Paylaşılamayan İlk Kurşun.
Bugün 15 Mayıs...
Bundan tam yüz sene önce yani 1919 Yılında bugün İzmir, Yunanlılar tarafından
işgal edilmişti. İzmir’in Yunanlılar tarafından işgali üzerine bu alçaltıcı
duruma tahammül edemeyen Hasan Tahsin adlı bir gazeteci, düşmana ilk kurşunu
sıkmış ve böylece Milli Mücadelemiz başlamıştı.
Evet, seneler boyunca Milli Mücadelemizin
İlk Kurşunu olarak bunu anlattık
okullarda, Tarih ve TC İnkılap Tarihi derslerinde.
Milli Mücadelemizin İlk Kurşunu deyince aslında öncelikle açıklanması gereken
şey Milli Mücadelenin ne olduğudur.
30 Ekim 1918 de imzalanan Mondros Ateşkes Antlaşmesından hemen sonra yurdumuzu
işgal eden düşmanlar ile öncelikle sivil
halkın, daha sonra da düzenli ordunun yaptığı mücadelelere Milli
mücadele denir ki bu mücadele dönemi 1918-1922 Yılları arasını kapsar ( Mondros
Ateşkes Antlaşması- 30 Ağustos Zaferi )
Yurdumuzun işgali 30 Ekim 1918 de başladığına göre ilk kurşunun İzmir’in İşgali
sırasında 15 Mayıs 1919 da atılmış olması ister istemez insana şu soruyu
sordurur: Ne yani bir yıl boyunca ülkemiz işgal edilirken kuzu kuzu seyredip
düşmana tek bir kurşun bile atmadık mı?
Yurdumuz düşman tarafından işgal edilirken ona bir yıl boyunca hiç bir direniş göstermemiş olmak Türk Milletinin tabiatına uygun bir davranış değildir. Nitekim
de öyledir. Yani İzmir’in İşgalinden önce düşmana ilk kurşun atılmıştır. Daha
da açık konuşmak gerekirse Milli mücadelenin ilk kurşunu İzmir’de Hasan Tahsin
tarafından atılmamıştır. Hatta İzmir’de 15 Mayıs 1919 da atılan kurşunun Hasan Tahsin tarafından atıldığı da oldukça
şüphelidir.
Evet, Biz Tarih öğretmenlerinin zorlandığı konuların başında gelir İlk Kurşun olayı. Zira aynı ders kitabı içinde
aynen şunlar yazar:
a) Milli Mücadelemizin ilk kurşunu Hatay İlimizin Dörtyol ilçesinde
sıkılmıştır.( Kim tarafından sıkılmıştır, olay hangi tarihte cereyan etmiştir yazmaz. )
b)Milli Mücadelemizin ilk kurşunu 15 Mayıs 1919 da İzmir’de Hasan Tahsin adlı
bir gazeteci tarafından sıkılmış ve böylece Milli Mücadelemiz başlamıştır
c)Milli mücadelemizde Yarbay Ali Bey (
Ali Çetinkaya ) idaresindeki 172. Alayın Ayvalık ilçemizde Yunan işgal kuvvetleriyle yaptığı savaş, ilk
kurşun savaşı olarak bilinir. ( Bu savaşın da tarihi yazmaz kitaplarda. )
‘’Milli Mücadele Hasan Tahsin’in düşmana
sıktığı ilk kurşun ile başladı.’’ Dedikten hemen sonra ‘’ Evet çocuklar,
Atatürk 19 Mayıs 1919 da Samsun’a ayak
basarak Milli Mücadeleyi başlattı’’ Deyince
öğrencinin kafası karmakarışık olur. Ancak olay bu kadarla kalsa iyi.
Milli mücadelenin ilk kurşunu Hatay ilimizin Dörtyol ilçesinin Karakese Köyünde
19 Aralık 1918 de Kara Mehmet adlı bir vatandaşımız tarafından Fransız askerine
sıkılmıştır.’’ Dediğiniz anda kafalar iyice allak bullak olur.
