Çalı- diken saran köşe- bucağın
Issızlaşan evin- barkın, ocağın
Yıkılmış halini hayal ki etse…
Gittikçe bozulan tüm işlerinin,
Gözlerin görmeyip ve dişlerinin,
Dökülmüş halini hayal ki etse…
Acıdan, kederden çökmüş halinin,
Saçların ağarıp, yorgun belinin
Bükülmüş halini hayal ki etse…
Ahlar, oflar yükselmez mi derinden?
Ömrünü verdiği sevdiklerinden
Bıkılmış halini hayal ki etse…
Evlatların malın- mülkün avında
Kendisinin ise huzur evinde
Bakılmış halini hayal ki etse…
Parkta, Beş Çayı’nı içtiği yerin,
Kalemin, kitabın ve şiirlerin
Yakılmış halini hayal ki etse…
Toruna verilen kendi isminin,
Eş ve dostlarıyla en son resminin
Çekilmiş halini hayal ki etse…
Gözünden yaş süzülürken sellerce
Kendi bağ ve bahçesinin ellerce
Ekilmiş halini hayal ki etse…
Sofrasında kalan sıcak aşının,
Kabrinin kazınıp, mezar taşının
Dikilmiş halini hayal ki etse…
Eylül 2015 Sakarya
Muhammet AVCI