Efendim! Gönlümüz gittiğinden beri hüzün ülkesi

Senden sonra görülmedi dünya sahrasında serap

Bir nur idin cihana, bahtiyâr eyledin kutlu beldeyi

Adının girmediği gönüller, virane ve de harap

 

Gök mağrur, yer biçare, nübüvvetsiz geçti beş asır

Seni müjdeledi; Yusuf, Süleyman ve de İsa

Yağmur seni görmek için düştü yere melekvari

Kurudu göller, söndü ateşler ve devrildi kisra

 

Sen gidince utanır oldu örümcek ağ yapmaya

Güvercinler mesken tuttu gelirsin diye mağarayı

Uhud’un gözünde yaş, Bedrin yüreğinde kor

Mekke öksüz kaldı, sensizlik sardı Sevr ile Hira’yı

 

Aklına geliyordun hep, okuyamadı ezanı Bilal

Ömer kılıcını hasret ile biledi, Ali duasını özlemle

Hangi merhem çaredir ki Ebubekir’in yüreğine

Yazılsa da binbir çare kitap binbir kalemle

 

Senden sonra her mevsim hazan, her duygu hüzün

Gönlümüz sensizliğin buhranıyla bezendi

On dört asırdır her gelen yiğit, sana sevdalı olanlar

Her adımına, her beyanına aşk ile özendi

 

Şimdi çalsan kapımızı, yüzümüz yok bakmaya

Senin yolundan gidemedik, nasıl ereriz beraatine

Hangimiz layıktır bilemem ‘’ kardeşlerim’’ vasfına

Efendim! Bizi de layık görür müsün o kutlu şefaatine?

 

*Cennet’te ne var deseler

O (sav) var der susarım…

 

SAMET AKÇAR

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

( Efendim başlıklı yazı Samet Akçar tarafından 17.02.2019 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.