Milli mücadelenin ilk kurşunu eğer 19 Aralık 1918 de sıkıldıysa Hasan Tahsin’in
15 Mayıs 1919 da sıktığı kurşun nasıl ilk kurşun olur? Neden ilk kurşun olur? Peki ya Ali Çetinkaya’nın 29 Mayıs 1919 da
sıktığı kurşun nasıl ilk kurşun olur ki Ayvalık-Ödemiş cephesindeki bu savaş ‘’
İlk Kurşun Savaşı’’ olarak anılır, bu ilk kurşunun anısına Ayvalıkta ‘’ İlk
Kurşun anıtı ‘’yaptırılır? Ödemiş’de bir köyün adı ‘’ il Kurşun Köyü’’ olur?
Durum böyle olunca öğrenci sorar?
-Hocam, bunlardan hangisi ilk kurşun?
‘’ Hepsi’’ deseniz olmaz. Mantıklı değildir Her şeyden önce. ‘’Dörtyol'daki’’
Deseniz diyemezsiniz zira ülkenin başbakanı, cumhurbaşkanı bile ‘’ Düşmana ilk
kurşunu 15 Mayıs 1919 da Hasan Tahsin sıktı ‘’ Diyorsa, siz Hasan Tahsin’in
elindeki tabancayı alıp Kara Mehmet’in elime veremezsiniz.
O zaman?
O zaman ‘’ Fransızlara ilk kurşunu Kara Mehmet,
Yunanlılara ilk kurşunu Hasan Tahsin sıktı çocuklar. Ali Çetinkaya mı? O da milli mücadelenin ilk resmi kurşununu
sıktı. Diğer sıkanlar sivil vatandaşlardı. Ali Çetinkaya ise bir asker ( yarbay
) olarak düşmana kurşun sıkmıştır.
Öğrenci bu merak eder.
-Peki hocam Milli Mücadele bu sıkılan kurşunların hangisiyle başladı? Ya da Milli Mücadele bu kurşunlarla başladıysa
neden ‘’ Mustafa Kemal 19 Mayıs 1919 da Samsun’a çıkarak Milli Mücadeleyi
başlattı diyoruz?’’
- Çocuklar, Milli Mücadele Güneyde Fransızlara Kara Mehmet’in sıktığı ilk
kurşunla başladı, Doğu’da Kazım Karabekir’in Ermenilere sıktığı ilk kurşunla
başladı, batı cephesinde ise Hasan Tahsin’in düşmana sıktığı ilk kurşunla
başladı. Bunlar Milli Mücadelemizin
silahlı safhasının başlangıcıdır. Ancak Milli mücadele bu gayrinizami silahlı mücadele
ile kazanılmadı elbette. Mustafa Kemal işte
bu gayri nizami savaşı, nizami bir savaş haline döndürmek için 19 Mayıs
1919 da Samsun’a çıktı. Anladınız mı?
Gözlerine baktığım zaman anlamış gibi görünseler de bundan tam emin değilim. ‘’Anlamayan
var mı?’’ Diye sorduğumda tek parmak bile kalkmadığına göre konu anlaşılmıştır.
Peki bu ilk kurşun mevzuu burada bitiyor mu?
Maalesef bitmiyor.
Kafanıza takılıyor.
Ne mi kafanıza takılıyor? Anlatayım.
Mesela Hasan Tahsin’in İzmir’de düşmana sıktığı
ilk kurşun, milli mücadelemiz açısından bu kadar önemliyse İzmir’de bir
ilk kurşun ve Hasan Tahsin anıtı neden ancak 1974 Yılında dikildi? Diğerlerini
geçtim, Atatürk veya İsmet Paşa niçin böyle bir anıt yaptırmadılar?
İzmir'deki Hasan Tahsin ve İlk Kurşun Anıtı da ilginçtir. Hasan Tahsin ve elinde
düşmana ilk kurşunu sıktığı tabancası...İyi de Hasan Tahsin neden silahını
Yunan askerinin geldiği yöne değil de Türk direnişinin başladığı Bahri Baba Parkına yöneltmiş?
