TORUNUMA İŞ VEKİLİM

 

                -Cumhuriyet ilan edilip demokrasiye geçildikten sonra ülkemiz yasa gereği "atanmışlar ve seçilmişler" tarafından günümüze dek yönetilmiştir.

                 -Atatürk'ün kurmuş olduğu CHP 1946 yılına kadar tek siyasi parti olarak ayakta kalmış, bu partiden ayrılanlardan Celal Bayar ve Adnan Menderes'in kurduğu Demokrat Parti ve zamanla bu partiden İsmet İnönü'yü  "devri-sabık" ilan etmediniz bahanesiyle ayrılan Osman Bölükbaşı'nın kurduğu Millet Partisi, başkalarının kurduğu partilerle çok partili siyasi hayata geçilmiştir.

               -1946 seçimlerinde "açık oy gizli tasnif" uygulanmış, Demokrat Partililer "seçimi kazandık ama sayımda kaybettik" iddiasında bulunarak CHP'ye karşı kin ve nefret beslemeye başlamışlar, 1950 yılında yapılan genel seçimlerde de büyük bir çoğunlukla tek başına iktidara gelmişlerdir.

               -Seçmenler zamanla birbirine neredeyse düşman gözüyle bakacak duruma gelmişlerdi. 1958 yılında yapılan seçimleri D.Parti büyük bir çoğunlukla kazanınca karşısında büyük bir ittifak oluştu. C.H.Partisi'nin çabaları sonrası "D.Partiye kin ve husumet cephesi kurulduğunu" öne süren Başbakan Adnan Menderes partinin gücünü artırmak için "Vatan cephesi" adında il, ilçe ve köylerde "dayanışma ocakları" kurdurdu. Buralara üye olan bazı aşırı partizanlar C.H.Parti'li seçmenlere ve parti binalarına yer-yer zarar vermeye başladılar. Böylelikle vatandaşlar iki ayrı zıt guruba ayrılmış, bu ve bu gibi burada dile getirilemeyecek onlarca nedenlere ilaveten İsmet İnönü ile Cumhurbaşkanı Celal Bayar, Başbakan Adnan Menderes zıtlaşmaları 1960 ihtilalini getirmiştir.

              -Kapatılan DP'nin yerine Adalet Partisi kurulmuş, yapılan seçimlerde tek başına iktidar olmuş, senaryo yine aynen devam etmiş, İnönü-Demirel, Demirel-Ecevit zıtlaşmaları MC koalisyonları. muhtıralar derken anarşik olayları doğurmuş binlerce vatan evladı kardeş kavgalarıyla ölüp yok olmuşlardır.

             -1980 ihtilalinden bir kaç yıl sonra demokrasiye geçilmiş, Turgut Özal'ın partisi Anavatan tek başına iktidar olmuş, Özal'ın Cumhurbaşkanı oluşuyla ANAP oy kaybetmiş, 2000 yılına kadar kurulan pek çok koalisyon hükümetleri başarılı olamamış ülkeyi geriye götürmüşlerdir.

              -Atanmışlar devlet dairesi memurlarıdır. Onlar önlerindeki yasaya göre hareket ederler, seçilme kaygıları olmadığı için misafirine çay söylemese bile kimse onlara bir şey diyemez, kusuruna da kalmaz.

             -Oda ve dernek başkanları odaya-derneğe kayıtlı olan üyelerin kullandığı oylarla seçilip onların haklarını yasal yollardan aramayı, yürütmeyi yeğlerler.

             -Halkın oylarıyla seçilen muhtarlar partili olabilir, ama adları partinin oy pusulasında olmaz, kendi başlarına seçime girerler öyle seçilirler.

              -Seçime katılan  belediye encümeni  ile, il encümeni üyeleri, belediye başkanları. milletvekilleri seçmenine kendisi ve partisi adına oy için onca vaatlerde bulunurlar. Seçime katılan adayların buna çok dikkat etmesi gerekir bol keseden vaatler sallaması ilerde başına çorap örebilir. "Gayseriye deniz getirecaam" derken "suyu  nereden bulacaksın?" diyenler çıkacaktır.

             -Seçim de oy için babana, anana, yakınına güvenmeyeceksin ki zamanında şehrimizde belediye başkanlığına adaylığını koyup ta bir oy çıkan Gayserili Ali Ağanın durumuna düşmeyesin.

             -Seçime katılan aday ve partililerin bir birine saygı ve sevgiyi esirgemezken seçilmek için haysiyet, onur ve şereflerini rencide edip ayaklar altına almamaya gayret göstermeleri gerekir. Zaten demokrasinin gereği de budur.

             -Oy çok kutsaldır. Parti din değildir. Genel seçimler de şehrini en iyi temsil edecek, 'iş bitirir' kişiye oyunu kullanırken, yerel seçimlerde şehrini, ilçeni, kasabanı emanet edeceğin belediye başkanı (şehri-emin) adayının çalışkan, dürüst ve işi bilen biri olmasına çok dikkat edeceksin.

              -Beleş Turan geçimini serbest meslekle temin eden varlıklı bir ailenin oğludur. Babası üç 

 erkek evlat sahibiydi, bu oğluna oldum olası çöpünü dahi güvenmez, önceleri çalıştırdıkları toptan bakkaliye yaptıkları iş yerinin kasasına dahi  yaklaştırmazdı. Beleş Turan’ın hiç ihtiyacı olmadığı halde tek sermayesi yalan, dolan ve ağına düşürdüğü  saf kişilerin güvenini kazanıp onların sırtından geçinmekti.

