? Dumlupınar Ün. Paneli, Kütahya:2010.

2-Çağlı, Cemal. Eğitim ve Sevgi. Aralık, 2006.

3-Maslow, Abraham. İnsan Olmanın Psikolojisi. Çev. O. Gündüz. Kuraldışı Yayıncılık, İstanbul:2001.

4-Sönmez, Veysel. Sevgi Eğitimi. Anı Yayıncılık. Ankara:1997.

5-Yörükoğlu, Atalay. Çocuk Ruh Sağlığı. 2. Baskı, Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları, Ankara:1979.

6-Yörükoğlu, Atalay. Çocuk Ruh Sağlığı. 8. Baskı, T.İş Bankası Kültür Yayınları, TTK Yayınevi. Ankara:1984.

 

 

 

 

 

( Sevginin Gücü-4 başlıklı yazı KARAM-41 tarafından 18.07.2019 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.