İş hayatının olmazsa olmazlaŕındandır, çıraklık, kalfalık ve ustalık... İllaki bir çok meslek erbabı usta olmadan önce, mutlaka çıraklık geçirmiş, sonra kalfa olmuş, daha sonrada usta olmuş ya bir dükkan açmış kendine ya da yine bir meslek erbabının yanında ustalık yaparak rızkını kazanmıştır...

Zanaat dediğimiz, genellikle fazlaca el emeği gerektiren işlerde daha önce bir deneyiminiz yoksa yirmili otuzlu yaşlarda başlayıp da bir şeyler öğrenemezsiniz... Doksanlı yıllarda ülkemizde sadece ilköğretim zorunlu, orta ve lise eğitimi zorunlu değildi... Babalar annelerde çocukları ilkokulu bitirdiği zaman alır götürür, bir ustanın yanına ''Eti senin kemiği benim.'' diye verirlerdi, teşbihte hata olmaz. Çocukta orada kabiliyetli ise eğer kısa zamanda kalfa olur sonrada ustalaşırdı... Zorunlu eğitim sekiz yıla çıkınca, haliyle herkes çocuğunu okutma derdine düştü... Daha sonra bu zorunlu eğitim on iki yıla da çıkınca iyice çırak ve kalfa sıkıntısı baş gösterdi, küçük ve orta sınıf işletmelerde...

Çırak, kalfa ve usta adeta ticaret hayatının üçlü sacayağıdır. Bizler belli bir yaşa geldik mesleğimizde hamdolsun. Bizden sonra ne çırak yetişiyor memlekette ne de kalfa ve usta. Bu mesleklerde önlem alınmazsa yok olup gidecek ki çok vahim bir durum ülke ekonomisi için. Yapılacak en önemli ve elzem şey her mesleğin meslek lisesini yeterli sayıya ve seviyelere getirmektir. Benim mesleğim ayakkabıcılık, isterim ki ikamet ettiğim başkentte bir iki tane ayakkabıcılık ile ilgili meslek lisesi olsun. Araba tamirciliği ile ilgili meslek lisesi olsun, mobilyacılıkla ilgili meslek lisesi olsun. terzilik ile ilgili meslek liseleri olsun. Bu geleneksel meslekler de yok olmasın. İnsanlar evlerine helal lokma götürsün...

Meslek liseleri hakikaten bir büyüğümüzün dediği gibi ''Memleket Meselesi.'' Her çocuk düz lise de okuyacak diye bir kural yok. Bazı çocuklar okumayı sevmiyor, ama el becerisi kuvvetli... İşte Meslek Liseleri bu çocukları altın bilezik, yani meslek sahibi yapacak. İçlerinden de çok iyi ustalar çıkacaktır mutlaka inanıyorum ki...

Bu çocuklar el becerileri kuvvetli olduğu için haftanın en az üç dört günü işletmelerde çalışıp parada kazanacaklar, harçlıklarını çıkartacaklar ve işe sarılırlarsa iyi kalfa iyi ustalar olarak toplumun karşısına çıkacaklar... Ders olarak da okulda bir iki gün, teori ve genel dersleri alacaklar yine de...

Acilen bir şeyler yapmak, meslek liselerini, her branşta çoğaltma gayretine gitmek lazım, yoksa ortada küçük esnaf diye bir topluluk kalmayacak. Küçük esnaf toplumun çimentosudur. O evine ekmek götürürse toplum huzur ve refah bulur. Ben de bir küçük esnaf sayılırım. Küçük esnaf orta ölçekli firmaların, orta ölçekli firmalarda, büyük fabrikaların verimli çalışmasına olanak sağlar... Çatır çatır vergi veriyoruz, yanımızda çalışan işçilerin sigortalarını eksiksiz ödüyoruz. Kendi Bağ Kur primlerimizi ödedik, ödüyoruz. Çalıştığımız firmalara fatura kestiriyoruz, kendimiz fatura kesiyoruz velhasılı topluma bayağı faydalarımız var. Kimse bizleri gözardı etmesin. Umuyorum ki yakın zamanda çırak kalfa ve devamında usta olacak insanların yetişmesi için gerekli adımlar atılır devletimiz tarafından. Mesleklerde sürer gider, insanların helal kazançları ile birlikte...

( Çırak Kalfa Usta Üçlü Sacayağı başlıklı yazı AhmetZeytinci tarafından 10.05.2019 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.