Yok farz edildi millet, kuşatıldı vicdanlar

Cellâda gülümsedi darağacında canlar…

 

Dört duvar arasında aynadan yansır hüzün

Can mülküne dadandı haramiler gündüzün

 

Nefret kılıç kuşandı, mantık savuştu gitti

Zeybek; Yaradan’ına, Hakk’a kavuştu gitti

 

Güneş battı ufuktan, akıl çekildi dara

Akıp gitse de zaman iyileşmez bu yara

 

Ateş denizlerine mumdan gemiler düştü

Güneş çekildi gökten, gün geceye dönüştü

 

Zalim gelmez insafa, dile gelse de urgan

Sonsuzluk yolcusuna iman en sıcak yorgan

 

Sancı sancı üstüne, bu ne çetin imtihan

Göğüs kafesinizde paslı hançerdir vicdan

 

Millet kan yaş dökerken insaf fakiri güldü

Zeybeğin aziz naşı yüreklere gömüldü

 

Hayat dağın zirvesi, ölüm bir derin kuyu

Teslimiyetle yendi içindeki korkuyu

 

İniş yokuş demedi gönlümün yılkı atı

Geçti nurdan kanatla bir kuş gibi sıratı

 

Gök kubbenin altında bıraktı hoş bir seda

Bu ne acı bir ölüm, bu ne hazin bir veda

 

Nerde bir urgan görsek kahroluruz, yanarız

Ege’nin efesini, zeybeğini anarız…

 

Rabbim bir kez dilese yokuşa akar sular

Vicdansızın üstüne geri teper pusular

 

Milletin sevgilisi, yiğit,  cengâver ölü…

Gönül bahçelerinin solmayan gonca gülü

 

Zalimler bilmeli ki payidar olmaz zulüm

Hakk davası uğrunda bize düğündür ölüm…


M. NİHAT MALKOÇ


( Zeybeğin Uykusu başlıklı yazı M.Nihat Malkoç tarafından 27.05.2019 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.