-İyi akşamlar sayın seyirciler, bir -konu dışı- programımıza daha hoş geldiniz. Bugünkü konumuz teknoloji ile gelişen sosyal medyanın insanlar üzerinde ki etkileri ve insan ilişkileri. Stüdyo da yine üç değerli konuğum bulunuyor; Teknoloji platformları başkanı Sayın Azmi Kırgın, Sosyal medyanın Güzin Ablası ve aynı zamanda dijital falcısı Sayın Suzan Çokbilir, yine sosyal medyanın meşhur rüya bilimcisi ve aynı zamanda şu elimde görmüş olduğunuz " Ey bilinçaltım oradaysan üç kere beynime tıkla" kitabının da yazarı olan Sayın Rana İçses. Konuklarımıza hoş geldiniz diyor ve programımıza başlıyoruz..
-Çiğdem Hanım teknoloji deyince anladığınız bu mu? Beni falcılarla ve büyücülerle mi muhatap ediyorsunuz! Ben tamamen teknoloji içerikli bir program yapacağımızı düşünerek teşrif buyurdum efendim. Sayın Suzan Çokbilir lütfen kusuruma bakmayınız ve bana da ters ters bakmayınız..
-Sayın Azmi Kırgın, size bakınca ne gördüğümü söyliyim mi efendim, üç vakte kadar bir yolunuz var ve dilerseniz şimdi çekip gidebilirsiniz bu yoldan..
-Sayın Azmi Kırgın, Sayın Suzan Çokbilir izninizle herkes kendi alanında ki sorulara cevap verirse programımıza başlayabilir ve her konuda faydalı olabileceğimiz bir program yapabiliriz..
-Nasıl faydalı olacak acaba çok merak ettim doğrusu. Şu kitabın ismine bakın, tüylerim diken diken oldu..Bakınız Çiğdem Hanım, kadın transa geçmiş beni duymuyor bile. Sayın Rana İçses ne var kafamın üstünde, neye bakıyorsunuz? inşallah en fazla dev bir örümcektir, ona da razıyım..
-Dün gece gördüğünüz rüyayı anlamaya çalışıyorum Azmi Bey, beyninize bakarak..
-Ben..dün..rüya falan gördüğümü hatırlamıyorum, hayırdır inşallah sabah niyetine..Aman be, ben de ne diyorum! Adamı daha gelir gelmez yoldan çıkarıyorsunuz..
-Sayın Azmi Kırgın siz rüyanızı hatırlaya durun, biz de bu arada programımıza giriş yapalım. Sayın Suzan Çokbilir, öncelikle bize kendi blogunuzdan biraz bahseder misiniz? İnsanlar size en çok hangi konularda başvuruyorlar ve onlarla nasıl bir iletişim kuruyorsunuz..
-Çiğdem Hanım, Sayın Azmi Kırgın Beyefendi'nin dediklerinin aksine oldukça popüler bir sayfam var, her gün binlerce insanla iletişim içindeyim ve..hayırdır Azmi Bey niye suratınızı buruşturuyorsunuz! Şu an suratınızda ki çizgilerden ne fallar çıkar ne fallar, telve suratlı sizi..Mesela şu alında ki boydan boya çizgi bana diyor ki..
- Efendim lütfen fala mala inanmıyorum ben, benim hakkımda yorum yapmayınız. Merak ettim şu binlerce insan sizden ne gibi faydalı bilgiler alıyorlar acaba..
-Hayatın içinden tüm bilgiler Azmi Bey, onlar teknolojinin tarihçesiyle değil bugün ve yarınlarıyla ilgileniyorlar. Mesela sizin evliliğinizi ele alalım, hanımınızla olan ilişkiniz de..
-Ha ha ha, Suzan Hanımefendi ben hiç evlenmedim, işte bu, lütfen binlerce hayran bunu kayda geçsin..
-Azmi Bey dediğim gibi ben bugün ve sonrasından konuşuyorum, evleneceksiniz..üç vakte kadar..
-Aman be, tüm falcıların ağzında da senelerdir aynı replik; üç vakte kadar, maksat belirsiz kalsın. Sonra evlenmeden ölürsem - efendim ben kendilerine üç vakte kadar derken üç asırı kastetmiştim, ama ilk asrında öldü ne yazık ki, mukadderat- diye açıklama yaparsınız blogunuzdan hayranlarınıza..
-Neyse sevgili konuklarım, sorularımız da gelmeye başladı. İsmini vermek isteyen ama utanan bir izleyicimiz Sayın Rana İçses Hanımefendiye soruyor;- ciddi düşündüğüm bir arkadaşlığım var ama bilinçaltım bana "evlenme" diyor ve kötü kötü hatıralar gözümün önüne geliyor, halbuki kendisini önceden hiç tanımıyordum. Bu ne demek, acaba hatırlamadığım rüyalar mı görüyorum yoksa bilinçaltım bana oyun mu oynuyor- diye. Buyrun Rana Hanım..
-Yok..
-Ne yok efendim?
-Yani yok olmaz bu iş, hemen ayrılsın..
