DİK
YOKUŞLARIN YÜREKLİ ÇOCUKLARI ( ruh suretlerinde kalbimin yelkenleri ) (POLİSİYE )
Selim üstüne bastığı rugan pabuçlarını birbirine vura
vura sokaklarda dolanıyordu. Hayatta tek eğlencesi bu idi. ‘’Rugan topuğun
birbirine sürtme sesi gibi artistlik bir ses yok’’ derdi hayat gemisine katılan
yeni miçolarını toplayıp. Bu mahallelerde insan doğar doğmaz ‘’Racon’’ sahibi
olurdu. Sonradan da kazanılan bir meziyet olmadığı gibi üç numara büyük geldi
mi racon denilen melet adamın üstüne oturmaz onu sonunda sonsuz belalara
sürüklerdi. Hal bu ki büyüklerinden öğrendiği ‘’en büyük racon : Efendilik’’idi.Selim
kibar duruşu ile hiç yengeç olmadı. Mahalleyi korur kollar tamirhanesinde asla
kumar oynatmaz, tozu kapısından içeriye
sokmazdı. O da babası gibi elleri motor parçalarından yağlı fakat vicdanı temiz
ölecekti. İşleri gitgide büyüyor dükkanına yeni gençler toplanıyordu. Onlar , Yedi
tepenin yürekli çocuklarıydı. Ekmeklerine alın teri damlar, sessiz sedasız
hayatlarını sürdürüyorlardı. Bilmedikleri tek şey ; Hayat bileti önceden kesilmiş dik yokuşlu mahallelerin bu dik duran ruh
suretleri için felek farklı bir oyun oynayacaktı.
Selim’in en yakın arkadaşı Ramazan gözü hep
yükseklerde olan bir genç idi. Hırsı ve sert tavırları ile hayattan hep daha
fazlasını istiyordu. Mahallede ona ‘’Tatar Ramazan ‘’ denirdi de ne bir
kahramanlığı ne de bir bıçkınlığı vardı. Film delisi bir çocuktu. Tüm gün Tatar
Ramazan filmlerini tekrar tekrar izleyip sağa sola film replikleri saçtığı için
öyle denirdi. Birkaç defa Selim’in anacığı da oğlunu bu deli oğlan için
uyarmıştı. Yaşlı kadın ‘’ Aman evladım dikkat et Ramazan’a emi ‘’ demiş
Oğlundan cevap alamayınca sessiz sedasız gözlerini aşağıya devirmişti. Bir gün
Ramazan koşarak tamirhaneden içeri girdi. ‘’kardeşim’’ naraları atıyordu. Onu
böyle telaş içinde gören Selim yazıhaneden çıkarak merdivenlerden aşağı indi
‘’ne oldu kardeşim ‘’diye arkadaşının omzunu tuttu. Ramazan keyifli bir ses
tonu ile ‘’ Kardeşim artık bu zor hayattan kurtuluyorsun ! Bizim Reşat abi,
minibüslerinin tüm bakımını senin tamirhanede yapılmasını istiyor. Birkaç
seneye de oradan gelen para ile gül gibi geçinir gidersin ‘’ dedi. Selim
şaşırmıştı. Reşat tekinsiz ,karanlık bir
tipti. Bazı zamanlar mahalleli onun hikayelerini kulaktan kulağa anlatırdı.
Yıllardır bu tamirhaneyi bilir ama niye şimdi bu kararı almıştı ?
Ramazan’a dönüp ‘’ Bak Tatar bu işte bir yanlış var gibi.
Dur bakalım bir araştıralım’’ dedi. Ramazan’ın yüzü düşmüş hiddetlenmişti ‘’
biz sana iyilik yapalım diye uğraşıyoruz kardeşim ‘’ diyerek hızla tamirhaneden
çıktı. Çıkarken de kızgınlığını takım çantasına vurarak çıkarmıştı. On üç , on
altı takım anahtarları yerlere saçılmıştı. Selim bu harekete çok kızdı. Çırak
miçolarını çağırarak ortalığı toplamalarını istedi. Birden çıkan bu Reşat abi
olayının iç yüzünü araştıracaktı.
