-Beyefendi, izin verirseniz masanızda oturabilir miyim? 
-Rica ederim, buyurun hanımefendi.
-Gerçi bu mekandaki masaların çoğu boş, buna rağmen benim burada oturmak istememe bir anlam verememiş olabilirsiniz.
-Sebebini bana açıklamak zorunda değilsiniz.
-Yoo hayır, açıklayacağım. Adınız Kemal değil mi?
-Evet. Nereden biliyorsunuz? Daha önce tanışmış mıydık? Ben sizi hatırlayamadım. Gerçi gözlüğümü takmış olsaydım, daha iyi görür ve belki hatırlayabilirdim... Sahi, nereye gitti bu gözlük? Az önce burnumu acıtıyor diye çıkarmıştım. Ay Allah, işte hep böyle olur, bir şey lazım edince kolay kolay bulunmaz.
-Bulursunuz, acele etmeyin. Ben size kendimi şöyle hatırlatayım: Geceleri gökyüzüne baktığınızda ne görürsünüz?
-Ah buldum gözlüğümü, ceketimin cebine koymuşum; halbuki takmadığım zamanlarda hep boynumda asılı dururdu! Bir dakika takayım şunu, şimdi oldu. Sizi daha iyi görüyorum. Geceleri gökyüzünde ne mi görürürüm? Yıldızları, evet evet Yıldız... Sensin, evet Yıl... Yıldız, Yıldız... Sensin! Bunca seneden sonra, sen şimdi karşımda oturuyorsun. İnanamıyorum. Sen Yıldızsın!
-Evet benim, tam 34 seneden sonra gene beraberiz.
-Doğru. En son görüşmemiz 34 sene önceydi, çok iyi hatırlıyorum. O günü hiç unutmadım.
-Geçen 34 sene içinde neler yaptın? Anlat biraz.
-Evlendim.
-O konuştuğun, aşık olduğun çocukla mı evlendin?
-Konuştuğum doğru ama aşık olduğum yanlış. 
-Ben öyle sanıyordum. Ve şimdi itiraf edeyim: Ben de sana aşıktım ve o son buluşma gününde sana açılacaktım. Yapamadım, reddedilmekten korktum. Hatırlarsan lafları geveleyip durdum, bir türlü seni sevdiğimi söyleyemedim.
-O gün ben de söyleyeceksin diye umutla bekledim. Çünkü ben sana aşık olmasam da beğendiğim, saygı duyduğum, beni mutlu edebilecek bir erkek olduğunu düşünüyordum. Bir teklifte bulunsaydın cevabım hemen “evet” olacaktı. Ama o teklif senden gelmedi, gelmedi... Çektin gittin, nereye gittiğini bile öğrenemedim, senden en ufak bir haber alamadım. Birkaç yıl sonra da o adamla evlendim. Hayatımın en büyük hatasını yaptım. Bir-iki sene iyiydi, sonra yapmadığı rezillik kalmadı. Evliliğimizin daha birinci senesi ondan bir oğlum oldu. Çocuk olunca ayrılmak daha zor, o yüzden yıllarca o adamın kahrını çektim. İçki, kumar, kadın hatta uyuşturucu, şiddet...  her şey vardı onda. Doğru dürüst bir işi yoktu. Babasının durumu çok iyi olduğu için ona yardım ediyordu. Adamcağız öldükten sonra, kalan malı mülkü har vurup harman savurdu. Uzatmayayım, bundan dokuz sene önce de öldü. Oğlum da şimdi benden uzakta, Almanya'da yaşıyor. İşte geçen 34 yılın özeti....Ya sen?
-Senden ayrıldıktan sonra, yurtdışında burs kazanıp orada tahsilimi tamamladım. Okul biitince, birkaç sene çalışıp Türkiye'ye  döndüm ve evlendim. Çocuğumuz olmadı ve üç sene önce de eşimi kaybettim. Hepsi bu... 
-Şimdi sen gene söyleyemeyeceksin, biliyorum. Onun için ben sana teklif edeyim: Elini tutabilir miyim?
-Tabii Yıldız. Bu beni de mutlu eder. Bak, garson geliyor, ne alırsın?
-Orta bir Türk kahvesi rica edeyim.
-Bize iki tane orta Türk kahvesi lütfen.
-Başüstüne efendim.
-Kahvelerimizi içtikten sonra en son görüştüğümüz o yere yani demiryolu kenarındaki Çamlık Çay Bahçesi'ne gidelim mi?
-Gidelim, çok sevinirim. Kemal, ben o günden sonra oraya hiç gitmedim. Aslında gitmeyi çok istedim, fakat eski anıları hatırlayıp üzülürüm korkusuyla gidemedim. Nasıl, orası hep aynı mı?
-Tabii ki o günkü gibi değil, biraz değişti. Mesela adı artık çay bahçesi değil, Çamlık Kafe. Ben, haftada en az bir-iki kere oraya uğrarım. Çünkü bana göre umut, gelecekteki; anılar ise geçmişteki sığınağımızdır. Geçmişin acılarının, bugünün çerezi olduğunu orada seni düşünürken anladım. Şimdi seni burada görünce ve anlattıklarını dinleyince de anladım ki bana acı veren hayat değilmiş, benmişim hayatı acıtan. Hayat bana engel koymamış, benim kendimmiş bir engel...
-Böyle konuşma! Kendine haksızlık yapma. Kalk gidelim oraya. Geçen 34 yıl için yapacabileceğimiz hiçbir şey yok. Ama geleceğe beraber yürüyebiliriz.
-Evet Yıldız yürüyebiliriz, öyle yapacağız: Geleceğe beraber yürüyeceğiz. Gidelim.
( 34 Yıl Sonra Gelen İtiraf başlıklı yazı Ömer Faruk tarafından 20.01.2019 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.