Bizlerin var olma bekası söz konusu olunca, Çanakkale ve kurtuluş savaşında olduğu gibi “ümmetin kalesi yıkılmasın” diye orta doğu Suriyeli, Iraklı, İranlı, Azerbaycanlı, Pakistanlı, Hindistanlı, Endonezyalı, Bangladeşli orta Asya ve tâ uzak doğuda ki Müslüman Türk soydaşlarımız hakeza.  Diğer yandan kuzey Afrika da tebaamız altında yaşamış veya yaşamamış hepsi ile din kardeşiz.  İslam ile iyi ve kötü zamanlarda maddi ve manevi dayanışmayla birbirimizle birleşen ortak tarihi beraberliğimiz var. Buralarda ki çoğunluk ve azınlıkta yaşayan Müslümanlar, Osmanlı ceddimizin asırlardır üslendiği İslam’ın halife öncülüğü ile tüm kıtalar da ki  mazlum kardeşlerimize sahip çıkarak ve kendini bir büyük devlet bilinciyle şimdi içimizdekilerin sömürdüğü gibi değil; onların İnsan haklarındaki sorunlarına yardımcı olmaya çalışmıştır.
Türk ve Müslüman olan milletler bizlerin tarihteki büyüklüğü karşısın da her zaman minnetle yâd etmeyi vefayı kendine bir borç bilen bu toplumlarda ki sağduyulu kanaat önderlerin büyükleri Osmanlı ceddimize şükranlarını her fırsatta ifa ede gelmektedirler. Dünya üzerindeki mazlum kardeşlerimiz kırılmaz bir ümitle tekrar yine eskisi gibi kendilerin itaatle baş olacak tarihi biz torunlarından özlemle bekliyorlar. Çünkü nere de bir Müslüman mazlum toplumu varsa, her yerde, ırkçılık soykırımı, dini ve kültürel asimilasyon, ağır işkence zulmü, tecavüz ve katliam ile akan kanlar var!
Bu kardeşlerimizin İnsan olarak reva görülmeyip bulunduğu toplumdan hayatta kala bilme umudu ile Türkiye ye ve çeşitli batı ülkelerine göçerek en dramatik hayat şartları ile çoluk, çocuk, genç ihtiyar kadın ve kızları mülteci duruma düşerek ilkel kaplarda ölümüne yaşam mücadelesi vermeye çalışıyorlar. Bizler, devletin çeşitli kurumları ve diğer sivil toplum kuruluşları aracılığı ile gerek bireysel halk olarak el birliğince kardeşlerimize imkânlarımız nispetinde yardımcı olmaya çalışıyoruz.
Ülkemize, dini inançları ve geçmişimizde ki tarihi kültürel bağ’ı göz önünde bulundurarak yardım etmemizi ümit ederek bizlere sığınan mazlum soydaş ve din kardeşlerimiz bizlerden büyüklük fedakârlığı bekliyorlar. Bu insanlara Suriyeli, Iraklı, İranlı, Afganlı ırkçılık, vb. adı altında daha dün bizlerle birlikte malları ve canları ile bir olup Çanakkale de kurtuluş savaşın da omuz, omuza bu vatanın ve Aziz evlatlarının bekası için düşmanla çarpıştığımız kardeşlerimizin torunlarını şimdi dışlamamız insani ve dini kardeşlik hakkına revanın vefası mı?
Mülteci Kardeşlerimiz, “falanca yerden bine, müstakil ev, arsa veya dükkân işyeri alıp işletiyorlar” diye onların ataları ile bu vatanı beraber düşman elinden birlikte kurtardığımızı ne de çabuk unuttuk?  Bu kendilerini bizlere feda eden kardeşlerimiz bu gün nereden bilmem kaç bin metre kare yeri satın almış, alıyorlar, devlet onlara şu kadar yardım ediyor; onları şımartıyorlar, defolsun ülkelerine gitsin” diye yaygara çıkaranların ekmeğine yağ sürerek düşmanca tavır takınmak hiç vicdanlara sığar mı? Eğer ki bir suç işlemişlerse, bu TC. Kanunlarının işidir; devlet suçluların cezasını vermeli.
Bu ülke hepimizin; yedi düvelle çarpıştığımız düşmanlarımız son seksen yıldır bize cephede kaybedip sonra ekonomi siyasetiyle yurdumuzu işgal ederek kendilerine bizleri köleleştirip asimle edilirken hiç sesimiz çıkmıyordu? Ne oldu ki, şimdi neden doğudan göç eden kardeşlerimizi istemiyoruz? Yoksa Çanakkale de kurtuluş mücadelesi verdiğimiz Siyonist devletlerin hainleri değil de şimdi doğudan gelen mazlum insanlar mı asıl tehlikeli düşmanımız?
Bu son yıllarda gittikçe, hortlatılarak alenen açığa çıkan İslam’ı fobi üzerinden yabancı ırk düşmanlığı altında bizlerin yeryüzünden varlığımızı kökten silip bitirme eylemi içindeler. Tüm ne kadar düşmanlarımız varsa, açık veya gizli Yahudi’si, Hristiyan'ı, Ateistti, Budist’i, ticari ve diğer çıkarcı misyoner baronları İslam’ın son kalesi olan Türkiye ye karşı birleşerek iyice belli duruma geldiler.
Bizlerin şu dünya üzerinde bizlerden gayri dost’u yoktur. At izini it izine karıştıranlar bellidir; kimlerin yanında olacağımızı ve kimlerle bu Milli ve dini bekayı devam ettire bileceğimizi artık uyanıp düşmanlarımızı iyi analiz ile coğrafi farklılıkları aradan kaldırarak top yekûn birlik beraberlik içinde olma zamanı!
12.04.2019
Hazırlayan: Aydın Suyak
( Bu Ülke Hepimizin başlıklı yazı Aydede tarafından 12.04.2019 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.