Dik yokuşların bir özelliği daha vardır. Herkes birbirini
tanır… Selim bıçkın ağabeylerine uğrayıp Reşat’ın planını sorması gerektiğinin
farkındaydı. Fakat bunu yaparsa bir belaya bulaşacağı da kesindi. Saat gece
üç’ü geçiyordu. Uyku tutmuyor Selim’in aklı olanları tartıp ölçüyordu. Birkaç
gün bekleme kararı aldı. Sabah olduğunda anacığının elini öpüp tamirhaneye
doğru yola çıktı. Dik yokuşu çıktığında mahallelinin kalabalıklar halinde
toplandığı gördü. ‘’ hayırdır İnşallah ‘’ serzenişleri eşliğinde adımlarını
daha da hızlandırdı. Kalabalığı yarıp ortaya geldiğinde duvar dibi kanlar
içinde Ramazan’ı gördü. Kaşı açılmış yüzünde kesikler, bıçak izleri duruyordu.
O an anladı ki bir anlaşmanın gerçekleşmemesi üzerine kendisine ve
arkadaşlarına gözdağı verilmişti. Racon
yine haklı çıkmış toprağa atılan kurşun sesinin ağırlığı yüreğe oturmuştu. ( bu
hayatlarda düşmanlık, toprağa kurşun bırakılarak gösteriliyordu ) Ramazan’ı
yarı baygın kaldırdığında duvarın dibine dik olarak bırakılan kurşunu fark
etti. Bir plan yapmalıydı.
Tehlikeli bir oyun
onlar için yeni başlıyordu. Şimdi Reşat’ın üzerine giderse bu durum çok uzayıp
birçok kişinin canı yanabilirdi. Akşam konuyu Ethem babaya anlatmalıydı.
Selim’i anlayacak ender insanlardan olan bu çakır gözlü tövbeli adam eski
bıçkınlardan idi. Yedi Tepede fırtına gibi estiği günlerin ardından suçun suçu
getirdiğini anlamış işlere töve edip kendine huzurlu bir hayat kurmuştu. Bazı
akşamlar Babasız Selim’i sevdiğinden ona ağabeylik , babalık yapar Öğütler
verirdi. Güneş, dik yokuşların tesbih
şıkırtısına karışan sokaklarından gittiğinde tekinsiz duvarlar genç yüreklere
kalıyordu.. Selim Tarhana çorbasından iki kaşık alarak masadan kalktı. Bu
aralar Hiç iştahı da yoktu. Portmantoya doğru yönelerek ceketini giydi. Kendini
karma karışık hissediyordu. Evden çıkıp kendini sokaklara atmalıydı.
Ethem babanın tek
katlı evine geldiğinde perdenin arasından sönük bir lüks ışığının geldiğini
fark etti. Daha kapıyı çalmadan Ethem kapıyı açıp oğlanı içeri aldı. Olanlardan
haberi olmuş, Selim’i bekliyordu. Genç oğlan yemek masasına kurşunu koydu. Ethem’in çakır gözleri daha da büyümüştü.
Sakince sandalyeye oturdu. Sessizce ‘’ Vakit sakin olma vaktidir evlat ‘’ dedi.
Ayağa kalktı, evde düşünceli şekilde bir iki tur volta atarak Selim’e döndü. ‘’
Seni koruyacağım aklımda bir plan var. Şimdi evlat yarın git Reşat’a
tamirhaneyi kullanabileceği söyle gözün korktu sansın . Sakın açık etme
gerisini Ethem babana bırak ‘’dedi. Selim önce pes etme fikrini hiç sevmedi
itiraz etmek istedi fakat başka çözümü olmadığını da anladı. Bu çakır gözlü
yürekli adamın deneyimlerine güvenmeliydi.
