Makale / Güncel Makaleler

Eklenme Tarihi : 22.03.2019
Okunma Sayısı : 1849
Yorum Sayısı : 9
Siyasi bir yazı değil bir tarih dersidir. Farzedin ki Sami Hoca Çağdaş Türk ve Dünya Tarihi Dersinde ve çok yakın tarihimizden bir şeyler anlatıyor. 
------------------------------------------------


S.T-Kürdistan'da kazanacağız
R.T.E-Sen ülkeyi terk et. Irak'ta Kürdistan Bölgesi var, oraya git.

Evet bir iddia ve ve bu iddiaya verilen cevapla birlikte Kürdistan diye bir kavram yine geldi gündemimize oturdu. 

Birinci şahıs  31 Mart 2019 da yapılacak yerel seçimlerde Kürdistan’da kazanacaklarını söylüyor. Allah Allah...Ülkede yedi coğrafi bölge var ama hiç birinin adı Kürdistan değil. Kürdistan olarak isimlendirdiğimiz bir karış bile vatan toprağı yok. O halde bu herif hangi Kürdistan’dan bahsediyor. Seçimler Türkiye sınırları içinde yapılacağına göre, Türkiye sınırları içinde de Kürdistan diye bir yer olmadığına göre birinci şahsın söylemek istediği nedir? 

Evet,  birinci şahıs ve onun mensubu bulunduğu  siyasi parti ile sırtlarını dayadıkları terör örgütü evveliyatı asırlar öncesine dayansa da 1984 yılında pkk nın yaptığı ilk silahlı katliam ( Eruh Kaymakamının öldürülmesi) gününden bu güne hayallerindeki Kürdistan’dan bahsedip dururlar, kendilerince Kürdistan haritaları çizerler, Türkiye’nin  belirli bir bölgesine de Kürdistan derler.  

Peki ikinci konuşmaya bakalım: ‘’Sen ülkeyi terk et. Irak'ta Kürdistan Bölgesi var, oraya git.’’

Hımmm. Türkiye’de bir Kürdistan Bölgesi yokmuş ama Irak’ta varmış. Madem ki Kürdistan’ı o kadar istiyormuş birinci sözün sahibi, o halde oraya gitmeliymiş.

Ne kadar büyük ve tehlikeli bir yanlış yapıldığının farkında mısınız?

Daha  açık konuşayım:

‘’Türkiye sınırları içinde bir Kürdistan’ı asla kabul etmiyorum.Sınırlarımızda, burnumuzun dibinde bir Kürdistan devleti kurulmasına  asla izin vermeyeceğiz.’’  Diyen birinin sonra bütün bu söylediklerini tekzip edercesine ‘’ Irak’ta Kürdistan Bölgesi var ‘’ Demesi Kürdistan diye bir şeyin ( Buna ister devlet, ister yönetim, ister otonomi, ister bölge, ne  derseniz deyin ) varlığını kabul etmek değilmidir? 

Şimdi denilebilir ki ‘’ Ama var. ‘’

Evet, ama var...Çok çok uzun zamandan beri var hem de.

Ceplerine kırmızı pasaport koyup diplomatik dokunulmazlık verdiğimiz Celal Talabani, Irak Cumhurbaşkanı olmadan  önce hangi sıfatla geliyordu Türkiye’ye: Kürdistan Yurtseverler Birliğinin Lideri olarak değil mi?

Ne yapmışız: Kürdistan diye bir şeyin varlığını kabul etmişiz öyle değil mi?  

Peki Mesut Barzani?

Adam bizim meclisimizde konuşma bile yaptı. O geldiğinde Ankara Esenboğa Hava alanına Kürdistan bayrakları asıldı ve adamın meclisimizde konuşma yapması bizi ne kadar gururlandırmış olmalı ki ‘’ Türkiye seninle gurur duyuyor.’’ Dedik. ( Halen daha da anlamış değilim nesinden gurur duyduğumuzu.) 

Barzani  aldığı o gazla ‘’ Tam da bağımsızlık ilan etmenin zamanıdır.’’ Deyip referanduma gitme kararı alınca  nihayet jeton düştü ‘’ Ülkemizin sınırları dışında, burnumuzun dibinde bir Kürdistan devletine asla izin veremeyiz’’ Dedik.  

Adamı ‘’ Kürdistan Bölgesel Yönetimi Başkanı ‘’ Sıfatıyla ülkene davet et, bayrağını gönderine as, herifi bağrına bas,sonra da ‘’ Kürdistan diye bir devlete asla izin veremeyiz.’’ De. Anlaşılabilir durum değildi. Anlayamadık da. Aynen önce gurur duymamızı, sonra ‘’ Vay namussuz, şerefsiz ‘’ Dememizi anlayamadığımız gibi...

Dediğim gibi bu yanlış çok uzun zamandan beri neredeyse tüm politikacılarımız tarafından yapıldı. Aşağı yukarı hepsi ‘’ Benim sınırlarım içinde bir Kürdistan olmasın da İran’da, Irak’ta, Suriye’de ne b.k yerlerse yesinler anlayışını benimsedi hep. Öyle olunca komşular da boş durmadı tabii ki ‘’ Benim ülkemde bela olacaklarına senin ülkende bela olsunlar.’’ Dedikleri gibi başta ABD olmak üzere  pek çok büyük devlet ‘’  Madem ki Kürdistan diye bir şeyin varlığını kabul ediyorsun o halde senin de  elini taşın altına sokman gerekir. Topraksa toprak, ayrıcalıksa ayrıcalık vereceksin.’’ Mealinde bir taraftan terör örgütüne yardım ve yataklık ederken bir taraftan ‘’ Demokratik hak istekleri’’ Adı altında iç işlerimize müdahele etmeye çalıştılar. 

