Biz ilkokulu bitirip de ortaokula zıpladığımızda, bu pek bir muhterem ve boynuna takıldığı insanı da az buçuk adam sınıfına sokan kravat ile tanıştık. (Bazılarını sadece şekil olarak adam sınıfına sokar onu baştan söyleyeyim de)Ta oradan gelir kravatlar ile dostluğumuz, muhabbetimiz. Zaman zaman boğazımı da canımı da sıkmıştır geçmişte bu kravat denen vatandaş ama yine de ben ona hiç kızmamışımdır, kızamam, nasıl kızayım ki? Bana her yerde yardımcı olmuştur, ta o yıllar da ortaokula giderken. Çoğu zaman kapı da annem düzeltirdi kravatımı. Bazen de okulda arkadaşlarım düzeltirlerdi. Çok sık olmasa da arada kendimde düzeltirdim, kendi hakkımı da yemeyeyim. Okulun sistemi gereği hep lacivertti o tarihte orta okul da ki kravatlarımız. Sonra liseye geçince daha değişik kravatlarda takar olduk. 


Paydos zili çaldığında küserdi kravatlarımız bizlere. Niye mi? Nedeni çok basit, hemen açıklayalım; kravatları gömleğimizin yakasından çıkartır belimize dolardık da ondan. Bazen de başımıza bağlardık. Ama tabi bunlar hep paydos zili sonrasında okul dışında olurdu çoğu kere. Bazı arkadaşlarımız aceleci davranır ve okul içinde beline bağladı mı kravatını, öğretmenlerden de fırçayı yer ve parlayarak giderdi evine. İşte böyle kravatlar ile teşrik-i mesai durumları...
 


Dolap dolu, rahmetli babamın kravatları, yanında benim kravatlarım, onun yanında kardeşimin kravatları. Hem de renk renk. Laciverdi var, kırmızısı var, yeşili var, puanlı kravat var, yün örgü kravat var. Var oğlu var sizin anlayacağınız. Bizim dolapta ki kravatlar ile küçük bir kravat dükkanı bile açılabilirdi belki de o tarihte...
 


Bazen alırdım karşıma konuşurdum kravatlarım ile. ''Kırmızı canım benim'' kırmızı dediğim az buçuk kravat oluyor. ''Bu gün seni mi taksam ha ne dersin arkadaşlar ile bir eski öğretmenimizi ziyarete gideceğiz de yok yok yeşil kravatı takayım bari. Hocam yeşili daha çok severdi.'' Kravat da ne ola ki bir cevap verse hani. Yok ağzını açıp da tek kelime etmiyor. İki çift laf et yahu ''Ben o ziyarete gitmem de ya da giderim de, iyi olur oraya giderken beni takman de, bir yön ver rahatlat beni ya bir şekilde değil mi ama?''
 


Her ne kadar ben okul zamanı ömrü hayatımda kopya çekmediysem de bazı zibidi arkadaşlarıma kopya çekerken çok yardımcı olurdu sayın ve de pek muhterem kravatlar. O gün mutlaka aşağıya doğru uzanan kısmı geniş olan kravatları takardı arkadaşlarımız, biz anlardık hemen kravatın arkasında kopya notları olduğunu. Çoğu kere öğretmenlerimizde anlardı ve gereğini yaparlardı. Tabi arkadaşımızda kravatı ile paşa paşa disiplinin yolunu tutardı. Lakin kravat ilk celse de beraat ederken, arkadaşımız okuldan iki üç gün uzaklaştırma alırdı... Yazık olurdu kravata, arkadaşımız uzaklaştı mı okuldan kravat da uzaklaşırdı haliyle...
 


Bir gün ilk aşkım S ile buluşmaya gideceğim. Kış geçmiş, bahar ayları gelmiş. Okul da hafta sonu tatili var. Spor bir ceket, altta güzel bir kumaş pantolon, buna bir de kravat lazım en cafcaflasından değil mi ama? Al Ahmet kravatları, annenlerin yatağının üstüne sırayla diziver hem babanın kravatlarını hem de seninkileri. Hangisini giysem ki? Ceket lacivert pantolon grimsi bir renk, yeşili taksam. Yok, yok olmaz. S yeşil sevmezdi hiç biliyorum. Kırmızıyı denesek. Onu da ben tutmadım çok canlı renk, hani tonu biraz farklı olsa neyse. Kahveyi denesem. Hiç sevmezsin ki sen Ahmet kahverengiyi. Gri kravat var. Iııh oda olmaz. Aaaa kafayı yiyeceğim ya! Kravat seçemiyorum arkadaş. Neredeyse S ile buluşmaya geç kalacağım, bir kravat yüzünden. Bağrı açık gitsem ne olur ki? Annemin yatağının üstünde onlarca kravat. Şunlara bir içtima bir dikkat çek Ahmet. Kravatlaaaaaaaaaaar hizaya geeeeel! Sağdan say. Ulan saymayı da bilmiyor keratalar da ben sayayım bari. Bir, iki, beş sekiz yirmi yedi tane kravat. Kafan karışır oğlum tabi ki yatağın üstünde yirmiden fazla kravat olursa, ele bakalım bir üç beş tanesini kafadan. Elenen kravatlarda küser mi ki bana? Küsmez küsmez. En iyisi ben bir tanesini takayım değişik renkteki üç beş tanesini de ceketimin, pantolonumun ceplerine sıkıştırayım S ile bir kafe de oturduğumuzda tuvalete gidip gelirken sıra ile değiştiririm kravatları, hem de onu şaşırtmış olurum. Düşünsenize tuvalete lacivert kravat ile gidiyorum, tuvaletten gelirken boynumda gri kravat. Bir daha gidiyorum, tekrar gelirken bu sefer turuncu kravat. Ne şaşırır ama kız.
 


Şimdilerde eski muhabbetimiz yok kravatlarım ile umarım ki inşallah bana küsmemişlerdir. Serbest meslek erbabı olduğumuz için, bize haliyle kravat da serbest. Bayramdan bayrama gelip takılıyorlar boğazımıza... Öğrencilik günlerinde olduğu gibi misafirlikte sıkıldığım zaman kravatım dan, çıkarayım başıma ya da belime bağlayayım diyorum, yok yok o da olmaz bu seferde tefe koyarlar beni. En iyisi mi misafirlikte sabretmek boynumuzda ki sıkılığa...
( Kravatlarım İle Dostuz başlıklı yazı AhmetZeytinci tarafından 4.05.2019 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.