Çakıl taşları 2

Yağmur bulutları tekrar gökyüzündeki hakimiyeti ele geçirdiler.Gök gürlemeye başlayınca gayri ihtiyari Osmanın belime sarılması anlatılması zor bi durumdu.Nefesi kesilecek gibiydi.Saçları sırılsıklam olmuştu.Nefes alırken göğsü hırlıyordu.Belliki üşütmüştü.Elimizdeki son çakıl taşlarını da suya atmış ve ayağa kalkmıştık.Yemek masamızda yok yoktu.Osmanı adeta çeke sürüde getirdim.Masaya oturtmak için bildiğiniz güç kullandım.Gelmek istemiyordu.Ama aslında bize o kadar ihtiyacı var ki...aslında bir nefese dayanağa bir sahibe ihtiyacı var.Ali oturduğu sandalyeden kalkarak samimiyetle Osman’a elini uzattı.

- İsmim Ali, eğer dursaydı Oğlum da senin yaşlarında olacaktı.
Bu cümle Osmanı tam hedeften vurmuştu.O hırçın çocuk gitmiş yerine munis bir çocuk gelmişti.Cektigim sandalyeye itirazsız oturdu.

- Oğluna ne oldu ki?

İçini çeke çeke sorduğu bu soru ve sonrası hayatımda yaşadığım en güzel anlardan biriydi.

Ali, Osmanın yanına gelmiş ona kendi oğlunun hikayesini anlatıyordu.Yurtdışı seyahatlerinden birinde havaalanı yolunda ailece gecirdikleri trafik kazası sonrası oğlu ve karısı olay yerinde ölmüşlerdi.K kendisi ağır yaralı kurtulmuş tam üç ay yoğun bakımda kalmıştı.Onun için her yıl babalar gününde bu ıssız ve güzel mekana gelir Oğlumla yaşadığım son babalar gününü içimden kutlarım.

Yemeklerimiz bitmişti.Cay ve kahvelerimizi içmek için şark köşesine geçtik.Osman artık rahatlamış yüzüne renk gelmişti.Ali devamlı çiğnediği şekerli sakızdan Osman’a uzatırken ;

- Tek başına o gölün kenarında ne yapıyordun,anlatmak ister misin?

O gün babamın gözlerine baktığım son günmüs meğer.Saçlarımı ıslatıp sevdiği gibi yana taramıştım.Annem evde yaptığı börek,çörek ne varsa yanımıza almıştık.Babamda mangallık malzemeleri hazırlamıştı.Arabamiza binip yola çıkmıştık.Her yıl biz de bir kaç defa buraya gelirdik.Meğer bu durumu bilen babamın hasımları yolun kenarına pusu kurup beklemeye koyulmuşlar.Annem,babam ve annemin kucağında olan kardeşimi oracıkta silahla öldürdüler.Ben arkada korkudan koltuğun arasına sıkışıp yandaki çantayı üzerime alıp orada saatlerce beklediğini biliyorum.Sonradan yoldan geçen insanların ve gelen ambulansın yardımı ile bizleri götürdüler.Sonrası hep hüzün...

Ali Osman’a sarılıp gözyaşlarını tutamadı.Osman gözleri buğulu anı yaşayarak anlatıyordu.Sapanca’da dedemler bana sahip çıktılar.Her yıl babalar günü buraya gelir,babamla geldiğimiz son seferde göle taş atışımızı tekrarlarım.Babasızlık zor Ali abi...

-Deden burada mı?

-Evet

-Niye baştan söylemedin dedeni de yemeğe çağırırdık.

- Abi beni zorla getirince heyecandan unuttum.Sonra da siz oğlunuzun öldüğünü söyleyince

-Anladım.Hadi dedeni bul gel ...

-Tamam abi 

Ali bana dönerek;

- Ne kadar güzel ve hüzünlü yüzü var. Yaşından olgun davranışı ve konuşması var.Çok kanım kaynadı.
Hele o yeşil gözleri ve kumral saçları...

Ali yine duygusala bağlamıştı. Buraya her gelişimiz de bu tür durumlar yaşıyoruz ama bu sefer bu çocuk iyice mahfetmisti.

-Ali kafandan neler geçiriyorsun?

- Kenan bak, bana yine deli diyeceksin ama..ben bu çocuğu ve dedesini yanıma almak istiyorum.Onda garip bir şeyler var..ben hiç böyle olmamıştım.Olaydan sonra çok çocuklar gördüm,sevdim,yardım ettim ama bu başka...o gözlerindeki mahcubiyet beni mahvediyor.



Devamı yarın
( Babasız Çocukların Babalar Günü başlıklı yazı AZİZ REMZİ tarafından 16.06.2019 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.