Birkaç gün sonra
Tamirhaneyi Reşat’ın emrine bıraktı. İstediği gibi araçlarına bakım yaptırıyor,
tamirhaneyi paravan olarak kullanıp araçlara eroin, hap sevkiyatları için gizli
bölmeler hazırlatıyordu. Eski kurt Ethem tüm tezgahı zaten bir çırpıda anlamıştı.
Onun yapmaya çalıştığı ; Bu bir avuç temiz kalmayı başarmış çocukları
kollamaktı. Reşat ; keyifle oturmuş minibüslerin sevkiyat noktalarını
hazırlıyordu. Bu gece çok büyük bir hap sevkiyatı yapılacaktı. Dikkatini
dükkanda çalışan çırak gençlerin değişmesi çekti. Bu sabah Selim’in dükkanında
çalışan çocuklar gelmemiş bambaşka bir genç topluluğu çalışıyordu. Hemen yanındaki
baş adamlarından birini çağırdı. Hiddetli bir sesle ‘’kim ulan bu çalışan gençler çabuk söyle !
‘’ iri yarı adam kendinden emin bir şekilde ‘’ Abi : sorun yok. Selim’in
sünepeleri kaçtılar. Ben de bunları buldum. Hem yaşları da büyük iyi
çalışırlar. ‘’ Reşat’ın canı bu duruma sıkılmıştı şimdi istese hepsini
öldürürdü fakat bu büyük geceye hazırlanması gerekiyordu. İşaret parmağını iri
kıyıma doğru sallayarak ‘’ Dikkatli olun ulan’’ diye uyardı.
Akşam tüm
minibüsler sevkiyata çıktığında Reşat mutlulukla yılan sırıtışları dağıtıyor,
zengin olmanın hayallerini kuruyordu. Ramazan’ında hastaneden çıktığını
duymuştu. Planının bir kısmını bildiğinden yaşamamalıydı. Sevkiyat işi
bittiğinde ‘’ Önce Ramazan sonra Selim ölmeli ‘’ diye içinden geçirdi. Saatler
geçmiş hiçbir minibüs şoföründen haber gelmemişti. Hiçbir şoför telefonunu
açmıyordu. Hal bu ki sevkiyat çoktan bitmiş paralarla geri dönmeleri
gerekiyordu.
Reşat tamirhanede deliye dönmüş bir o yana bir bu yana
dolanıp küfürler savuruyordu. Birden tamirhanenin puslu camlarında gölgeler
belirdi. Reşat silahına sarılıp camlı bölüme doğru mermi yağdırmaya başladı.
Fakat orada kimse yoktu. Tekrar tedirginlik içinde sağa sola baktı.
Temassızlıkla yanıp sönen florasan lamba altında bir silüet belirdi. Reşat
ağzından köpükler saçarak ‘’Ethem ‘’ diye mırıldandı. Çaptan düşmüş tövbeli bir
budalanın burada ne işi vardı ? Ethem kendinden emin bir şekilde ‘’ Bitti ‘’
dedi. Reşat deliye dönmüş ne demek istediğini anlamamıştı. ‘’ Bak yaşlı adam
öldürtme kendini söyle niye geldin? ‘’ Ethem, tedirgin adama doğru yürüdü o an
da o gün tamirhanede çalışan gençlerde ayaklanmıştı. Dükkanda sakladıkları
silahları çıkarıp Reşat’a namlu doğrulttular. Ethem dolup kalan adamın elinden
silahı aldı. Bu zalim ruh, oyun içinde oyuna gelmişti. Buz gibi terliyordu korku
ile ‘’ Ethem sen ‘’ diye seslendi. Çakır gözlü adam tilki gülüşü fırlatarak ‘’
Ethem değil Narkotik Şube Amiri Murat ‘’ dedi ve ellerine kelepçeyi taktı.
Yıllarca peşinde olduğu örgütü sonunda hayatın sillesini vurduğu bu dik
yokuşlarda yakalamıştı…..
11.11.2015
ALİHAN ALTITAŞ