             -Bunlara neden gerek duyduğu, niçin tenezzül ettiği, varsa soyunda böyle birisi kime çektiği pek bilinmese de kendini yakinen tanıyanlar ona 'beleş' lakabını koymada pek gecikmemişlerdir.

              -Oturduğu lokanta veya içkili bir yerde bonkerliği elden bırakmaz, her gördüğünü masasına buyur eder, aradan bir müddet geçtikten sonra bir bahaneyle onlardan "hemen geliyorum" diyerek müsaade alıp kaytarır, gelmeyince de hesabı ister istemez masadakiler öderdi.

              -İş yerine bir iki varlıklı müşteri gelirse onlara çaktırmadan işyeri telefonuyla cep telefonunu arar "kardeşim niçin ısrar ediyorsun, (hayali bir arsayı kastederek) şu fiyattan aşağı olmaz" diyerek, telefonu kapatıp zenginlik havası atmaya tenezzül ederdi. Sanki eline ne geçecekse....

               -Her nasıl etti, nasıl başardı bilinmez genel seçimlerin birinde yeni kurulan ve gençlere hitab eden  bir partinin birinci sıradan milletvekili adayı olmuş, adeta kendisini mecliste gibi hissederek aradığı fırsatın eline geçmesiyle iş-aş vaatlerinde bulunmaya başlamıştı.

               -Seçim çalışmalarında yanında kim olursa "aman üstüme fazla para almamışım, sonra sana öderim" diyerek daha henüz huyunu suyunu bilmeyen kişileri söğüşlemeye başlamıştı bile.

              -Seçimlere on gün kala "parasını sonra öderim" diye kiraladığı aracı parti posterleriyle süsleyerek içine doldurduğu bir kaç partili kadın ve çocuklarla sabahtan akşama kadar mahalle, kasaba, köy gezerek seçim turları atıyor, aracın yakıtını da uğradığı benzinliklerde genç olmasına rağmen ikna edici yalanlarıyla, popüler şakalarıyla kandırdığı petrolcülerden temin ediyordu.

               -Bu gezilerden birisinde kendini çok iyi tanıyan, 'o an yürüyüşte olan dükkan komşusu  iki arkadaşını görünce aracı durdurup "bininde kalabalığımız olsun" diye yanına aldı.

               -Partiye uyarlanan müziğin eşliğinde araçta bulunanlar rtim yaparak tura devam  ederlerken Dinekbağı Mahallesinde Hızırağa Mezarlığına yaklaştıklarında bir yaşlı teyzenin el kol hareketiyle Beleş Turan kendi kullandığı  minibüsü durdurdu.

              -Kadıncağız o yaşına rağmen biraz  koşuşturduğu için kan ter içinde kalmıştı. Kendisini biraz toparladıktan sonra "oğul bu hangi partinin arabası,  vekil adayı içinizden hangisi öğrenebilirmiyim" diye soluklana-soluklana sordu.

               -Beleş Turan minibüsün kendinden tarafı camını indirdikten sonra büyük bir vakar  takınarak bir milletvekili edasına sahte bir gülümseme ekleyerek "falan partinin arabası, adayı da benim, adım Turan, buyur anneciğim, emrini bekliyorum!.."

               -Kadın sanki başına "devlet kuşu konmuşcasına, gökte ararken yerde bulmuşcasına" gözlerinde umut ışıkları yanarak "oğul; torunum askerden geldi geleli kaç yıldır işsiz, evine ekmek dahi götüremiyor, Allah seni bize gönderdi, yavrum seni sana, seni Allah'a!..”Ağladı da ağladı.

              -Bu gibi durumlara yapı gereği hazır cevap Turan bir işi bitirici vekil edasıyla "sen  tasalanma, torunuyun adresini, adını, varsa telefonunu  benim seçim bürosuna getir, veya o getirsin, ANNECİĞİM BİZ NEDEN BU YOLLARA DÜŞTÜK" diyerek kadına nutuk salladığında araca bindirdiği iki arkadaşı olanlara gülmemek için adeta ellerini ısırırken bunu araçtakilere belli etmemeye çalışıyorlardı.

            - O yıl seçime katılan bağımsız milletvekili adayı Suat Hoşgörür Beleş Turan'ı ciddi bir rakip yerine koymuş, onu üç beş lirayla saf dışı etmenin yollarını arıyordu. Arkadaşlarının bütün ikazlarına rağmen cep telefonuyla Beleş Turan'a ulaştığında kendisinden "Mucur'da miting verdiğini, rahatsız edilmemesini, seçimi kazanacağı iddiasında olduğunu” kulaklarıyla duydu.

             -Paranın açmayacağı kilit yoktu. İkinci aramada Beleş Turan yarım saat sonra gelerek bağımsız aday Suat Hoşgörür'e yaşlı teyzenin ümitlerini pazarlıklar sonucu altı milyara (o zaman ki para) satmış, güya milletvekilliğinden(!) feragat etmişti.

Nice seçimlere...

 ERDOĞAN ÇALIŞKAN KIRŞEHİR 12 05 2013 GERÇEK YAŞANMIŞLIKLARDAN.

( Torunuma İş Vekilim başlıklı yazı İpciERDOĞAN tarafından 1.02.2019 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.