UMUDA YÜRÜMEK  ( ruh suretlerinde kalbimin yelkenleri )  

Küçük Yasemin annesinin karnında huzur içerisinde uyuyordu. Hayatın ona getireceği sürprizlerden habersiz cenin gözlerini hayat penceresine açacağı günü yayıyor küçük tekmeler savuruyordu. Fakat gün ve gün annesi Sakine hanımın tansiyon problemi kaslarına işliyor onu karnında güçsüz kılıyordu. O zamanın şartlarında da tıp çok gelişmemiş, bu problem anlaşılmamıştı. Küçük Yasemin’in doğumu da zor geçmiş ilk altı değiştirilirken bacak kaslarında bir sorun olduğu annesi Sakine hanım tarafından anlaşılmıştı. Çünkü küçük Yasemin ayaklarını refleks olarak dahi kaldıramıyordu. Kocaman bir mücadele hikayesi işte tam da burada başlamıştı. Ailesi küçük Yasemin’in yürümesi için doktor doktor geziyor bir umut ışığı arıyorlardı. Bazı doktorlar ‘’bu kız yürürse bileğimi keserim ‘’ gibi aileyi daha da üzecek cümleler kuruyordu. Fakat Sakine hanım ve eşi çocuklarının yürüyeceğine inanıyorlardı. Çünkü küçük Yasemin’in gözleri ışıl ışıl inançla bakıyordu. İşte bu inanç onları mutluluğa götürecek kapıyı aralamıştı.

 Son gittikleri profesör Akın bey beş yaşına gelen Yasemin’e bakıp ‘’ameliyat olursa bu küçük yavru yürüyebilir ‘’sözüyle aileyi sevinç gözyaşlarına boğmuştu. Akın bey çok inançlı ve inatçı bir doktordu. ’’Bu kız kesinlikle yürümeli güzel bir hayat yaşamalıydı.’’ İnanç bu gerçek hikayeyi yegane kılan unsurdu. Ameliyat olan küçük Yasemin beline kadar alçılar içinde bir buçuk ay hiç kıpırdamadan hasta yatağında yattı. Ailesinin tüm hayatı Yasemin olmuştu. İlk mucize adım zorlu süreç çalışmaları ve Yasemin’in bitmez tükenmez azmi ile altı yaşında geldi. Ailesi gözyaşları içinde kızlarını izliyor birbirlerine sarılıyorlardı. Sağlığı yerinde olup hayata bin bir bunalım ve sıkıntı ile bakanlara inat başarıp hayata adım atmıştı. Daha da fazla adım atmak istiyordu. Bunu da bitmez tükenmez kırsı ile başaracaktı. Yasemin, yaşı ilerledikçe küçücük yaşta başa çıktığı mücadelenin daha da farkına varıyordu. Haftanın üç günü fizik tedavi merkezinde ona inan doktorlarıyla tedavisini sürdürüyordu. Yedi yaşına geldiğinde okula gitmesi için annesi Sakine hanım kızını saatlerce okulun önünde bekliyor onu diğer çocukların şiddetli davranışlarından koruyordu. Bu umut dolu kız anneciğinin gayret dolu ellerinde büyüyordu. İlk ve Ortaöğretimini tamamlamıştı. Derslerinde büyük başarılar gösteriyordu.

Sıra liseye gelmiş Yasemin on altı yaşına girmişti. O gülümseyen yüzü hiçbir zorlukta asılmıyordu. Annesinin koluna girerek keyifle okuluna gidiyor sınıflarını bir bir geçiyordu. Mavi gözleri, küt saçlarıyla kocaman gülümseyen güzel bir hanımefendi olmuştu. Tedavileri devam ediyor rüyalarında koştuğunu görüyordu. Yıllarca süren ağır tedavilerden bazı zamanlar yorulsa da hiç umutsuzluğa düşmedi. Dünya’da insanların yapamayacağı en zor kararı vermişti. ‘’inançla kararlı olduğu hedefe ulaşma’’ herkesin bu uğurda yarı yolda kaldığı anlarda bile o hep koşacağı günü hayal etti. Belki birçok zaman yürürken düştü fakat önemli olan inançla tekrar ayağa kalkabilmesiydi. İşte bu mavi gözlü kız şimdilerde yirmi üç yaşına gelmiş hayata kocaman ellerle tutunarak umut dolu güzel günlere koşuyor. Hem de tüm hayata inat kocaman gülümseyerek…………..

 

Ve bir gün yazar abisiyle tanıştı. Gönül kalemi umut hikayesi ile birleşip sayfalara aktı gitti……..    

   

                                                                              24.10.2015

                                                                                                ALİHAN ALTITAŞ

 

( Umuda Yürümek - Alihan Altıtaş başlıklı yazı Alihan A. tarafından 18.04.2019 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.