Mavi turnam yaralı, sevdam
Azığa aldığım öykümde bir tin’im
belki de bir titr:
Ayyuka çıkan hazanın iç dokusunda
Kalbura dönen yürekte hep gizil ve
tetikli harfler.
Zamanı uyuttum
Başmisafirim efkârlı mevsim
Oysaki baharın eltisi Mayıs
İçinde devindiğim kâbuslar
Fukara yüreğim garbında ölümün
Sakıncalı bir izleğim ben çoğuna
göre.
Lanet konuşlu diz(e)lerimde
Aşkı sürmenaj ettiğim bir yetim
heceyim altı üstü.
Zanların dolduruşa getirdiği bir
zafer
Zannımca içimde toz bulutları
Gözlerim iken kamaşan
Ne de olsa İlahi Aşka teslim oldum
ben.
Uyruğu kayıp bir masal gibi;
Sancılı kekremsi benlik zaruri bir
ihmal
Döşediğim
Azığa alıp da dünü öfkemi aşkla
yoğurduğum…
Bir faniyim altı üstü devrik
cümlelerin
Tininde lades, sevgili azizim.
Göğün titrek ellerinde
Tanrı bildiğim sonsuzluk
Beni duyduğuna kani her gün tavaf
ettiğim hayal dünyam
Makûs talih olsa olsa akla zarar.
Zevcesi ölüm olan bir tufan
Gök gözlerinde sevdiklerimin
Teftişe çıkmak varla yok arası bir
edim
Oysaki yükümü boşaltmak adına
gelmiştim.
Vakur bir dizgin içimi lekeleyen;
Aşka biat bir hüzün delifişek
yüreğimde
Nasıl da coşkulu
Ve tek tanık kader
Tek suçlu da ben ve kaynakçam
devşirme heceler
Kanatlarımda dokunaklı olsa yaram
Kime ne zararı var işte
İçimde saklı tuttuklarımın?
Bir de serperken aşkın, sevginin
ruhunu
Boca etmekle bozguna uğrayan hep mi
mesafeli
Bilip bilmeden gözümden sakındığım
gizem?
Haşmetli mürekkep;
Haznemde yangın tefriş etmiş bir
kere…
Ya, ne kaldı geriye?
Ben çekip gittikten sonra.
Serdim mavi muşambamı siyah zemine
Oysaki efkârı kandıramadım
Mutlu olduğumu fısıldarken Tanrıya
Hicapla yıkandı ruhum;
Sarmalında hidayetin
Gün doğmadan karışmalı sonsuzluğa.
Elemi ve ihaneti tetikleyen hep mi
zaruri kaderimde?