Veli çok uçarı biriydi. Hayaller dünyasında yaşıyordu. Onun bu hali kendisi için normal, ailesi için anormaldi. Kafasına koymuştu. Yurt dışına çıkacaktı. Yanına kendini korumak için babasının tabancasını alacaktı. Her şey hazırdı. Babasının görevden gelmesini bekliyordu. Veli sessizce babasının odasına girdi. Yastığın altındaki tabancayı alıp pantolonunun kemerine sıkıştırdı. Çıkış kapısının yanına geldi. Sesi dinledi. 
Babası lavaboda temizliğini yapıyordu. Veli evden çıktı. Geriye bile bakmadan uzaklaştı. Ne yapacağını şaşırmıştı.Yanına aldığı erzak ağırlık yapıyordu. İçinde yiyecekler vardı. Üstelik sigarası da bitmişti. Erzağını kuytu bir yer bulup oraya sakladı. Yanında tabancası ile yol kenarından çarşıya doğru ilerledi. Korktuğu başına gelmişti. Bir minibüs yanında durdu. 
Minibüsün içi polis kaynıyordu. Veli enselenmişti. Onu minibüse bindirdiler. 
Polislerden biri sordu. “Bu vakitte elinde silah ile nereye gidiyordun?” 
“Sigaram bitmişti. Çarşıya sigara almaya gidiyordum.” 
“Çarşıda silahı ne yapacaktın?” 
“Silahı kaybolmasın diye yanıma almıştım.” 
Polis inanmadı. “Mahallede bakkal yok mu da ta uzaklara gidiyorsun?” 
Veli cevap vermedi. 
Polis tekrar sordu.” Babanın silahını niye aldın. Ne yapacaktın?” 
Veli “Tabanca ile ormanda aç kaldığımda kuş avlayacaktım” dedi. 
Veli sakladığı erzağın yerini gösterdi. Onu oradan aldılar. 
Minibüs tekrar Çarşıya doğru ilerledi. Bu seferki istikamet karakoldu. Oraya vardıklarında önce odada bir süre beklediler. Veli’nin uykusu geldi. Polisler nezareti açtı. Veli içeriye girdi. Kapıyı açık bıraktılar. Sabah olmuştu. Veli’nin ifadesi alınıyordu. Bitince onu karakolun önüne çıkardılar.Beklemeye koyuldular. Kısa süre içinde Veli’nin babası geldi. Onu karakoldan aldı Beraberce bir otobüse bindiler. Adana’ya doğru yol aldılar. Şimdi istikamet akıl hastanesiydi. 
İşlem bir hayli uzun sürüyordu. Veli o an akıl hastanesinden kaçmayı aklının ucundan bile geçirmedi. Çünkü yanında yontulmuş anahtar vardı. Hastanede fazla kalacağına inanırsa o anahtarla kaçmayı deneyecekti. Veli anahtarı bir çok kapıda denemiş hepsini de açmıştı. Anahtar burada da işe yarayacaktı. Veli’yi yalnız olarak bir odaya aldılar. 
Önüne test kağıdı koyup doldurmasını istediler. Veli önce bir süre testi doldurdu. Ama gururuna yediremedi. Doktora “ben testi doldurmamakla bir bilinç sergilemiş oluyorum. Böylelikle irademin farkında olduğumu göstermiş oluyorum. Dedi. Testi doldurmayı bıraktı. 
İçerideki insanlar ilk an hiç deliye benzemiyordu. Oturacak yer yoktu. Oturmak isteyen betona çökebilirdi. Zaman geçirmek için koridorda bir ileri bir geri de gidebilirdin. Veli tuhaf bir sesle irkildi. Adamın biri yere yatmış böğürüyordu. 
Veli “hah şimdi burası akıl hastanesi oldu.” Diye geçirdi içinden. 
Böğüren adam bir canavar gibiydi. Böğürme sürdükçe sürüyordu. 
Veli “ne güzel canavar taklidi.” Diye düşündü. 
Demek içeride kalacağı günler çok neşeli geçecekti. Çünkü burada normalin üstünde şeyler yaşayacaktı. Hafta sonuydu. Görevliler herkesin saçını tıraş etmeye başladı. Bu arada Veli’nin karakteri saçları tıraş esnasında yok oldu. Artık kendisi de diğerleri gibiydi. Günler geçti. Akıl hastanesinde sigara bulmak çok zordu. Veli bir hafta sigarasız kaldı. 
Ziyaretine babası gelmişti. Bir pakette sigara getirmişti. Sonra hal hatır sorduktan sonra çekip gitti. Veli ilk sigarasını yaktıktan sonra paketin bitmesi bir saati geçmedi. Koridordaki gezenlerin hemen hepsi Veli’den birer sigara aldı. İkinci saatte sigara paketi tamamen boşaldı. Veli yine de memnundu. Buradan kısa zamanda çıkacağını hissettiği için keyfini hiç bozmadı. 
Akıl hastanesi deliler koğuşuna her hafta sonu baş hekim geliyor, soru ve cevaplarla tedavi olanları yokluyordu. 
Baş hekim hastaya “Nasılsın?” diyor, hasta “, Doktorum ben çıkmak istiyorum.” Diyordu. 
Veli’yede aynı şeyler soruldu. O da bildik cevabı verdi. Çıkmak. 
Ama insaf baş hekimin elindeydi. Baş hekim işini bitirince hastalar göze girmek için sıra ile el öperlerdi. Veli de öptü. Belki işe yarar bir tarafı vardı. 
Yemekler gayet iyiydi. Lokanta düzeyindeydiler. Sabah kahvaltı, öğlen ve akşam yemek pişerdi. Her öğün ardından hastalar hemşireler nezaretinde tedavi haplarını yutarlardı. Yemekten sonra bazıları bulaşık yıkamada görevliye yardım ederdi. Bu Veli’nin de dikkatini çekti. O da bulaşıkları yıkamada yardımcı olmaya başladı. Veli böylelikle tek düzelilikten kurtuluyordu. 
Tahliye zamanı gelmişti. Veli yirmi sekiz gün karizmayı çizdirmiş ama her zaman yasal olarak kullanacağı uyuşturucusuna kavuşmuştu. Baş hekimin odasında Veli’nin babası vardı. Baş hekim bazı tavsiyelerde bulundu. Ama Veli hakkında söyledikleri oldukça ilginçti. 
Baş hekim “Bu çocuk numara yapıyor. Deli filan değil. Benden akıllı olduğuna kalıbımı basarım. Diyordu. Veli akıl hastanesinden çıkışına çok seviniyordu. En çok sevindiği ise ceza ehliyetinin olmayışınaydı. 

Tuna M. Yaşar

( Benden Akıllı başlıklı yazı Tuna M.Yaşar tarafından 20.01.2019 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.