Bir şeyi ifade edebilmek, güzel olanı aramak bu yolda
çalışmak, düşünce farklılıkların zenginliğimizden kaynaklandığını anlatmak
bazen çok zordur. Bu farklı düşüncelerin açıkta veya düşünce dünyasında
aklımızın içinde ki çatışmasına son vermek, çözümsel bir barışa kavuşturmak
kazanımlarıyla bizi bir bütün yapacağını ifade etmek gerçekten çok zordur,
lakin çözümsüz de değildir. Topluma bunu inandırma bu fikirlere tahammül etme
becerisini sağlamak için, uzun süreli mücadele vermekte çok zordur. Sokaklarda
böyle bir çatışmalar yoksa da fikirlerin içinde bu çatışmalar tahammülsüzlük
hala devam ediyor.
Kur’an’ı Kerim’in de, dinde zorlamanın olmadığını Âlemlere
Rahmet peygamberin hayatında yaşayışında olmadığını bilmemize rağmen, dinimizin
dileyenin inanabileceğini, dileyenin inanmayabileceğini söylemesine rağmen hala
aklını, etkin yani bu yönde illaki inanacağı yönünde kullanmayanların
kesinlikle zarara uğrayacağını korkusu yatmaktadır! İnsanın doğruyu yanlışı,
güzeli çirkini, iyiyi kötüyü birbirinden ayırt edebilecek bir şekilde mükemmel
yaratıldığını halde, iyi niyetle gerçekleştirilecek her ahlaki insani dürüst
eylemin, Âlemlerin Rabbi Allah katında da güzel olacağını ifade etmesine rağmen
nur Kur’an, bizler hala senin ki yanlış benimki doğru savıyla herkes bir hâkim
savcı hatta avukat olmuştur! İşte bunu böylesine yazmak güzel olurken,
toplulukların karşısında ifade edebilmek kabul edilir olmasını sağlamak çok
zordur, söylemi kolay ifade ederken bunu anlayarak hayatına geçirenlerin olmaması
hala elzemdir! Her ne kadar bu yaşayışımızda bir çatışmaya gidilmese de,
düşünce hayatımızda içimizde bir yerlerde hala bu korku devam etmektedir.
Böylesine bir ifadenin zorluğunu vurgu açısından aramıza
nifak sokanların olmaması halinde sadece düşüncemizde ve içimiz de zamanla yok
olacağına inanıyorum. Biz bu savları aşacak potansiyele sahibiz,
tartışmalarımız konunun özüne inerek zenginliğimizi ifade ettiğini ifade ederek
anlatmak daha kolay ve anlaşılır anlamda vurgulu olacaktır, buna inanıyorum,
selamlarımla.
Mehmet Aluç