Ölümün yüzü gibi 
Soguk artık sevmelerim.
Kış güneşi misali  
Hastalıklı, yorgun ve ürkek ellerim.

Ah Bican 
Ne adlar koydum sana 
Ne kadar çok geçtin avuntularımdan
Hüzün, keder, ayrılık, 
Neşe mutluluk, aşk
Hepsini toplasam bir sen ederdin 

Bir şey vardı tahammülü zor 
Bir kıpırtı gibi yürekte 
Bir ipti sanki tutunması mutlak 
Yarınlara sarılmaya değer

Umud dediler gecenin yüzünde 
İrinli bir sivilce gibi duran aya 
Umud dediler Bican zambaklara 
Bahar da açmasıyla solması bir 

Ah Bican 
Burnumun direğini sızlatan 
Ne varsa boyanmış, bitmiş, asılmıştı 
Rönesans’tan kalma tablolarda
Kuzey ülkelerinin rutubetli duvarlarına 

Her gün küskünlüklerimi 
Sayarak koyduğum çeyiz bohçalarına
Seni iğnelemişim Bican 
Ki saklamışım 
Ta ki sen gelinceye kadar 

Yar gelinceye,
En imkansız rüyalarda kapışmışım ilk 
İlk kez orada başlamış bu çaba 
Unutmak var ya Bican 
“ Unutma”
Ani şöyle farketmeden kaybolduğunu 
Telaşlı bir anda 

Bazen anlatmak istediklerin olur 
Pencere önünde tomurcuğa durmuştur leylaklar
Şehrin aksesuarı cıvıltısını kaybeden kuşlar 
Sessizlik kirletmiştir üstünde süslü köprüleri olan 
Yeşilden yeşil suyu 
Hani zorlasan da boğazından geçmez ya 
Tüm pişmanlıkların tohumu yüreğindedir hani 
Öyle bir şey iste Bican 
Vazgeçmişliğin ağır  tevazusu 

Ümit Seyhan
( Bican başlıklı yazı Ümit Seyhan tarafından 19.04.2019 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.