Merih gezegeninde dahi olsa bir Kürdistan’ın ( ister bölgesel yönetim, ister özerk yönetim adına ne derseniz deyin ) varlığından bahsetmek, hele de şu dönemde son derece yanlış ve tehlikeli olduğu gibi ‘’ Kürdistan’da kazanacağız ‘’ Diyenlerin ekmeğine yağ sürmektir eğer derinine değerlendirirseniz.

Neden mi?

1- Kendi sınırlarınızın dışında olsa dahi bir Kürdistan’ın varlığından bahsetmek böyle bir şeyi kabul etmek anlamına gelir. Herhangi bir yerde Kürdistan’ın varlığını kabul etmek ise bölücüler lehine atılmış çok ümitverici bir adım anlamına gelir. ‘’ Bugün Irak, yarın Neden Türkiye olmasın?’’Ümidini kendi ellerimizle beslemiş oluruz böyle bir söylemle. Unutmamak gerekir ki özellikle Balkanlarda elimizden çıkan topraklarda önce reform istekleri gündeme gelmiş, ardından özerklik istekleri ve nihayetinde bağımsızlıklarını elde etmişlerdi.

2- Daha önemlisine gelelim. Daha doğrusu en önemlisine: Ülkemizdeki bölücü hainler Kuzey Iraktaki Kürdistan’a(!) gitsinler, eyvallah...Peki Kuzey Irak’taki Türkmen kardeşlerimiz nereye gitsinler? Öyle ya şu anda bile teröristlerin ve peşmergenin baskı ve zulümleri altında inim inim inlerlerken bir de Türkiye’deki hainler oraya dolarsa halleri nice olur? 

3- Kuzey Irak’ta -içinde Türkmenlerin de yaşadığı - bir bölgeye ‘’ Kürdistan’’ Demekle Türkmenleri yok saymış olmuyor muyuz? O bölge eğer Kürdistan Bölgesi ise Türkmenler Kürdstan Bölgesinde yoklar ya da azınlık statüsündeler mi?

3- Kuzey Irak’ta bir Kürdistan’dan bahsetmek aynı zamanda Musul, Kerkük, Süleymaniye, Erbil ve daha pek çok Misak-ı Milli hedeflerimiz içinde olan veya olması gereken, asla vazgeçemeyeceğimiz ata yadigarı topraklardan, milli hedefimizden vaz geçmek anlamına da gelmiyor mu?  Hem ‘’ O petrol borularının vanası bizim elimizde ‘’ Deyip hem de ‘’ Iraktaki Kürdistan ‘’ Demek suretiyle Musul, Kerkük, Süleymaniye ve Erbil’den vazgezgeçtiğimizi doğrudan ya da dolaylı yolla ifade etmek nasıl bir çelişlidir? 

4- Sınırlarını ABD nin belirlediği bir bölgeye Kuzey Irak Kürt Yönetimi demek bile son derece yanlışken kalkıp bir de ‘’Iraktaki Kürdistan’’ Derseniz aynı zamanda sınırlarını ABD nin belirlediği haritaları kabul etmiş de olursunuz ve bilindiği gibi ABD nin çizdiği Kürdistan haritalarında Kürdistan diye gösterdikleri toprakların büyük bir çoğunluğu Türkiye Cumhuriyetinin topraklarıdır. Eğer ki siz ‘’ Iraktaki Kürdistan ‘’ Demeye devam ederseniz ileride  ‘’ Ben bu haritanın Irak ile ilgili kısmını kabul ettim ama Türkiye ile ilgili kısmını kabul etmiyorum’’ Diyemezsiniz. 

5- ‘’Iraktaki Kürdistan’’ Demek Türkiye sınırları içinde herhangi bir toprak parçasına Kürdistan demekten daha tehlikelidir. Çünkü kendi sınırlarınız içinde kontrol sizde. Ege, Akdeniz, Karadeniz, Marmara gibi bir coğrafi bölge adı olarak bir bölgeye Kürdistan adını verir ancak o toparaklarda asla ve asla hiç bir bölücünün havlamasına, hatta nefes almasına bile müsaade etmeyebilirsiniz ama sınırlarınızın dışında kontrol sizde değil. Siz buradan o topraklar için ‘’ Kürdistan’’ Dediğiniz anda en iyi ihtimalle Türkmenleri azınlık durumuna sokarsanız. Kötü ihtimal ise ‘’ Türkmenler ! Kürdistan topraklarından Defolun. ‘’ Olur. 

Şimdi denilebilir ki ‘’ Yahu Hocam ! Bahsettiğin topraklara yaklaşık olarak elli senedir Kürdistan deniliyor. O topraklarda pkk paçavralarına oldukça benzeyen bayraklar dalganıyor. Sen kendin bile yazmışsın, Türkiye’de bile o bayrağın dalgalandığını Barzani ülkemize geldiğinde. Şimdi neyin davasındasındasın? ‘’

Doğrudur. Lakin biz her kıçına bayrak takanı devlet olarak tanımaya kalkarsak işimiz zor. Hele de Misak-ı Milli hedeflerimiz içindeki topraklara devletin en etkili ve yetkili ağzından ‘’Kürdistan’’ Dersek o hedeflere ulaşmak artık zordan da öte imkansız olur. Hem zararın neresinden dönerseniz kardır. Bu çok çok tehlikeli ve yanlış söylemden derhal vazgeçilmelidir.

Velhasılıkelam BİZ NE DİYORUZ, SEN NE DİYORSUN SAYIN BAŞKANIM? 
( Biz Ne Diyoruz Sen Ne Diyorsun Sayın Başkanım. başlıklı yazı Sami Biber tarafından 22.03.2019 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.