-Pekala, izleyicimiz de yanıtını aldığına göre..
-Çiğdem Hanım söylemeye çok utanıyorum ama merak ettim bir kere, Rana Hanım neye dayanarak bu çiftleri ayırıyor acaba? Cevap da vermez gerçi, transa geçti yine..Hu hu Rana Hanım beni duyuyor musunuz..
-Konuşmasanız da sizi duyuyorum Beyefendi, bağırıp da kaçırmayın zavallıları.Bakın omzunuza atladı korkudan..
-Kim..kim atladı..pist pist!
-Omzunuza vurarak onları uzaklaştıramazsınız, bilinçaltınızda onlarla iletişime geçmeyi deneyin..
-Allah'ım sen aklıma mukayyet ol! Evlerden uzak bir programın içine düştüm..
-Neyse efendim, ismini vermek istemeyen ama veren bir izleyicimiz de Suzan Çokbilir Hanımefendiye soruyor; - Suzan Hanımcığım ben yengeç burcu kadını olarak tanıştığım her adama aşık oluyorum, ama evlilik konusunu da çok ciddiye alıyorum. Sizce benim için en uygun zaman, yer ve kişi kimdir- diye..Buyrun Suzan Hanım, sizi dinliyoruz..
-İzleyicimiz burcunu söyleyerek çok doğru bir iş yaptı. Yengeç burcu kadını için uygun zaman Uranüsün Plütona göz kırpması ve Neptünün Jüpitere çelme takmasıyla başlamış bulunuyor. Yani şu an hem yeri hem de zamanı. Eğer Azmi Bey de uygun görürse ikisinin izdivacını onaylıyorum..
-Ne münasebet Hanımefendi!
-Siz de bekarsınız , bunu programda da dile getirdiğinize göre bilinçaltınız bu evliliği istiyor, değil mi Rana Hanım?
-Ya hu manyak mısınız! Kadın işbirliğiyle tuzak mı kuruyorsunuz bana..
-Evet, izleyicimiz cevap yazmış - eğer Suzan Hanım uygun gördüyse bana söz düşmez, hayırlısı- diye..
-Çiğdem Hanım formatınızı izdivaç programı olarak değiştirdiniz de benim mi haberim yok..bu ne terbiyesizlik!
-Tamam Azmi Bey, koltuğunuzda zıplayıp durmayınız..
-Nasıl sakin kalayım! Şu önümde ki kağıtlara bakın. Ben teknolojik platformlar başkanı olarak sayfalarca not almışım, ama daha tek bir cümle bile okuyamadan baş göz ediliyorum..
-Azmi Bey, küçüklüğünüzde ebeveynlerinizin evliliğiyle ilgili sizde travma bırakan bir olay yaşadınız mı? Lütfen sinirlenmeden, isterseniz teknolojik olarak bu sorumu yanıtlayın..
-O zamanlar teknoloji mi vardı Suzan Hanım, belki olsaydı kendilerine akıl verecek insanlar olurdu çevrelerinde ve bu kadar birbirlerini yemezlerdi.Şimdi insanlar sosyal medyada bir kaç pozun bir kaç maşallah süpersiniz in hatırına birbirlerine sarılıyor, Cemal Süreya şiirleri eşliğinde aşk böceği gibi dolanıyorlar etrafta. O zamanlar çevresinde babama ancak eline kuvvet, anneme de istemiyorsan ananın evine git diyenler vardı..
-Ve anneniz de gitti..
-Gitmez mi, nereye kadar dayanacak, bir başına gitti hem de..
-Sizi yanına almadı tabi..
-Aynen öyle, bildiniz valla. Bazen anneme de kızıyorum bu kadar kolay vazgeçtiği için..bazen de mecburdu diyorum..
-Tarih kaç?
-68'in ağustosu..
-Hemen bakıyorum; Mars Neptünü solluyor,Plüton sağa çektiği için dünyayı teğet geçiyor, yani yok olmazmış, gitmesi iyi olmuş..
-Peki 69 senesine kadar dayansaydı, güneş araya girseydi falan..
-O zaman da, hemen bakıyorum, güneş dik açıyla Venüse vuruyor, Venüsün gölgesi Marsa değdiği vakit Uranüs aradan çekiliyor..Olurmuş o vakit, araları düzelirmiş..
-Ah anacığım, hem beni yaktın hem babamı! Ne olurdu bir sene daha sabretseydin..
-Neyse çok geçmiş olsun efendim, bu arada bir bol reytingli Konu Dışı programımızın daha sonuna geldik. Sayın Azmi Kırgın ve Rana İçses duyuyor musunuz beni, programı bitiriyoruz. Yok, ikisi de transa geçmiş..Peki o halde haftaya bir başka konu ve konuklarımızla tekrar buluşuncaya kadar şimdilik hoşça kalın efendim. Işıkları kapatalım reji belki o zaman kalkarlar..ya da üç kere kapıya tıklatın..Ya da her neyse..
                      A.S.
( Konu Dışı -bölüm 2- başlıklı yazı saklı bahçe tarafından 28.04.2019 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.