Fakat bu sorulardan daha da önemlisi şudur:
1931 tarihli Tarih Ders kitabında İzmir’in İşgali
bakın nasıl anlatılıyor: "Yunan
kuvvetleri İzmir rıhtımına çıkarıldı; Efzon taburları, İzmir kışlasının yanına
yaklaşırken, Yunanlılar tarafından atılan silahları bahane ittihaz ederek
kışlayı ateşe tuttular."
Bu Ders Kitabı bizzat Atatürk’ün
kontrolünden geçmiş olan bir kitap...neden Hasan Tahsin yok bu kitapta? Hani düşmana atılan ilk kurşun? Yok...
Daha da iginçi: 1970 li yıllara kadar Ders kitaplarında Hasan Tahsin ve ilk
kurşun diye bir şey yok.
1972 Yılına kadar bu ülkede bize Hasan Tahsin’i tanıtacak bir kitap da
yok. Ancak 1972 yılında İzmir Gazeteciler Cemiyeti tarafından yazılıyor.
Şimdi bazı okurlar ‘’ Hocam şimdi sen Hasan Tahsin diye biri yok da dersin.’’
Diye düşünüyor olabilir. Hemen belirteyim: Hasan Tahsin diye biri var. Var olmasına var da onunla birlikte İzmir’de
düşmana ilk kurşunu sıktığı iddia edilen bir sürü başka isim de var. Hatta öyle
ki bu ihtimallere baktığınızda rahatlıkla ‘’ İzmir’in İşgali sırasında düşmana
ilk kurşunu sıkan Hasan Tahsin değildir’’Diyebilirsiniz. Hasan Tahsin de İzmir’in
işgaline karşıdır, O da bir şeyler yapılması gerektiğini düşünmüştür. O da
konuyla ilgili protesto yazıları yazmıştır. Halkı teşkilatlandırmaya
çalışmıştır ama düşmana ilk kurşunu attığı şüphelidir.
Mesela 15 Mayıs 1919 yani İzmir’in işgal günü yayınlanmış olan hiç bir gazete
veya diğer neşriyatta, Olay günü ile ilgili olarak tutulan sivil veya askeri
raporlarda Hasan Tahsin’in ( Veya asıl adıyla Osman Nevres ) adına rastlanmaz.
Peki o günün resmi kayıtlarında neler vardır? ( Bu kısımda kaynak: http://www.ekrembugraekinci.com/makale.asp?id=294
)
Mıntıka Müfettişi Yüzbaşı Ziya Bey’in hâdiseler hakkındaki raporunda da ilk
kurşunu kimin attığı yazmaz ama Vâli İzzet Bey’in raporuna göre ilk kurşunu
atan bir Yunan askeridir.( Yani o gün ilk defa silahını ateşleyen gaza gelmiş
bir Yunan askeridir Vali beyin raporuna göre )
Âhenk gazetesi başyazarı Şevki Bey, 15 Mayıs 1919 da İzmir’de ilk kurşunu
Saatçi Aziz Efendi’nin attığına şahit olduğunu yazmıştır. ( En çok üzerinde
durulan iddia budur. Pek çok yerde bu Aziz Efendinin ismi karşınıza çıkar )
İlk kurşunu atanın o sırada kahvede oturan Germencikli İbrahim veya
hapishaneden yeni çıkan Arap Râsim adında bir genç olduğu da söylenceler
arasındadır ki bu aslında çok da anormal
değildir Böyle bir olayda bir sürü uyduruk kahramanın ortaya çıkması..
Bunun dışında İzmir’de Yunan askerine ilk kurşunu İtalyan Binbaşı Carossini’nin
attığı iddiları da vardır. Carossini I. Dünya savaşı sırasında İtalyanlara vaad
edilmiş olan izmir’in Yunanlılara verilmiş olmasının intikamını bu yolla
alırken aynı zamanda çıkan karışıklılar sonucu İngiltere’nin yaptığından pişman
olarak Yunanlıları İzmir’den çekenileceğini düşünmüştür.
