Şöyle etrafımıza dünyamıza baktığımızda, dünyada meydana gelen özgürlüğü parçalarcasına birilerinin veya ülkelerin kendi çıkarı için değişimler içinde olduğunun, gerçeklik ve doğru kavramlarımızı değiştirerek, kendi yanlışlarını bizlere gerçek ve doğru diyerek dayatmasından habersiz yaşıyoruz. Bunları farklı bir örgütlenmeye, dünyanın parasını vererek yapmanın peşindeyken, harcanan bu parayla dünyada ki onca aç doyar ve refaha erer, lakin böyle bir niyeti olmayan bu ülkeler sömürgeci zihniyet, tüm insanlara kendi yanlışına doğru denilmesin peşinde, sömürdükleri ülkenin yer altı zenginliğini el koyarak, kendi kasasından değil işgal ettikleri ülkenin yer altı üstü zenginliğini harcayarak, insanca yaşamanın yok sayılması için büyük mücadele vermekte ve bizler hala bunu görmezden gelerek, onlara yardımcı olmanın gayreti içinde olduğumuzun farkında değiliz.

 

Bu sömürgeci zihniyetler kendilerini haklı çıkarmak için, yeni tanımlar bularak sorgulanmaması için o ülkelere ekonomik ambargo baskı oyunlarla, zaman ve bilinçaltına nüfuz edecek kurgulamaların peşindeler…Bizler farklı olan düşünce ve algı ile bunları fark etmemiz gerekirken nedense, onların farklı sanarak farklı anlatı yöntemlerinin merkezinde sancılar çekerek, dinlemek zorunda kalıyoruz. İşte bu nedenle doğru bir düşüncenin de ortaya çıkmasına engel oluyorlar. Aslında bu sömürüyü yapan ülkeler öylesine bir çaba içindeler ki, onlarda bazen ne anlattıklarını anlamadıklarını anlarken bu anlamsız söylemlerin, nasıl bu kadar etkili olduğunu şaşırmalarına rağmen, bizlerin dünya mal mülk sevgisi komşuluk akrabalık sevgisinden uzakta yaşamış olmamızın rahatlığıyla, bu kadar etkili olduğunun da farkında değiller aslında. Bize yabancı olan bu ayrılıklar hissi, zihnimizde bir bütünü parçaladığımızı sanki hissetmiyoruz, çünkü bu ayrılıklar hislerimizi duygularımızı köreltirken bu kadar bizi hissiz bırakmasına olanak veriyor, farkında değiliz.

 

İşte Suriye de Filistin de Myanmar da ve diğer ülkelerde yaşayan Müslümanlara bunca zulüm yapılırken hala görmemezlikten gelen algısızlık duyarsızlık eksiklik hissi bizi sarmış, olanları idrak etmememizi sağlıyor, üzülerek bunu söylemek zorundayım. Bize empoze edilen bu eksiklik hissi ve daha fazla bilmek gerektiğine dair hiç bitmeyen bir bilmeme düşüncesi varlığımızı birliğimizi görmemize, engel olacak bir karanlıkla dünyamızı sarmış durumda. Bu belirsizlik hissizlik duygusuzluk algısızlık daha ne zamana kadar devam edecek muamma!

 

Ne bilir karnı tok açın halinden

Parası var olan ne anlar gönül dilinden

Ne kadar yaparsan yap ey zalim yeter bu naz

Sende yıkılacaksın ey zalim 

Mazlum ayağa kalktığında hem de birden

 

Zengin yer bonfile et tavuk kaz

Fakir eline geçerse söyle doyar bir saz

Yıkmak senin için ey zalim olsa da bir baz

Sende yiyemeyeceksin bonfile et tavuk kaz

Mazlum ayağa kalktığında hem de aniden

 

Yeter ey zalimler bu ne biçim bir zıvana

Zıvana dediğin iki ucu açık boru girecek kıçına

Biran anlamayacaksın girdiğine bakarken şaşkın etrafına

Sana girecek içine bir şey geçirilmesi için açılan delik zıvana

Mazlum ayağa kalktığında hem de beklemediğin de

 

Söylediğin kin nefret sözü çok gidiyor hoşuna

Bizde imanla kardeşlik var bak gidecek boşa

Kardeşim bak karşıdan geliyor sizi yıkmak için koşa koşa

Nefret söylemleriniz sizi yıkacak

Kardeşim koşarak bana neden niçin koştuğunu çözemediğin de

 

Bunca yaşanan vahşeti, bireylerin olayları görmek için iç dünyasının gerçekliklerini görebilmek, ancak bilince girilerek mümkün olacaktır lakin bu bilincin tüm kapılarını kilitleyen sömürgeci güçler içine girerek, bilinçli düşünmemizi de engel olmaktadır.! Bence her bireyin tecrübesi kendine ait gönül dili çok önemlidir, bu gönül dilini değiştirmek pek kolay değildir, sekteye uğrasa da bir an duymazsa da bizler gönül diline kulak verdiğimizde, bu sömürgeci güçlerin tüm işleri oyunları boşa çıkacaktır. İman gönülde bu dille çelikten bir kale kurmaya her an hazırdır, yeter ki onun sesine kulak vererek, hepimizin-din düşmanları hariç-kardeş olduğu söylemine, bu yüce dinin imanın gönüldeki sesine kulak verelim…İman ve kardeşliğimiz zamanın, bizlerin bir arada yaşamasıyla bir bütün olduğumuzu ayrılığımızın yıkım olduğunun söylemiyle, ancak bir bütün olarak yaşamanın yıkımlara engel olduğu dinlemekle  mümkün olduğunun sesine kulak verelim, yaklaşalım, çözmek için uğraşalım, şu an bizlerin bu ayrımların içinde yerimizin olmadığımızı fark edelim…Biz bunu algıladığımız zaman, bize bunu bir saplantı gibi fikrimize düşüncemize dünyamıza saplamaya çalışanların, yüreğine saplanarak soluksuz bıraktığına da şahit olacağız inşallah, selamlarımla.

Mehmet Aluç


( Gerçeklik Ve Doğru Kavramlarını Değiştiremeye Çalışan Zihniyet... başlıklı yazı kul mehmet tarafından 4.02.2019 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.