Yurt dışında çalışmak zor iş. Memleketine git gel, kazandığın paraları dışarıda değerlendir. Sorun saymakla bitmez. Tek dayanılası duygu yabancılara ecnebi diyerek kendini dünyanın merkezi saymak. Biz Türkler böyleyiz. Yabancı bir devlette kendimizin dışındakileri ecnebi sayarız. Oysa ecnebi o ülkenin yerlisine değil sonradan gelenine denir.
Veli  böyle biri. Türklük bulamacında erimiş. Kabuğunu kıramamış. Bu da onun aklını köreltiyordu. Yıllardır Fransa da. Yetmişlerde Almanya’nın ikinci işçi alımına girememiş. Abisi Sadık sayesinde Fransa’da oturum hakkı kazanabilmişti. İki oğlu Dursun ve Mehmet büyüyüp babalarının inşaat şirketinde çalışmaya başladılar. İki kızı Aysel ve Sibel ise evden çıkmayan türden.
Veli memleketinden getirdiği akrabalarını yanında kaçak çalıştırıyordu. Grubun başı Nuri isimli biri. İkisi akraba. Paralarını almadılar. Memlekette Veli’yi mahkemeye verdiler. İki sene dava sürdü. Mahkemeyi Veli kazandı. Henüz her şey bitmiş değildi.
Veli yeğeni Hasan'a “yeğenim, benimle mahkemeye gel. Saldırırlarsa engellersin.” Dedi.
Hasan “olur amca. Hemen geliyorum.” Diye konuştu. Telefon kapandı. Hasan annesine “anne beni amcam çağırıyor. Gidiyorum.” Dedi.
Yanıt geldi. “peki oğlum. Yolda giderken sağına soluna dikkat et.”
Binada fazla kimse yoktu. Issız bir yer. Koridorda çaycı ve temizlikçi geziyor. Hakim henüz gelmemiş. Kapının önünde bir polis var. Hasan başını çevirip Mahmut amcaya baktı. “Amcam ne zaman gelir?” diye sordu.
Mahmut “bilmiyorum. Gelmesi lazımdı.” Dedi.
O damadı Veli’yi Hasan'dan ’dan daha çok önemsiyordu. Onun yanından hiç ayrılmazdı. Yurt dışından her gelişinde sürekli ona misafirliğe giderdi. Hasan'a kısa yanıt verişi damadı Veli’ye bir mesafe koyması idi. Çünkü bütün aklı çıkacak bir kavgayı istişare ediyordu. Davacı Nuri nihayet geldi. Yanında arkadaşı vardı. Hasan mahkemeyi bağımlılık yapan bir şans oyununa benzetiyordu. Nuri ilk davasını kaybetmiş ikinci davasına bağımlı biri gibi şevkle gelmişti. Yüzünden bu okunuyordu. Kıyafeti düzgündü. Ceket, kravat ve kumaş pantolon ile davayı kazanma kriteri içindeydi.
Veli de  geldi. Yeğeni Hasan'a “fazla beklemedin değil mi?” diye sordu.
Hasan “biraz bekledim.” Diye cevap verdi.
O esnada hakim geldi. Arkasından mübaşir belirdi. Salona girdiler. Az sonra mübaşir salondan çıktı. “Davacı Nuri. Davalı Veli. İçeri girin.” Dedi.
Salondan konuşmalar geliyordu. Nuri amcası Veli’nin sesini arada bir duyuyordu. İçeride neler konuşuluyor onu seçemiyordu.
Celse kısa sürdü. Davacı ve davalı salonda çıkınca Hasan amcasına yöneldi. İzin istedi. Oradan ayrıldı.
Aradan bir hafta geçmişti. Nuri hırsını alamamış Veli’nin evine baskına gitti. Elinde silah, yanında biri. Nuri “paramı senden alacağım.” Diyordu. Yanındaki arkadaşı araya girdi. Silahı elinden aldı. Polis gelince kavgayı tatlıya bağladılar. Veli  Nuri’den davacı olmadığını söyledi. Polislerde elleri bağlı bir şey yapamadılar.
Bir akşam saati. Evdeki telefon durmadan çalıyordu. Hasan nihayet cevap verdi. Amcası Babasını istedi.
“İsmail abi bizim eve hırsız girmiş. Demin kayın babam telefon açtı. Ona da kiracımız haber vermiş.”
 “Nasıl olmuş?”
“Kiracı yukarıdan seslerin geldiğini duymuş. ‘Heyt’ deyince kaçmışlar. Şimdi sen git oraya. Polis filan gelecek. Başında dur.”
 “Tamam bizim oğlan. Nereden telefon açıyorsun?”
“İşten yeni geldim. Evdeyim. Yakında Fransa’dan oraya geleceğim.”
 “Tamam. Yengeye, çocuklara selam söyle.”
 “Olur. Aleyküm selam.”
Polis parmak izinden hırsızın izini bulmuş, kim olduğunu belirlemişti. Hemen az ilerideki kasaba belediye başkanının yeğeniydi. Veli’nin vekaleti Hasan’ın babasındaydı. Bir yiğitlik yapıp hırsızı affetmiş, dava açmamıştı.
Hasan “ boyut çok büyük.” Diye düşündü. Hırsızlıkta belediye başkanı adı baş roldeydi. “Neden böyle?” dedi içinden. Amcası Veli’nin senelerdir hep sorunu çıkıyordu. Bunu onun dinden uzak olmasına yordu. Zaten içki içen biriydi. Ama amcasının iticiliği her şeyin başı idi. 

Tuna M. Yaşar

( Dava başlıklı yazı Tuna M.Yaşar tarafından 23.01.2019 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.