Bu adaylar dışında bir aday daha vardır:
İzmir Merkez Kumandanı Yarbay Arif Bey...
Onunla ilgili hikaye de yaveri Hüseyin tarafından şöyle anlatılır. ‘’ Ârif Bey,
işgali pencereden seyrediyordu. Bir ara dayanamayarak elimdeki mavzeri aldı.
Halkın şeytan askeri dediği Efzon askerlerinden Yunan bayrağını elinde taşıyana
sıktı. Asker yerden bir arşın (yarım metre) sıçrayıp elindeki bayrakla beraber
taşların üzerine düştü. Piyadeler geri kaçıştılar. Biraz sonra Yunanlılar
makineli tüfek atışına başladılar.”
Peki bunca iddia varken neden Hasan Tahsin?
Çünkü efendim oldukça uzun seneler 15 Mayıs 1919 da İzmir’de Yunan’a ilk
kurşunu kimin sıktığı bilinmiyordu. Nihayet 1960 lı yıllarda gazeteci Ahmet Emin Yalman İzmir’de ilk
kurşunu gazeteci arkadaşı Hasan Tahsin’in attığını yazdı. Böylece Hasan Tahsin
ismi yavaş yavaş hafızalara kazınırken
bu isim etrafında efsaneler üretilmeye başlandı.
Son bir ilginçlikle bitiriyorum.
15 Mayıs 1919 da İzmir Konak meydanında düşmana
ilk kurşunu sıktığı iddia edilen Hasan Tahsin, yine bilindiği gibi o gün orada Yunan
askerleri tarafından öldürülmüştür. ( Resmi Tarih böyle yazar ve biz de böyle biliriz.) O günün
şartlarında, üstelik ortada bir işgal
varken o naaşın oradan alınıp İstanbul’a getirilmesi ve İstanbul’da
defnedilmesi mantıklı mı? Bence değil...Ama bunu şöyle izah etmek mümkün: Önce
İzmir’e gömülmüş, sonra naaşı İzmir’den alınıp İstanbul’a nakledilmiş olabilir.
Peki İstanbul’da niçin genelde Sabetayistlerin
defnedildiği mezarlık olan Üsküdar Bülbülderesi mezarlığına defnedildi?
Dahası da var.
Neyzen Tevfik’in,
Şu bizim dönme dolap Ahmet Emin
Din ü îmânımıza çatmadadır
Başımız ağrımaz etsek de yemin
Vatanı on kuruşa satmadadır.
Dizeleriyle hem din düşmanı hem de vatan haini olduğunu ifade ettiği Ahmet Emin Yalman’ın mezarının da
Bülbülderesinde olması bir tesadüf müdür?
Peki çok mu önemlidir Milli Mücadelemizin ilk kurşununu kimin attığı, nerede
attığı? O ilk kurşunun atılmış olması, nerede ve kim tarafından atıldığından
daha önemli değil midir?
Milli Mücadelenin bir ilk kurşununun olması elbette daha önemlidir. Lakin bu
ilk kurşuna adına heykel dikilmesine vesile olacak kadar önem atfediliyorsa o
zaman asıl hakkedenin bu şerefe nail olması daha doğru değil midir? Velev ki
İzmir’de düşmana ilk kurşunu atan Hasan Tahsin ( Osman Nevres ) olsa bile Milli
Mücadelenin ilk kurşununu atanın Hatay- Dörtyol’da Kara Mehmet olduğunu bilmek,
hakkı gerçek hakkedene teslim etmek daha doğru değil midir?
RESİMLER:
1- İzmir- İlk Kurşun Anıtı
2- Hatay- Dörtyol, İlk Kurşun Anıtı
3- Ayvalık-İlk Kurşun Anıtı
(
Paylaşılamayan İlk Kurşun. başlıklı yazı
Sami Biber tarafından
15.05.2019 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.